Güncelleme Tarihi:
Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye'ye üyelik yolunda çok ağır şartlar getiren Lüksemburg bildirisine ilk tepkisini NATO toplantısı için geldiği Brüksel'de verdi. AB'yi Türkiye'ye karşı haksız, eşitsiz, önyargılı ve çifte standartlı davranmakla suçlayan Cem, AB'nin bu bildiriyle ile Türkiye'ye karşı yanlış yaptığını vurguladı.
Türkiye'den ‘işkenceci’ diye bahseden AB Dönem Başkanı Jean-Claude Juncker'in hizaya gelmesi gerektiğini vurgulayan Cem, ‘Türkiye’ye karşı bir haksızlık, sevgisizlik söz konusu.' dedi. Cem, Türkiye'nin bildiriyi neden kabul etmediğini ise şöyle özetledi:
Juncker bizi yanılttı. AB dönem Başkanı Juncker, Lüksemburg zirvesinden önce, bize taslak metni sundu. Ancak, taslak metinde Türkiye'nin aleyhindeki olumsuz metinler bize açıklanmadı. Bize ne konferans koşullarından ne azınlıklardan ne de Kıbrıs'taki olumsuzluklardan bahsedilmedi.
Konferansa bekliyorum ama gelme. Bildiride Avrupa Konferansı'na ilişkin öyle bir cümle koyulmuş ki, 'Ben seni konferansa bekliyorum ama gelme' diyor. Şartlar arasına konulan bir cümle ile Türkiye konferansa katıldığı takdirde, Kıbrıs Rum Kesimi'nin AB nezdindeki konum ve hakkını kabul etmiş oluyor.
Yunanistan'a tutsak oldular. AB'nin Türk-Yunan ilişkilerine yaklaşımı haksızdır. Hiçbir vicdan sahibi objektif yorumcu kalkıpta, Türkiye Yunanistan'la arasını düzeltmek için birşey yapmadı diyemez. AB, sanki Yunanistan'a tutsak olmuştur.
Kıbrıslı Türkleri azınlık yaptılar. Kıbrıs meselesinde iki toplum vardır. Ancak AB bildirisinde birden bire 'tüm azınlıklar' diye birşey çıkarıyor. Mesele burada Kıbrıs Türk tarafını Ada'daki iki taraftan biri olmaktan çıkarıp, Maronitler, Latinler gibi azınlıklardan biri haline getirmektir. Zaten dün de Klerides verdi demeci: ‘AB’nin de öngördüğü gibi Kıbrıs'ta çok sayıda toplum vardır'
Tek taraflı aşk olmaz. Biz zamanında AB olayını çok düşündük. Ancak bize aday olduğumuzu bile açıkça söyleyemiyorlar. AB Türkiye'nin üyeliği için çok istekliyse, biraz da kendisi düşünsün. Tek taraflı aşk olmaz.
AB, Kıbrıs'ta başına bela açtı. Şimdi Türkiye'yi harcayarak, bu beladan kendini kurtaramaz. Ödenecek bedel, Kıbrıs'taki Türk halkını azınlık durumuna getirmek olamaz.
Önce kendilerine baksınlar. Dönem Başkanı ‘İşkenceci ile masaya oturmam’ diyor. Herkesin biraz hizaya gelmesi lazım. AB insan hakları sorusunu ne Fransa'ya ne Almanya'ya soramıyor. Kalkıp en kaba tarzda Türkiye'yi ele alacaksın, ama üyelerine insan haklarını soramayacaksın.
Fırsatı kaçırdılar. AB medeniyetler çatışmasını medeniyetler uzlaşması haline dönüştüremedi. Bunu Türkiye ile yapabilirlerdi. Fırsatı kaçırdılar.
Zaten kenarda, köşedeydik. Türk kamuoyu telaşlanmasın. AB olmasa da Türkiye 75 yıllık Cumhuriyet'inden, laiklikten, kadın-erkek eşitliği gibi çağdaş değer ölçülerinden vazgeçmez. Siyasi olarak, zaten kenarda köşede bir yerdeydik. Yine kenarda köşede olmamızla, Türkiye'de hiçbir şey olumsuza dönmez. Olmadık şeyleri oldu diye halkımıza anlatacak değiliz.