Güncelleme Tarihi:
B.M. de çalışan Catherine, yaşamı ana kentlerin yoğun iş temposu içinde yoğrulan vatandaşlarından farklı, çocukluğunu kırsal kesimde geçirmiş tipik bir Amerikalı. Ortak bir dostumuz, ''Cathy çok dindar New Mexicolu bir ailenin kızı. Zaman zaman bir kaç haftalığına gözden kaybolur, sonra ortaya çıkar.'' deyince meraklandım. Neden? ''Ailesi belirli bir tarihte kıyamet kopacağına inanmış. Kendilerine göre göstergeler aldıklarında aile evlerinin altındaki sığınağa girip tehlikenin geçmesini bekliyorlar. Sığınakta uzun zaman kullanacakları ihtiyaç maddelerini depolamışlar. Cathy kıyamet(!) tehlikesi geçince tekrar New York'a döner. 11 Eylül'den sonra ailece terör korkusuna düşmüşler. Sığınağı o günden bu güne daha fazla kullanıyorlarmış.'' İnanılması güç gelen bir hikaye oysa dostumun şaka yaptığına hiç şahit olmadım.
Kıyamet bir yana, terörün Amerikalılara ret şansı olmayan bir korku miras bıraktığı da inkar edilemez. New York, Chicago, Los Angeles gibi kentlerde banka, borsa ve finans merkezleri, çok uluslu şirket binaları, gökdelenlerdeki oteller, şehirlerarası tren terminallerinin girişleri bomba taşıyan araçlarla intihar saldırısını önlemek amacıyla barikatlarla çevrili. Ofis rotamın üstündeki ilaç sektörü devi Pfizer'ın dünya merkezi sevimli görünmesi için bina önüne dudak rujunu andıran çelik borulu engelleri yerleştirdi.
Amerika'nın 2003 Mart'ında Irak işgalini takiben kurulan ''Anavatan Güvenlik Dairesi'' her gün terör tehlikesi riskini internet üzerinden renkli şeritlerle halka duyuruyorlar. Genelde kentlere kıyasla havaalanlarında terör riski daha yüksek görülüyor.
Irak Harbi'ni takiben uluslararası terorizmin palazlanması Amerika'nın iç ve dış güvenliğini korumakla görevli casus örgütlerinin bilinmeyen yönlerini ortaya çıkardı. CIA, Defense Intelligence Agency (DIA), National Reconnaissance Office (NRO) gibi faaliyetleri süper gizli casus örgütlerinin bütçelerinin 50 milyar doları aşarak başlı başına sektör haline geldiği bildiriliyor.
ABD Temsilciler Meclisi Haberalma Komitesi'nin araştırmalar sonucu hazırladığı bir raporda CIA, DIA ve NRO'nun 'casusluk işlevler'nin 'taşeron'lara havale ettikleri öğrenildi. Raporda yeralan açıklamalar başkent Washington'da kaygılara sebeb oldu. Bulgular şöyle: ABD haberalma bütçesinin yüzde 70'i devlet dışından 'taşeronluk' ihalesini kazanan özel şirketlere ödeniyor. Faaliyetleri en gizli NRO'nun askeri casus uydu uçaklarının tesbit ettiği bilgi ve görüntüler gene bu şirket elemanları tarafından analize edilerek değerlendiriliyor. Bu alanda çalışanların yüzde 95'i 'taşeron'lar. Devletin casusluk işlevleri için sivil şirketleri 'taşeron' olarak kullanmasıyla para tasarrufu yaptığı ifade edilmesine rağmen 'taşeron'lar resmi casusluk örgütleri ajanlarından iki misli fazla kazanıyorlar.
Geçen yıl sonunda CIA direktörü Michael Hayden sert tonlu bir genelge yayınlayarak 'taşeron'ların CIA'yı 'çiftliğe' çevirmesinden şikayet etti. Hayden bazı casusluk ve güvenlik sektöründe özel şirket yöneticilerinin öğle yemeğinde CIA lokantalarına gelip yetenekli ajanları parlak iş teklifiyle ayarttıklarını söyleyerek CIA personeli dışındakilerin lokantaya alınmasını men etti.
Taşeron firmalarından 'CACİ İnternational'ın elemanlarının Abu Garib cezaevinde işkence yaptığı Irak'lı tutuklarının serbest bırakılmasından sonra dava açmaları ABD yönetiminde sıkıntılara sebeb oldu. En önemli husus ise global terorizm, kitle imha silahları, strateji, doktrin ve El Kaide dahi 29 alanda casusluk yapıp hükümet organlarını bilgilendiren 'taşeronlar'ın milli güvenlik açısında sorun yaratması. Casusluğun da ihale açarak 'taşeron'lara havale edilmesi CİA ve diğer casus örgütlerinin görkemine leke gibi yapıştı.