Güncelleme Tarihi:
''Change, change.. Obama. Salı günü oyumu ona verdim.'' Change bozuk para gibi değişim anlamına da geliyor. Başkanlığa yarışan Barack Obama'ya tabandaki insanların desteğinin ne denli yaygın olduğunu bir kez daha anlıyorum. Rakibi Hillary Clinton'ın işi güç.
Kıyasıya çekiÅŸmeli ön seçimlerde İllinois Senatörü Obama konser salonları, kolej stadyumları, sosyal klüplerde konuÅŸmalar yaparak seçmenlerden destek istiyor. Salonlar kapasitesi üstünde tıklım tıklım dolu. Dinlemeye gelenler gençten yaÅŸlısına her yaÅŸta. Kampanyasının gönüllü personeli binlerce. E-posta ile bağış çaÄŸrılarıyla milyonlarca dolar topluyorlar. Rakamlar ülkenin seçim tarihinde rekor. Peki Barack Obama nasıl olup da milyonlarca Amerika'lıyı peÅŸinden sürükleyebiliyor?Â
Yarı Afrika kökenli 46 yaşındaki politikacı kampanya konuşmalarında pop lirikleri gibi sürekli ''Change'' (Değişim) sözcüğünü tekrarlıyor. Hitabet ustalığına söylenecek laf yok, ama peri masalları anlatıyor.Bahsettiği değişimi anlamak güç. Kimi yerde eleştiri oklarını Beyaz Saray'a gönderiyor, ABD Başkanı'nı eleştiriyor, kimi yerde ustaca benzetmelerle Hillary'yi iğneliyor. Değişim'den kasti bu ise Bush zaten sene sonunda iktidarı terkedecek. Bayan Clinton'ın genel politikaları da Obama'dan farklı değil. Üstelik sağlık,sosyal ve ekonomik reformlar, emeklilik hakları, Amerikan askerlerinin en kısa zamanda ülkelerine dönmesi, uluslararası forada Amerika'nın eski saygınlığına kavuşması gibi konularda Clinton'ın politikaları daha açık ve seçik. Barack Obama ise ülke sorunlarına muğlak çözümler önerirken ''Parti gözetmeden insanlarımızı birleştirecek, sorunlara taze fikirlerle yaklaşıp, yeni fikirler üreteceğim.'' diyor. Nedir bu yenilikler, bilmiyoruz henüz.
Seçim kampanyasını yöneten direktörü bana gönderilen bir mesajda şunları söylüyor: '' Karşıtları  Obama'nın devlet yönetiminde tecrübesi olmadığını ileri sürüyor. Yanlış bir görüş bu. Senatör ülke sathında yürüttüğümüz kampanyasını bizzat hazırladı. Kentlerden köylere gönülleri organize etti, nerede, ne zaman toplum konuşmaları yapacağını tesbit etti. Binlerce gönüllü bu programda başarılı faaliyet gösteriyor. Obama böylece yönetim tecrübesine sahip olduğunu kanıtladı.''
Bu değerlendirmede doğruluk payı var. Obama kamuyou yoklamalarında en şanslı başkan adayı görülüyor. 100 milyon doları aşkın kampanya bütçesi Amerikan tarihinde rekor oldu.
Kırsal kesimde yaşayanlar, üniversite öğrencileri ve gençler kırma ırklı (annesi beyaz) senatöre para yağdırmaya devam ediyor.
New York Senatörü Hillary Clinton'a gelince Amerikan halkının yarısının eski ''First Lady'ye fazlaca sempatik bakmadığı biliniyor. Hillary devlet yönetiminde 37 yıl tecrübesi olduğunu söylerken karşıtları iki dönem Beyaz Saray'da kalmasının ABD Başkanı seçilmesi için yeterli olmadığı görüşünü savunuyor.
Çok önemli bir gelişme olmadığı takdirde Clinton ile Obama Demokratların adayı olarak seçime girecek. Eğer bu ikiliden biri Cumhuriyetçi Parti'nin güçlü adayı Senatör John McCain'e karşı seçimi kazanırsa Amerika'da ilk kez bir 'kadın' veya bir 'zenci' başkan olacak. Kanaatimce Amerika 21'inci asırda giderek güçlenen ırk ve cins eşitliğinin en üst düzeyde sergilenmesine hazır değil. Devletin tepesinde kadın veya zenci başkan görmeye istekli değiller. 200 küsür tarihlerinde Beyaz Saray'a giden 43 başkanın tümü erkek ve hiç biri de zenci değildi.
Oysa Asya kıtasında Hindistan, Pakistan, Endonezya, Filipinler ve Myanmar'da kadınlar seçimlere girerek yönetim başına geldiler.
Son 50 yılda kraliçelere ilaveten Avrupa ve Orta Doğu'da Golda Meir, Margaret Thatcher, Tansu Çiller ve Angela Merker ülkelerini yönettiler. Hillary bu tabloyu seçmenlere sunabilir. Obama ise insanları bıktırmadan ' değişim' den neyi kastettiğini açıklamalı.
Â