Güncelleme Tarihi:
İşte Büyükelçi Kılıç tarafından gönderilen ve gazetenin internet sitesinde "Editör'e Mektuplar" köşesinde yayımlanan yazının tam metni:
22 Aralık tarihinde yayımlanan "Abesle iştigal" başlıklı başyazı; Türkiye'deki meşru bir cezai soruşturmayı, ifade özgürlüğüne yapılan baskıyla karıştırdı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın verdiği bilgiler, söz konusu kişilerin, kendilerine karşı medya ve polis aracılığıyla iftira atılarak ve sahte deliller öne sürülerek kampanya yürütüldüğünü iddia eden bir dini grubun şikayetleri nedeniyle sorgulandığını net bir şekilde ortaya koydu.
Tüm cezai soruşturmalar gizlidir ancak şunu söylemeye gerek yok ki, demokrasilerde gazeteciler dahil kimse hukukun üstünde değildir. Delillere ve tersi yöndeki suçlamalara rağmen, bir kişinin sadece mesleği nedeniyle suçsuz olduğunu varsaymak adaletsizliktir. Bu konuda sorgulanmak için gözaltına alınan 31 kişiden çoğu, haklarında bağımsız yargı tarafından tahkikat yapılmak üzere kısa süre sonra serbest bırakıldı.
Türk medyası, hükümet müdahalesi olmadan düzenli olarak ifade özgürlüğünü kullanıyor. Bu konuda muhtelif fikirler ortaya koyan ve herhangi bir sonuçla karşı karşıya kalmayan haber kuruluşlarının varlığını dikkate alın.
İfade özgürlüğünü ve insan haklarını güçlendiren Türkiye, demokrasinin teşviki yolunda önemli gelişme gösterdi, adil ve hızlı yargılama için yargı sistemini AB üyesi ülkelerle aynı doğrultuda dönüştürdü. Suçlamaların tamamını ya da gözaltına alınanların yaptıklarını incelemeden, şu anda devam eden soruşturmanın siyasi amaçlı olduğuna hükmetmek sorumsuzluk olur.
Türk demokrasisi, hüsn-i zanı hak ediyor.