Güncelleme Tarihi:
40 yılı aşkın bir süredir Almanya’da yaşıyorsunuz. Gurbet herkes için çok zor, sanatçılar için daha da zor olsa gerek. Nasıl geçti bu 40 yıl?
* Buradaki yıllarımız hasretle geçti, geçiyor. Diğer işçi kardeşlerimiz gibi senede bir izine giderek, memleket hasretimizi, ailemize, arkadaşlarımıza olan hasretlerimizi gidermeye çalıştık. Türkü söyleyerek, beste yaparak da bu hasreti dindirmeye çalıştım. Hasretin yoğunluğu bestelerime yansıyor zaten. Bestelerimin çoğu özlem, gurbet üzerinedir. Hangi dalda olursa olsun, sanatçılar içinde bulundukları durumu yansıtırlar eserlerinde. Ben de eserlerimde memleket hasretini yansıttım. Üç dört haftalık bir izin elbette memleket hasretini dindirmeye yetmiyor. Sonra dönüp yoğun iş temposuna giriyoruz, hayat böyle devam ediyor işte.
Müziğe bağlama sanatçısı olarak başladınız, birçok ünlü sanatçıya eşlik ettiniz. Sonra yorumcu ve besteciliğe yöneldiniz. Gurbet mi sizi yorumcu ve besteci yaptı?
* Aslında Türkiye’de başlamıştım beste yapmaya. Bir arkadaşım bir bestemi plağa okumuştu ama aktif olarak beste yapmıyordum. Asıl doğrultum, yönüm, sahne müzisyenliğiydi. Nota da bildiğim için Almanya’da da yabancı, yerli gruplara bağlama çaldım, düğünlerde çaldım. Tabii hep çalmak sıkıcı olabiliyordu. “Hadi biraz da söyle” diye bizi tetiklediler. Biz de onların teşvikiyle türkü söylemeye başladık, vatandaşlarımızın da hoşuna gitti, öylece kaldık.
Sonra besteciliğe yöneldim, bunda elbette gurbette yaşamak belirleyici oldu. Profesyonel anlamda yayınlanan ilk eserim, ‘Gurbetçiler’ isimli bir şarkıydı, onu da Ferdi Tayfur seslendirdi. Bundan sonraki eserlerimde hep gurbet, hasret konularını işledim. Eserlerim güzelleme tarzında olduğu için sevda, aşk türküleri de besteledim. Bu süreçte halk müziğimizin geçmişine ilgi duymaya, araştırmaya başladım. Karacaoğlan beni en çok etkileyen ozanlardan oldu, dolayısıyla onun şiirlerini bestelemeye başladım. Özellikle Karacaoğlan’ın güzelleme tarzı eserlerini beğendim, ben de güzelleme tarzı eserler yapmaya başladım. Katar Katar Olmuş Gelen Turnalar ile Yeşil Başlı Gövel Ördek, bu süreçte Karacaoğlan’dan bestelediğim ilk eserlerdir. Benim bestelerim, türkü formunda halk müziği besteleridir. Aslında türkü bestelenmez, türkü yakılır.
Bestelerinizi yıllardır çok sayıda sanatçı seslendiriyor. Eserlerinizin telif hakkı yeterince korunuyor mu, siz eserlerinizden hakkınızı alabiliyor musunuz?
* Ne yazık ki, hayır, telif haklarımız yeterince korunmuyor, yasalarımız yetersiz. Meslek kuruluşumuz Mesam, müzik sektörünün sorularını çözmek için hükümetle görüşmeler yapıyor, ancak şimdiye kadar bir sonuç alınamadı. Türkiye’de tam bir eser yağması yapılıyor. Ben 30 yıldır beste yapıyorum, tespit edebildiğim kadarıyla benim bestelerimi 350’nin üzerinde sanatçı söyledi. Bu durumda benim bestelerimden çok rahatlıkla geçinebilmem gerek ama öyle değil.
Sizin halk müziğinin yorumu konusunda muhafazakar olduğunu biliyoruz, özellikle çok sesli yorumlanmasına karşı çıkıyorsunuz. Nedir gerekçeleriniz?
* Ben, Türk Halk Müziğimizi koruma, tanıtma ve yayma prensibiyle çalışan bir müzisyenim. Halk Müziğimizin melodi yapısından dolayı çok sesli icra edilmesine her zaman karşı geliyorum. Halk müziğinde bazı varyasyonlar, çok sesli yorumlarda icra zorluğu çıkarıyor. Onun dışında, var olan bir kültürü değişikliğe uğratmak gibi geliyor bana. Bir özenti, o eseri tahrip etme olarak görüyorum. Halk Müziğinde çok seslilik girişimleri, Cumhuriyet’in kurulmasının ardından başladı. Adnan Saygun ve başka müzisyenler, halk müziği eserlerini çok sesli yorumladılar. Ne var ki, şimdiye kadar bunlardan hafızamıza yerleşip günümüze kadar gelen bir türkü yok, o kadar uğraşılmasına, üzerinde o kadar kafa patlatılmasına rağmen. Demek ki, çok seslilik halkımız tarafından benimsenmiyor, halkın kulağına ağır geliyor.
Kazım Birlik, müzik alanında şu anda neler yapıyor Yeni besteler, projeler var mı?
* Bu kadar çalışmadan sonra aslında geç arkadaşlarımıza bayrak devretme zamanındayız. Tabii ki, o genç arkadaşlarımızı bulursak bu bayrağı vereceğiz ellerine, bulamazsak o bayrak yine elimizde. Gurbette çıktığımızdan beri halk kültürümüzü devam ettirmek, unutturmamak, yaymak, sevdirmek adına çaba harcıyorum. Şu anda Birlik Türk Halk Müziği korosunu çalıştırıyorum. Şimdiye kadar dört konserimiz oldu, ömrümüz olduğu sürece her sene bir konserimiz olacak.
Ayrıca her ilden bir türkünün yer aldığı kına türküleri projem var. Repertuvarı hazır, stüdyoya girme aşamasına geldi. Son zamanlarda çocuk şarkıları üzerinde de çalışıyorum, çocuklara da bir şeyler bırakmak istiyorum. 15 şarkılık bir CD hazırlığına başladım.
Bunların dışında Türk veli ve öğretmen dernek ve kuruluşlarının başlattığı Türkçe kampanyasına bestelerle destek veriyorum. Burada yetişen çocuklarımız anadillerini unutmasın, türkülerimizi anlayabilsin, Türkiye ile bağlarını koparmasın istiyoruz. Bu benim için çok önemli bir görev, ömrüm yettiğince Türkçe kampanyasına destek olacağım.