BUZLARI çözmek üzere Dışişleri Bakanı
Abdullah Gül, birkaç kez İran Dışişleri Bakanı
Mottaki'yi
arıyor:
"Doğru değil, bizim üzerimizden Amerika'nın İran'a saldırmasıyla ilgili bir planın varlığı doğru değil."
Mesafe, CIA ve FBI başkanlarının Türkiye ziyaretiyle açılıyor. Önce bir Alman gazetesinde, sonra da Türk basınında yayınlanan haberler, İran'ı müthiş tedirgin ediyor. O haberlerdeki iddiaya göre, CIA ve FBI başkanları, sözüm ona, İran'a saldırmak üzere Türkiye'de nabız yokluyor.
Gül, bu haberleri yalanlıyor.
ŞEYTANIN DOSTU
Ne var ki,
"dost ve kardeş Türkiye", bu haberlerden sonra, İran basınında bir anda
"Büyük Şeytan ABD'nin Dostu Türkiye" başlıklarıyla anılıyor. İran'da basının devlet güdümünde olduğu düşünülürse, başlıkları atanın kim olduğunu anlamak güç değil.
Gül-Mottaki telefonlaşması, son haftalarda bir başka nedenden dolayı daha yoğun. Ankara, Tahran'ın nükleer enerji denemelerinden rahatsız. Tahran'ın hızla yalnızlığa sürüklendiğini gören Ankara, İran yönetimini uyarmak ihtiyacını hissediyor.
İran, CIA ve FBI haberlerine tepki vermekte gecikmiyor. İki yoldan.
GÖRÜLMEMİŞ İSTEK
Tahran'da bizim büyükelçilik rezidansı, büyükelçilik konutu, belki de dünyadaki en büyük yabancı konutlardan biri. Orman gibi bir alanda.
Tahran Belediyesi, büyükelçiliğin kapısını çalıyor.
"Bize konut vergisi ödeyeceksiniz." Hoppalaaa!.. Eski köye yeni ádet. Yok böyle bir uygulama.
Ankara, İran Dışişleri'ne başvuruda bulunuyor ve bu saçmalığı anlatmaya çalışıyor. Tepki hayli ilginç. Onlar,
"Bu bizim işimiz değil, buna belediye karışır" diyor. Gerçi, Türkiye böyle bir vergi ödemiyor; ama durup dururken baş ağrıtıyor.
Bunun dışında, Tahran Belediyesi,
bizim büyükelçilik konutundan yol geçirmek istiyor. Bu da hoş değil.
ANTALYA İPTAL
İkincisi, biraz daha garip.
İran'dan her yıl Antalya'ya çok sayıda turist geliyor. Hem denize giriyorlar, hem dinleniyor, hem de alışveriş yapıyorlar.
Şimdi
marttan itibaren İran Havayolları, Antalya seferlerini iptal ediyor. Bunun nedeni sorulduğunda, İran Dışişleri yine klasik kaçamak yanıtını veriyor:
"Bu bizim işimiz değil, İran Havayolları'nın kararı".
Arada soğuk rüzgárlar esiyor.
Ankara, Hatemi’nin rövanşını ondan aldıTAHRAN'da Dışişleri'nde beş saat süren geniş katılımlı bir toplantı.
Cumhurbaşkanı seçildikten sonra
Ahmedinecad ilk yurtdışı gezisini Türkiye'ye yapmak istiyor. Bu amaçla, Dışişleri'nde bir toplantı düzenliyor. Türkiye ile ilişkiler uzun uzun ele alınıyor. Ankara'ya iletilen
haber, gezi isteğiyle ilgili.
Ankara
"hayır" demiyor. Ama gezi tarihini biraz ileriye bırakıyor. Nedeni çok başka. Bundan önceki Cumhurbaşkanı
Hatemi, programlandığı halde, Ankara ziyaretini iki kez erteliyor. Ankara, buna buruk. Hafif diplomatik manevra ile
Ahmedinecad'ın gezisini ileri bir tarihe bırakıyor. Tahran üzgün.
Şah’ın çizmeleriSadabad Sarayı bugün ulusal müze olarak kullanılıyor. Bir zamanlar İran'ın Şahı olan Rıza Pehlevi'nin köşkünün önünde tunçtan yapılmış bir heykeli var. İslam devrimi ile birlikte, heykelin üstü gidiyor. Altı fotoğraftaki gibi...
