Güncelleme Tarihi:
Covid-19 pandemisine neden olan SARS-CoV-2 virüsünün Çin'de bulunan bir laboratuvarda yaşanan bir kaza sonucu dünyaya yayılmış olma ihtimali, pandeminin ilk günlerinden bu yana tartışılıyor. Son olarak hafta başında ABD Enerji Bakanlığı bünyesinde çalışan bilim insanlarının hazırladığı gizli bir raporun ortaya çıkmasıyla bu tartışmalar yeniden alevlendi.
Geçtiğimiz günlerde Beyaz Saray'a ve bazı önemli Kongre üyelerine sunulan raporun ayrıntılarını The Wall Street Journal dünyaya duyurdu.
Haberde Enerji Bakanlığı'nın geçmişte virüsün kaynağı konusunda kararsız olduğu ancak bu raporun bulguları doğrultusunda virüsün kaynağının laboratuvar sızıntısı olmasının en güçlü ihtimal haline geldiği belirtildi. Raporu okuyan kaynakların gazeteye yaptığı açıklamaya göre ise Enerji Bakanlığı, hükmünü "düşük güvenle" verdi.
The Washington Post'a konuşan bir yetkili, ABD'nin resmi tavrının 2021 yılından bu yana değişmediğini belirterek, "Sonuç aynı: Özetle kimse gerçekte ne olduğunu bilmiyor" dedi.
ABD'li yetkililer Covid-19'un kökenlerine dair güncellenmiş bir değerlendirmenin bu yıl içinde tamamlandığını doğruladı. Raporun taze verilerin yanı sıra sekiz istihbarat kurumundan ve Ulusal İstihbarat Konseyi'nden uzmanların yeni analizleri üzerine kurulu olduğunu ifade etti.
Bir yetkili istihbarat kurumlarının virüsün insan eliyle üretilmiş ya da biyolojik silah olarak geliştirilmiş olmadığı noktasında hemfikir olduğunu belirtti ve ekledi: "'Laboratuvardan çıkmış'la 'insan eliyle üretilmiş' aynı şey değildir. Laboratuvardan sızıntı olmuşsa bile, halen bunun doğal olarak ortaya çıkmış bir virüs olduğunu düşünüyorlar."
Değerlendirmenin parçası olan dokuz istihbarat kurumu arasında sadece FBI, 2021 yılında pandeminin bir laboratuvar sızıntısıyla ortaya çıktığı sonucuna "orta güvenle" varmıştı. Enerji Bakanlığı görüşünü değiştiren tek kurum oldu. Yetkililer CIA'in ve bir başka kurumun net bir sonuca varmaya yetecek kadar kanıt olmadığı gerekesiyle kararsızlıklarını sürdürdüklerini de vurguladı.
RAPORU HAZIRLAYAN UZMANLAR MERAK KONUSU OLDU
Diğer yandan, raporu hazırlayan bilim insanlarının kim olduğu ve ABD Enerji Bakanlığı'nın süreçteki rolüyle ilgili soru işaretlerine de neden oldu.
The Washington Post, Enerji Bakanlığı'nın raporunun fizikten veri analizine, genomikten moleküler biyolojiye farklı teknik alanlardan on binlerce bilim insanından oluşan ABD ulusal laboratuvar kompleksi içinden seçilmiş bir ekip tarafından hazırlandığını yazdı.
Geçmişte Enerji Bakanlığı'nda görev yapmış bir yetkili, bakanlığın on binlerce bilim insanını bünyesinde barındıran teknik bir kurum olduğunu belirterek, "Sadece fizikten çok daha fazlası var. Kimyasal ve biyolojik uzmanlık söz konusu. İstihbarata teknik bir açıdan bakabilme noktasında benzersiz bir fırsatları var" dedi.
Raporda bilim insanlarının isimleri yer almıyor. Ancak bu alanda faaliyet gösteren laboratuvarların ABD'nin nükleer silah programı kapsamında hayata geçirildiği ve çalışmalarını mutlak bir gizlilik içinde yürüttüğü biliniyor.
Söz konusu bilim insanları arasında "Z Division" olarak bilinen bir ekip özellikle dikkat çekici.
The Washington Post'a konuşan ABD'li yetkililer, Z Division'ın, ülkedeki en gizli ve teknik anlamda zorlayıcı soruşturmaları yürüttüğünü, odak noktasının da potansiyel güvenlik tehditleri olduğunu açıkladı. Birimin başlıca misyonunun kitle imha silahlarının takibi ve önlenmesi olduğu özellikle de virüsler gibi biyolojik silahlara ilişkin çalışmalara odaklandığı da bilinen az sayıdaki detaydan biri.
