Güncelleme Tarihi:
Eski AİHM yargıcı olan CHP İstanbul Milletvekili Rıza Türmen, Hürriyet’e kararı değerlendirirken, Türkiye’nin imza koyduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Kararların bağlayıcılığı ve infazı” başlıklı 46. maddesini hatırlatarak, şöyle konuştu:
“O madde der ki, sözleşmeye taraf devletler mahkemenin kararlarını uymayı taahhüt eder. Karar bağlayıcı ve kesindir. Sözleşmeye taraf olduğunuz sürece karar sizin bağlayıcıdır. Tazminatı ödemezseniz faiz biner. Verilen karar 2001 yılında alınmış bir karardır o tarihte mahkeme tazminatla ilgili kararını sonra vereceğini açıklamıştı. Dava, devletten, devlete açılan bir davadır. Burada bir birey hakkı ihlali söz konusudur. Tazminat da devletten devlete ödenecek. Türkiye tazminatı ödedikten sonra Rum kesimi başvurucu aileler arasında tazminatı bölüştürmek durumunda.”
DAVUTOĞLU: BİZİ BAĞLAMAZ
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, kararın açıklanmasından önce yaptığı açıklamada, “Uluslararası hukuk bağlamında ne bağlayıcıdır ne de bizim açımızdan kıymet ifade eder” demişti.
‘Birleşmiş Miller(BM) Filistin Halkının Vazgeçilmez Haklarının Kullanılması Komitesi’nin Sheraton Otel’deki ‘Kudüs’ konulu toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevaplayan Davutoğlu, “Bu dava, 10 yıl sonra tekrar gündeme getirildi. Kesinlikle uluslararası hukuk bağlamında ne bağlayıcıdır ne de bizim açımızdan kıymet ifade eder. Hukuk açısından sakıncalarının olmasının yanında zamanlaması yanlıştır. Çıkması durumunda tabii bu karar. Tam Kıbrıs’ta kapsamlı barış kapsamında müzakereler ivme kazanmışken Türkiye’nin öncülüğünde bir süreç başlamışken, kapsamlı müzakerelerin psikolojik açısından doğru olmamıştır. Bu karar alınacak olursa, bu Kıbrıs Barış Müzakereleri konusunda da şu ana kadar oluşan psikolojik atmosfere uyumlu değil” diye konuşmuştu.
DIŞİŞLERİ: HATALI
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) Türkiye'ye Kıbrıs için verdiği tazminat kararıyla ilgili, "Mahkemenin hakkaniyetten uzak ve yeni bir adli hata teşkil eden bu kararı, Türkiye'yi Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı müzakere edilmiş bir çözüm bulunması yönündeki kararlı tutumunu sürdürmekten alıkoyamayacaktır" açıklamasını yaptı.
Bilgiç, IV. Rum kararına ilişkin tazminat başvurusu hakkında AİHM'nin kararına dair bir soruya yanıtında, "Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) Türkiye aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde 1994 yılında açtığı dördüncü başvurunun 10 Mayıs 2001'de sonuçlanmasından bir gün sonra Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada ifade edilen görüşlerin geçerliliğini korumakta olduğuna" işaret edildi.
"Mahkemenin bu defa, esasa ilişkin karardan 9 yıl geçmesinin ardından, GKRY'nin tazminat konusunda yapmış olduğu müracaatı karara bağladığını" belirten Bilgiç, "Rum tarafının Kıbrıs'ta kapsamlı çözüm müzakerelerinin devam etmekte olduğu 2010 yılında yaptığı iyi niyetten uzak müracaatın, müzakerelerin sonuç vermesi için çabaların yoğunlaştırıldığı bir aşamada karara bağlanmış olduğu da dikkat çekmektedir. Bu kararın da Kıbrıs'ın gerçeklerine aykırı ve haksız olduğu, içeriği itibarıyla yanlışlık ve tutarsızlıklar ihtiva ettiği, hukuki zeminden yoksun bulunduğu ve Kıbrıs sorununun devam ettiği koşullarda uygulanma kabiliyeti olmadığı görülmektedir" değerlendirmesini yaptı.
Bilgiç, "Mahkemenin hakkaniyetten uzak ve yeni bir adli hata teşkil eden bu kararı, Türkiye'yi Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı müzakere edilmiş bir çözüm bulunması yönündeki kararlı tutumunu sürdürmekten alıkoyamayacaktır. Kararın BM Genel Sekreterinin iyi niyet misyonu çerçevesindeki çabaları zorlaştırmamasını umuyor ve tüm tarafları kapsamlı çözüm müzakerelerinin biran önce başarıya ulaşmasına destek vermeye davet ediyoruz" ifadesini kullandı.