Güncelleme Tarihi:
AK Parti İstanbul milletvekili Serap Yaşar başkanlığında, AK Parti Çorum milletvekili Lütfiye İlksen Ceritoğlu Kurt ve Adana milletvekili Fatma Güldemet Sarı, CHP Balıkesir milletvekili Mehmet Tüm ve MHP Mersin milletvekili Oktay Öztürk’ten oluşan Türkiye-Fransa Parlamentolar Arası Dostluk Grubu heyeti, Türkiye’nin Paris Büyükelçiliğinde onurlarına verilen resepsiyona katıldı.
Paris Büyükelçisi İsmail Hakkı Musa’nın ev sahipliğinde verilen resepsiyonda, OECD Türkiye Daimi Temsilcisi Erdem Başcı ve UNESCO Türkiye Daimi Temsilcisi Ahmet Altay Cengizer’in yanı sıra Fransa’daki Türk sivil toplum kuruluşlarından bazı temsilciler de katıldı.
İLİŞKİLERİ OLUMSUZ ETKİLEYECEKTİ
Büyükelçi Musa, resepsiyonun ardından Fransa Anayasa Mahkemesinin, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını da kapsayabilecek şekilde ‘bazı suçların reddinin suç sayılmasına’ dair yasanın ilgili hükmünü iptal etmesini değerlendirdi. Bu konuda tetikte olmak ve rehavete düşmemek gerektiğini belirten Musa, şunları söyledi:
“Bu karar gerçekten ülkemiz açısından çok önemli bir hukuki kazanımdır, adeta bir dönüm noktasıdır. Nitekim 2012 yılında da Anayasa Mahkemesi benzer içerikte bir kararı anayasaya aykırı olduğu düşüncesiyle iptal etmişti. Daha sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de Doğu Perinçek davasını da ifade özgürlüğüne aykırı olduğu için reddetmişti. Hem Anayasa Mahkemesi hem AİHM’de güçlü içtihat olmasına rağmen Fransız hükümeti, görüşülmekte olan bir torba yasayla mahkeme kararıyla tanınmamış olsalar bile tarihe mal olduğu iddia edilen soykırımların inkarının cezalandırılmasını düzenlemek istedi. Bu tabii iki ülke arasındaki ilişkileri olumsuz biçimde etkileyen bir gelişme olacaktı.”
‘REHAVETE KAPILMAYALIM’
“Çeşitli düzeylerde yürüttüğümüz temaslar sonucunda, Türkiye olarak, hükümetimiz olarak, sivil toplum örgütleri olarak ki, onlara da şükran borçluyuz, her yerde, her şehirde, her platformda bu konuda duydukları rahatsızlığı dile getirdiler. Meseleyi Anayasa Mahkemesi durdurdu ama siyasi boyutu itibarıyla istismara devam edileceğini varsaymak zorundayız. Bu girişimin arkasındaki çevreler bu gelişmeden hayli rahatsız. Bu hukuki gelişmeden sonra artık bu konuda hukuki düzlemde bir mesafe katedemeyeceklerini görmüş olmalılar fakat bu, bu çevrelerin hiçbir faaliyet içinde olmayacağı sonucunu doğurmaz. Bu bizi de rehavete sevk etmemeli.”