SOVYETLER BİRLİĞİ'NİN NÜKLEER PROGRAMINA KARŞI KURULDU
Amerikalıların pek çoğunun bile varlığından haberdar olmadığı Z Division'ın hikayesi ise oldukça ilginç.
ABD'de muhafazakâr tutumuyla bilinen haber dergisi National Review'un yazarlarından Jim Geraghty, geçtiğimiz günlerde Enerji Bakanlığı bünyesindeki bu araştırma laboratuvarını köşesine taşıdı.
Geraghty'nin aktardığına göre, Z Division'ın geçmişi Soğuk Savaş yıllarına uzanıyor. Hatırlanabileceği üzere Sovyetler Birliği'nin 1949 yılında nükleer bombayı patlatmasıyla, iki ülke arasında bir silah yarışı başladı. Bu bağlamda ABD, 2 Eylül 1952 tarihinde California Üniversitesi Radyasyon Laboratuvarı, Livermore Dalı'nı hayata geçirdi.
Kullanıma kapanmış bir deniz kuvvetleri üssünde bulunan bu laboratuvar, kısa süre içinde ABD'nin nükleer silahlarını geliştiren ve koruyan iki büyük devlet laboratuvarından biri haline geldi.
Diğer istihbarat kurumları, Sovyetlerin nükleer kapasitesine dair her şeyi bilmek istediğinden Livermore'daki bilim insanları durmaksızın çalışıyor, SSCB'nin gerçekleştirdiği atmosferik nükleer testleri ve toprak örneklerini analiz ediyordu. Kurumun adı 1971 yılında değiştirilerek Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı oldu.
Laboratuvarın yöneticisi Dr. John Foster, 1965 yılında istihbarat kurumlarıyla ilişkileri resmi düzeye taşıdı ve Z Division'ı hayata geçirdi. Z Division'ın amacı Sovyet tehdidini anlayıp analiz etmek ve istihbarat kurumları için inovatif teknolojiler geliştirmekti.
KİTLE İMHA SİLAHLARININ ÖNLENMESİ ÜZERİNE ÇALIŞIYORLAR
Lawrence Livermore Laboratuvarları'nın 65'inci kuruluş yıldönümü anısına yayımlanan bir kitap sayesinde, laboratuvardaki bilim insanlarının SSCB'nin ve ilerleyen yıllarda Çin'in nükleer testlerine ilişkin radyolojik örnekleri analiz etmeyi sürdürdüğü ortaya çıktı.
Kitaba göre kurum bünyesindeki bilim insanları test edilen silahın atomik mi termonükleer mi olduğunu belirlemeye yönelik testler geliştirmiş, veriler toplamıştı. Kitapta kurumun 70'lerin ortalarında bir "proliferasyon (yayılma) izleme programı" başlattığı da vurgulanıyor ve şu detaylara yer veriliyordu:
"Program aynı zamanda kimyasal, biyolojik, radyolojik, nükleer ve patlayıcı silahlara ilişkin yeni ve gelişmekte olan terör tehditlerini önceden görebilmek ve karşılığını verme fırsatını bulabilme için inovatif analizler sunmaktadır. Z programı aynı zamanda diğer ülkelerin kitle imha silahı programlarını anlamak için çalışmakta, ABD'nin karşı proliferasyon kararlarına, politikalarına ve çabalarına bilgi sağlamakta ve diğer devletlerin kitle imha silahlarıyla alakalı teknolojileri, malzemeleri ve uzmanlığı elde etmesini önlemeye ya da bertaraf etmeye yardımcı teknoloji çözümleri geliştirmektedir."
2000'li yılların başlarında Livermore Uluslararası Güvenlik Araştırmaları Tesisi için yeni bir bina inşa ettirdi. Teyit edilmiş olmamakla birlikte Z Division'ın çalışmalarını bu binada sürdürdüğü düşünülüyor.
CIA BELGELERİ BİLE AÇIKLANIYOR ONLARINKİLER AÇIKLANMIYOR
Geraghty, Z Division'ın faaliyetlerinin CIA'den bile daha büyük bir gizlilikle yürütüldüğünü de belirterek George Washington Üniversitesi Ulusal Güvenlik Arşivi'nden William Burr ve Jeffrey T. Richelson'ın şu yorumunu aktardı:
"CIA, proliferasyonun önlenmesiyle ilgili analiz çalışmalarının bir kısmının üzerindeki gizliliği kaldırdı ama Enerji Bakanlığı'nın nükleer kompleksi içindeki az bilinen ama önemli Z Division birimi, çalışmalarının neredeyse hiçbirini kamuoyuyla paylaşmış değil."
