Güncelleme Tarihi:
Irak'ın kuzeyinden kaynaklanan PKK terörü ile gergin olan Türkiye-ABD ilişkileri, İran'la imzalanan enerji mutabakatı ile daha da gerilmiş gibi gözüküyor.
Bu mutabakata ABD'nin neden karşı çıktığı herkesin malumu.
Bölgede kendisine en büyük düşman olarak İran'ı gören ABD, Türkiye'nin bu yeni kartını oynamasından memnun değil.
Nükleer faaliyetleri nedeniyle BM Güvenlik Konseyi'nden Tahran'a karşı yaptırımlar çıkarmayı başaran ABD, Türkiye'nin yeni hamlesiyle İran'ın -süresi ne kadar olur bilinmez ama- en azından siyaseten rahat nefes aldığı görüşünde.
İşte ABD bu nedenle Hazar geçişli doğalgaz projesine destek vererek, İran opsiyonunu dışarıda tutmaya çalışıyordu. Yoksa, ABD'nin Hazar'dan geçen hattan doğalgaz alacak hali yok.
ABD tepki göstermeye devam etse de, şu anda oynanan satrancın iki yanındaki asıl oyuncular Türkiye ile Rusya.
Ankara'nın geçen hafta geceyarısı operasyonuyla İran'la imzaladığı mutabakat, Rusya'nın daha önceki hamlelerine karşı bir atak.
Neydi Rusya'nın hamleleri?
Hem hükümetin, hem de Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in yıllardan beri boşladıkları Orta Asya Türk Cumhuriyetlerini, yumruğunu göstererek yanına çekmesi.
Rusya yaptığı bağlantılarla "Orta Asya'da dünyanın en zengin doğalgaz potansiyeli benden sorulur" mesajını net şekilde verdi.
Bununla da yetinmedi. Avrupa'nın enerji ihtiyacı için Bulgaristan-Yunanistan güzergahı ile Güney Hattı'nı deklare etti.
Şunu unutmamakda da fayda var.
Uzun bir süreçte olsa, Türkiye'nin AB ile ilişkilerini öyle sürekli dillendirildiği gibi insan hakları vs. falan belirlemeyecek. Bunlar işin tuzu, biberi.
İlişkileri belirleyecek en önemli iki unsur Avrupa'nın enerji güvenliği ve yetişmiş genç işgücü olacak.
Enerjide Rusya'ya bağımlı kalmamak için İran kartını çoktandır oynayan Avrupa (nedense ABD buna ses çıkarmıyor), Nabucco projesiyle Avusturya'yı, yani Avrupa'nın göbeğini, doğalgaz deposu haline getirmek istiyor.
Dün Ankara'da seçim otobüsünde kendisine bu soruyu sorduğum Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün yanıtı önemli ipuçları veriyordu:
"Ortada gizli bir şey yok. AB'nin en büyük enerji projelerinden biri olan Nabucco'nun da böyle bir hatta ihtiyacı var. Hatta Avusturyalılar bizi atlayarak İranlılarla temas kurunca, bizim de buna tepkimiz oldu. Avrupalı enerji çevrelerinin Nabucco gerçekleşmiyor diye bazı alternatif arayışları da oldu. Son mutabakat hem Türkiye'nin, hem de Avrupa'nın enerji güvenliği açısından önemli bir gelişmedir. Bu, BM'nin İran'a yönelik yaptırımlarının ihlali anlamına da gelmez. İran'la alış veriş yapanlara bakarsanız, önce onlar sorgulanmalılar. Niye herkes Nabucco projesi ile ilgili. Yapılan şey doğrudur."
Gül'ün ima ettiği gibi Türkiye bu hamleyi yapma da biraz geç kalsaydı, Nabucco projesinde başrol oyuncu olmayı kaybedebilirdi. İran'la yapılan mutabakatın, Rusya'nın hoşuna gitmese de, Nabucco projesini yeniden canlandırdığı kesin.
Tüm bunlardan sonra şunu söylemek mümkün:
Oyuncuları çok güçlü satranç oynanmaya devam ediyor.
Daha kimse şah mat demedi. Uzun bir süre kimsenin diyeceği de yok.
Türkiye'nin bu hamlesinden sonra Rusya'dan güçlü şekilde ikinci bir Mavi Akım projesi önerisi gelirse de kimse şaşmasın.