Güncelleme Tarihi:
Geleneksel işitme kaybının yüksek sesli müzik dinleme, yoğun şehir gürültüsü ve yaşlanma etkilerinden kaynaklandığı bugüne kadar tüm uzmanların kabul ettiği bir gerçekti. Fakat yapılan son araştırmalar, işitme kaybının tek nedeninin bu olmayabileceğini ortaya çıkarttı.
Uzmanlar, genç yaşta kulak çınlaması ve gürültülü mekânlarda konuşulanların duyulmaması gibi belirtileriyle dikkat çeken gizli işitme kaybının, gündelik hayatta fark edilmediği için üzerine düşülmediğini açıklıyor.
Peki ama klinik çalışmaları devam eden, dünya genelindeki yaygınlığı bir türlü saptanamayan işitme kaybına ne yol açıyor?
GİZLİ İŞİTME KAYBINI 36 YIL ARADAN SONRA ÖĞRENDİ
ABD’nin Massachusetts eyaletine bağlı Boston kentinde yaşayan 66 yaşındaki Lucie Gendreau bugüne kadar herhangi bir işitme problemi yaşamamıştı. Gürültülü mekânlara pek girmediği ve yüksek sese maruz kalmadığı için işitme duyusunda bir sorun olmadığından kesinlikle emindi.
Gendreau'nun tek sıkıntısı ise 30’lu yaşlarından bu yana kulağında hafif bir çınlamaydı. Ekim ayında ses işitme deneyine gönüllü olarak katılan 66 yaşındaki kadın, test esnasında büyük bir şok yaşadı. Ses geçirmeyen kabine alınan Gendreau’a belirli aralıklarla arka plan sesleri gönderildi ve bu noktada, farklı ses seviyelerinde söylenen kelimeleri tekrar etmesi istendi.
Kulağında hiçbir sorun bulunmayan, günlük hayatında rahatlıkla insanlarla iletişim kuran Gendreau, arka plan sesleri üzerine binen konuşmaları duyamıyordu. Gürültülü bir ortamda sesleri seçemediğini söyleyen Gendreau, “Sanki başka bir dil konuşuluyordu. Konuşulanları anlayamamak biraz sinir bozucuydu” dedi.
Odyologlar, Gendreau’nun yaşadığı sorunun nedenini anlamıştı. 66 yaşındaki kadın, henüz hakkında çok yüzeysel bilgiye sahip olunan ve klinik çalışmaları devam eden gizli işitme kaybı yaşıyordu. Günlük hayatın içinde tüm sesleri rahatlıkla duyabiliyor, ortam seslerine ilişkin herhangi bir sorun yaşamıyordu. Ancak gürültülü bir ortama girdiğinde konuşulanlardan tek bir kelime anlayamıyordu.
GİZLİ İŞİTME KAYBI FARK EDİLEMİYOR
İlk olarak 2009'da tanımlanan bu rahatsızlığın dünya üzerinde yaklaşık olarak kaç kişide görüldüğü henüz bilinmiyor. Bilim insanları bu rahatsızlığın yaygınlığını tespit etmek için yeni yöntemler geliştirmeye çalışsa da bunda oldukça zorlanıyorlar.
Bunun nedeni hastalığın tespit edilmesi noktasında yaşanan problemler. Öncelikle, birçok insan kulağındaki seslerin, çınlamaların ne anlama geldiğini bilemediği için bu “çınlamaların” sosyal hayatını etkilememesi nedeniyle, bir uzmana görünmeyi gereksiz buluyor. Bu da hastalığın yaygınlığını ölçmeyi oldukça zorlaştırıyor.
ABD’deki Ohio Eyalet Üniversitesi Wexner Tıp Merkezi'nde görev alan kulak burun boğaz uzmanı Dr. Yin Ren, kendilerine başvuran hastaların erken yaşlarda gizli işitme kaybı problemi yaşamış olmalarının yüksek bir ihtimal olduğunu söylüyor.
2018 yılında yapılan bir araştırmada ise, işitme şikâyeti nedeniyle doktora başvuranların yüzde 15’ine gizli işitme kaybı tanısı konulduğu görülüyor.
GENÇLER ARASINDA DA YAYGIN OLABİLİR
Lucie Gendreau’nun katıldığı çalışmayı yürüten Mass Eye and Ear kliniğinde görevli Dr. Stéphane Maison, klinik çalışmaları devam eden bu rahatsızlığa ilişkin elde edilen verilerin, hafife alınmayacak bir tabloyu ortaya çıkarttığını ifade etti ve “Bu veriler sadece randevu almaya karar veren az sayıdaki hastanın durumunu özetliyor” dedi.
SORUNUN BİRDEN FAZLA NEDENİ VAR
Bilim insanları on yıllardır işitme sistemimizin yüksek gürültüye duyarlı olduğunu, “kulak salyangozu” olarak da bilinen iç kulağın işitsel kısmının yüksek ses dalgaları nedeniyle zarar gördüğünü, bunun da işitme sorunlarına yol açtığını öne sürüyordu. Kulak salyangozunda yaşanan bir sorunun ciddi anlamda duyma kaybına neden olacağı biliniyordu.