Gerçekten de Z Division'ın çalışmalarına ilişkin kamuya açık kaynak bulmak oldukça zor. Gizliliği kaldırılmış az sayıdaki belge ise (1998 tarihli Hindistan nükleer silah programı raporu ya da 1999 tarihli Pakistan nükleer silah programı raporu gibi) metinlerin önemli bir kısmı karartılmış olarak yayımlanıyor.
Ancak diğer istihbarat kurumlarına ait belgeler Z Division'ın çalışmalarıyla ilgili de fikir veriyor. Örneğin bir belgeye göre, ABD Dışişleri Bakanlığı 1978 yılında Z Division'dan Pakistan hükümetinin Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun denetimindeki Karaçi Nükleer Enerji Santrali'ndeki atık maddeleri kullanarak ya da gizli bir üretim reaktörü aracılığıyla plütonyum kullanarak bir nükleer silah geliştirme kapasitesini araştırmasını istemiş.
30 YILLIK ÇALIŞANI KURUMU BÖYLE ANLATTI
Z Division üzerindeki sır perdesini aralamaya yönelik en büyük gelişmelerden biri 2009'da yaşandı. 30 yıl boyunca birim bünyesinde proliferasyon analisti olarak görev yapan ve 2007'de emekli olan Fred Mackie, Z Division'ın diğer kurumlardan farkını Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı'nın internet sitesinde yayımlanan röportajında şu sözlerle açıklıyordu:
"Biz, fizik, kimya, mühendislik, madde bilimi, hesaplama, silah tasarımı, siyaset bilimi gibi birçok alandan analistlerin bir araya geldiği ve bir ekip halinde çalıştığı tek yeriz. Proliferasyon analizi yapboz birleştirmek gibidir. Elinizde bir yapbozun parçalarının bir kısmı vardır ve siz tüm resmin neye benzediğini tarif etmeye çalışırsınız."
Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı'nın Washington'da bulunmamasının kendileri için bir avantaj olduğunu da sözlerine ekleyen Mackie, "Biz günlük krizler içinde tükenmiyoruz, böylece büyük resme bakabiliyoruz. Uzun vadeli analizler yapabiliyor, bir ülkeyi yıllarca takip edebiliyoruz. Bu sayede birçok başarı kazandık" ifadelerini kullanıyordu.
LIVERMORE LABORATUVARLARI KORONAVİRÜSLERİ ARAŞTIRIYORMUŞ
Z Division'ın faaliyetleri gizlilikle yürütülüyor ancak Livermore Laboratuvarları'nın çalışmalarına kurumun internet sitesinden ulaşılabiliyor. Uzun zamandır virüsler gibi biyolojik silahlar üzerine çalışan Livermore Laboratuvarları, 1963 yılında gen araştırmalarını da portföyüne dahil etti. Laboratuvar bünyesinde bulunan Biyobilimler ve Biyoteknoloji Birimi'nin geçmiş projeleri arasında virüslerin kökenlerinin belirlenmesi, SARS, MERS gibi koronavirüslerin hayvanlardan insanlara bulaş yolları, taşınabilir virüs tespit teknolojileri, virüslerin hayvan konaklarda geçirdiği nadir mutasyonlar, virüs benzeri partiküllerin havadaki hareketleri gibi başlıklar dikkat çekiyor.
90'lı yıllarda biyoterör tehdidi konusunda çalışmaya başlayan laboratuvarın uzmanları, 11 Eylül'den sonra gönderilen şarbonlu mektupların kökeninin tespitinde de önemli rol oynadı. Bir başka deyişle ABD'de bakteri ya da virüs benzeri bulaşıcı patojenlerin kullanıldığı bir saldırı şüphesi olduğunda, güvenlik güçleri Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı'nın yardımına başvuruyor. Dolayısıyla Z Division'ın bulguları düşük güven düzeyinde olsa da çok ses getirdi.
Bununla birlikte raporun ABD'nin resmi duruşunu değiştirip değiştirmeyeceğini zaman gösterecek. Önümüzdeki günlerde bu raporun ABD Kongresi'nde gündeme gelmesi ve tansiyonu yüksek tartışmalara konu olması kesin görünüyor.
The Washington Post'un "Little-known scientific team behind new assessment on covid-19 origins" ve National Review'un "The Energy Department Lab Investigating Covid Knows What It’s Talking About" başlıklı haberlerinden derlenmiştir.