Uğur Cebeci
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 15, 2005 01:31
Uçakta kabin basıncı mı düştü?
Yolcu uçakları yaklaşık 11-12 bin metre gibi çok yüksek irtifalardan uçuyor. Bu yükseklikte hava basıncı, oksijen oranı çok düşük. Sıcaklık eksi 57 santigrat derece. Örneğin 11 bin 400 metrede kafanızı uçaktan dışarı çıkartsanız ki kuşkusuz bu mümkün değil sadece bir örnek, oksijen ve basıncın düşüklüğünden 30 saniye içinde bilinciniz gider. 60’ıncı saniyede de komaya girersiniz. Bu nedenle yolcu uçaklarının kabinleri özel olarak basınçlandırılıyor. Yolcu kendisini 2 bin 600 metrede uçuyormuş gibi hissediyor. Kabin sıcaklığı 23-27 santigrat arasında tutuluyor.
Kabin basıncı nasıl düşüyor?
Bunun iki nedeni var. Ya gövdeden büyük bir parça koptu ve hızla basınç düştü. Ya da basınçlandırma sistemi arızalandı, sinsi sinsi oksijen oranı düştü. İşte bu durumda vücutta morarmalar meydana geliyor. Konuşmada pelteklik oluşuyor, bilinç gidiyor. Kontrol dışı hareketler başlıyor. Bunu şofben zehirlenmesine benzetebiliriz. Kokpitin çok dar bir hacim olduğu düşünüldüğünde tehlikenin boyutu daha da fazladır. Basınç kaybının yarattığı oksijensizlik bir yorgan gibi pilotların ve yolcuların üzerine çullanır. Yolculardan birinin attığı cep telefonu mesajında yazdıkları da bunu vurguluyor. Belli bir süre bilinç tamamen giderek pilotlar komaya giriyor. Buna benzer iş jetlerinde yaşanan üç olay var. 1999’da yaşanan en son kazada ünlü golf oyuncusu Payne Stewart’ın Learjet’i kabin basıncı kaybı nedeniyle yakıtı bitinceye kadar uçmuştu.
Kabin basıncı düşünce pilotlar ne yapıyor?
Hemen kendi oksijen maskelerini takıp hızla uçağı kabin basıncına gerek olmadan uçacakları 3 bin metrenin altına alçaltıyorlar. Bu sırada kabinde oksijen maskeleri düşüyor. Pilotlar bunun eğitimini sık sık yapıyorlar. Aynı uçak geçen yıl böyle bir arıza nedeniyle Larnaka’ya mecburi iniş yapmıştı. Bir kaç gün önce de klima sisteminden bakıma alınmıştı. Henüz elimizde kesin bilgiler yok ama bu olayları kazayla bağlayıp çok iyi incelemek gerekiyor. Yolcular için maskeleri indiren sistemde de bir arıza meydana gelmiş olabilir. Ama uçaklarda her sistemin bir iki yedeği vardır. O kadar talihsizliğin bir araya toplanmasının ardında bakımdan ihmale, dikkatsizlikten eğitim yetersizliğine kadar geniş bir yelpazede sonucu aramak gerekir.
Klima sistemi kazanın nedeni olabilir mi?
Bazen uçuş sırasında belli bir derecede sistem takılabiliyor. Ve uçak çok sıcak veya soğuk olabiliyor. Bu gibi durumlarda mecburi iniş planlanıyor. Fakat bu arıza o kadar ölümcül değil. Bir de eğer uçak kaçırıldıysa, korsanların havalandırma sistemine zehirli gaz vermelerini dikkate almak lazım. Yunan F-16’ları uçağın içinde duman tespit etmiş. Kabin basıncı düşünce yani dışarıdan içeri hava girmeye başlamasıyla ısı, oksijen farkları nedeniyle bu meydana gelmiş olabilir.
Pilotlar yemekten zehirlenebilir mi?
Pilotlar uçuş sırasında farklı yemekleri tercih ediyor. Biri et yerse diğeri tavuk yiyor. Ancak ikramda genel bir zehirlenme veya yemeklerine konulan zehir olasılığını da dikkate almak lazım.
Uçakla irtibat kalkıştan 20 dakika sonra kesildi. Uçak bu sürede nasıl uçtu?
Bu durumda uçağın kontrolü oto-pilotta kaldı. Sonrasında iki ihtimal var. Ya yakıtı bitti ve uçak düştü. Veya Yunan F-16’ları uçaktan umut kesildiği ve yerleşim birimlerine yakın yerde uçtuğu için kontrollü olarak düşürmüş olabilir.
Uçaklar yerden kontrol edilerek indirilebiliyor mu?
Bu konuda iki büyük imalatçı Boeing ve Airbus’ta ciddi yol almış çalışmalar var. Ama henüz bu uygulama yok. Pilotsuz uçaklar hayali ise çok uzakta görülüyor.