Fakat elde edilen veriler ve örnekler sonrasında, işitsel sorunların tek bir boyutta ele alınamayacağı ortaya çıkmış oldu. Örneğin, bazı öğrenciler gürültülü bir sınıfta öğretmenin kullandığı kelimeleri anlayamamaktan şikâyet edebiliyor. Son yıllara kadar, bu şikâyetlere tanı koyabilmek için sessiz bir ortamda yapılan odyoloji testlerinde ise çocuklar, ses frekanslarını kolaylıkla ayırt edebiliyordu. Bu da sorunun tam olarak anlaşılamamasına neden oluyordu.
Ancak son yıllarda yapılan testler bu değerlendirmenin yanlış olduğunu ortaya çıkarttı. Yeni görüntüleme teknolojisine sahip olan araştırmacılar, yüksek sese maruz bırakılan farelerin duyu sistemlerinin ne oranda etkilendiğini araştırmaya başladı.
YÜKSEK SESLER KULAĞA DEĞİL BEYNE DOĞRUDAN ZARAR VERİYOR
Yapılan araştırmada, iç kulakta bulunan yaklaşık 16 bin koklear tüy hücresinin iletişim kurduğu beyinin, tüy hücrelerinden daha hassas olduğu tespit edildi. Amerikan Odyoloji Akademisi başkanı ve Cleveland Clinic'te görev yapan Dr. Sarah Sydlowski, “Gürültülü müzik dinletilen hayvanların tüy hücreleri bozulmadan kalırken, tüylerin beyindeki karşılığı olan hücrelerin zarar gördüğünü tespit ettik” dedi. Buna göre, yüksek seslerin kulağa zarar vermediği ancak beynimizi küçülterek duyma gizli işitme kaybına yol açtığı ortaya çıkmış oldu.
UZMANLAR TEDAVİ YÖNTEMLERİ VE ÖNERİLERİ ÜZERİNDE ÇALIŞIYOR
Uzmanlar, soruna ilişkin net bir teşhis koyamasa da, gürültülü bir ortamda konuşulanları anlamıyorsanız veya kulağınızda sürekli bir çınlama varsa mutlaka uzmana muayene olunması gerektiğini söylüyor.
Uzmanlar ayrıca bu soruna neden olan zarar görmüş sinir liflerinin yenilenmesine yardımcı olacak tedavi yöntemleri üzerinde de çalışmalarını sürdürüyor. Ancak şu ana kadar laboratuvar deneylerinde gizli işitme kaybını tersine çevirecek bir tedavinin bulunmadığını da ekliyorlar.
KONUŞMALARI ANLAMADA ZORLUK VE ÇINLAMA...
"Gizli işitme kaybı tam olarak nedir?" diye sorduğumuz Ender İnci, bu soruya şöyle cevap veriyor:
"Koklear Sinaptopati (cochlear synaptopathy) olarak da adlandırılan gizli işitme kaybı (hidden hearing loss), koklea’nın hala iyi durumda ve fonksiyonel olmasına rağmen nöral fonksiyon bozukluğunu tanımlamak için kullanılıyor. Koklear Sinaptopati durumunda koklea’da bulunan iç saç hücreleri ve 8. işitsel sinir arasındaki sinapslarda problem bulunuyor. Normal koklear fonksiyonlarına sahip insanlarda normal odyogram elde ediliyor ama bu kişiler gürültülü ortamlarda konuşmayı anlamada zorluk çektiklerinden şikayetçi olabiliyorlar."
Gizli işitme kaybının en yaygın belirtisinin gürültülü ortamlarda konuşmaları anlamamak olduğunu, söyleyen Prof. Dr. İnci, ayrıca kulak çınlamasının da bu soruna eşlik ettiğini söylüyor.
'TESPİTİ OLDUKÇA ZOR'
Gizli işitme kaybının tespitinin zor olduğundan bahseden Prof. Dr. İnci, "Normal işitme kayıplı insanlarda sorunu klasik işitme testleri ile tespit etmek mümkün. Ancak gizli işitme kayıplarında bu testlerin sonuçları normal çıkıyor, hastalık tespit edilemiyor. Ancak ileri testlerde bulgu ortaya çıkabiliyor. İlk olarak ABR veya diğer işitsel uyarılmış potansiyel ölçümleri yapılmalıdır. MR ve BT gibi görüntüleme yöntemleri bu sorunun tespitinde işe yaramıyor" diyor.
'TIBBİ OLARAK TEDAVİ EDİLEMİYOR'
İnci, bu hastalığın tedavisi hakkında, "Sensöri-nöral işitme kayıpları genellikle tıbbi olarak tedavi edilemiyor ve bazı durumlarda hastayı rehabilite edebilmek için işitme cihazı amplifikasyonuna ihtiyaç duyuluyor" diyor ve ekliyor:
"Sinaptik fonksiyonları tekrar oluşturabilecek bir terapi bulunmuyor. Belki de işitme cihazları veya diğer işitmeye yardımcı cihazlar sinyal gürültü oranını iyileştirmede yüksek frekans amplifikasyonu sağlayabilir ancak bulunduğumuz nokta itibariyle bunun ne kadar faydalı olduğundan emin değiliz."
Gizli işitme kaybının ne oranda görüldüğü konusunda ise Ender İnci, "Henüz yeterince çalışma ve veri olmamasına rağmen yaygın olabileceği öngörülüyor. Hayvan çalışmaları devam ediyor. Prevalans söylemek için henüz çok erken" ifadelerine yer veriyor