Erdoğan’ın çözemediği 3 sorunTANKLAR havaalanı pistine giriyor. Körüğün önüne gelerek, oraya inmesi beklenen uçağın yanaşmasını önlüyor. Oysa, açılışı İran Ulaştırma Bakanı yapıyor. Ne var ki açılıştan sonra çok çarpıcı bir gelişme yaşanıyor, Ulaştırma Bakanı, İran Meclisi tarafından düşürülüyor. Burası Tahran
Humeyni Havaalanı.
TAV-TURKCELL-DOĞAL GAZ
Türk-İran ilişkilerinde aşılamayan iki sorun var.
TAV ve Turkcell. TAV, Humeyni Havaalanı'nın işletilmesiyle ilgili ihaleyi kazanan, ancak sonradan hiçbir gerekçe gösterilmeden, işi iptal edilen Türk firması. Türkcell ise 15 yılda 4 milyar
dolar yatırım yapmayı öngördüğü ve bu yönde anlaşmaya vardığı halde, İran'ın sorun çıkardığı telefon firması.
Tayyip Erdoğan on altı bakanla 2004'te Tahran'a gidiyor. Çantasında çözmek istediği üç sorun var. TAV, Turkcell ve doğal gaz fiyatı. İran, çeşitli bahaneler ileri sürüyor. Ve
Erdoğan, saatler boyu süren görüşmelere rağmen üçünü de çözemeden geri dönüyor.
İSRAİL ORTAK İDDİASI
TAV'da, ileri sürüldüğüne göre, Türkiye'den bir ihbar var. Birileri İran'a,
"TAV'da İsrail ortaklığı var" iddiasını ortaya atıyor. Bu doğru değil. Ama İran, bu iddiaya yaslanıyor. Asıl gerekçe ise
Devrim Muhafızları, havaalanı güvenliğini yabancı bir firmaya bırakmak istemiyor. Zaten, ilk inişi önlemek üzere tankları uçak pistine süren, Devrim Muhafızları. TAV, havaalanını işletmek üzere,
kırk TIR dolusu malzemeyi Tahran'a taşımışken, Devrim Muhafızları,
"Bunları da götürün" diyor ve malzemeler çaresiz geri dönüyor.
Gerek TAV, gerek Turkcell olayı, İran Meclisi'nde görüşülüyor. İkisi de uluslararası anlaşmaları çiğneyen karar ve uygulamalarla dolu.
Turkcell'in ortaklık payı İran'da yüzde 70 iken, İran Meclisi kararıyla 2004'te bu pay yüzde 49'a düşürülüyor. Turkcell bunu kabul ediyor. Buna rağmen İran, bir
Güney Afrika firmasıyla ortaklık kuruyor. Şu anda telefon işi belirsizlik içinde.
BİR DE PEJAK KONUSU
Erdoğan'a, New York'taki görüşmede
Ahmedinecad, "Türk firmalarıyla iş yapacağız" dediği halde, bugüne kadar hiçbir sonuç çıkmıyor.
Aynı görüşmede
Erdoğan, "PKK'ya izin vermeyin" diyor, İranlı o konuda da söz veriyor. PKK'nın İran'daki kolu
PEJAK. İran da onlardan rahatsız. PEJAK, zaman zaman İranlı askerlerle çatışıyor.
İnişli çıkışlı komşuluk ilişkileri, şu sırada durgun.
Tahran borsası410 firma Tahran borsasına kote. Hiçbir yabancı firma yok. Günlük işlem hacmi çok düşük. Endeks en fazla 10 bine çıkıyor. İslam'a göre borsa, kár, zarar, faiz uzak kavramlar. Buna rağmen İran borsa yoluyla bu kavramlara yakınlaşmaya çalışıyor. Aksi zaten mümkün değil.
’Farsça konuşmayın Azerice konuşun’ diyorlar, önleyinKISA adı
GÜN-AS. Güney Azerbaycan anlamında. TV kanalı. ABD'den yayın yapıyor, Türksat'tan çıkıyor. Bu kanaldaki yayınlar, Ankara-Tahran hattında yeni bir parazit yaratıyor. Bu TV kanalı, İran'a yönelik,
"Farsça konuşmayın, Azerice konuşun" programları yayınlıyor.
İranlılar buna fena halde içerliyor.
"Bu yayın ayrılıkçı, İran'ın içişlerine karışıyor, bunu önleyin".
Oysa, GÜN-AS Azeri kanalı. Türkiye ile tek bağlantısı, Türksat'tan çıkması. İran'ın itirazı buna.
BİTTİ