Güncelleme Tarihi:
Başkan Yardımcısı Dick Cheney’yi Bush’a tavsiye eden ve bu göreve ikna eden Allbaugh, 20 yıldır yanında yer aldığı Bush ailesini ve Türk-Amerikan ilişkilerini DHA’ya anlattı:
İÇ Politika Direktörü Karl Rove, Halkla İlişkiler Müdürü Karen Hughes ve Joe Allbaugh ’Başkan’ın arkaşındaki çelik sac ayakları’ olarak tanınıyor. Bush’un Texas Valiliği’nden beri yanından ayırmadığı bu üçlü Başkan’ın sırtını dayadığı ve en çok güvendiği isimler...
Joe Allbaugh, 20 yıla yakındır George W. Bush ile birlikte... Önce kampanya menejerliğini yaptı. Ardından ’FEMA’ olarak bilinen Acil Durumlar Bakanlığını. 11 Eylül sırasında Amerika’yı yeniden ayağa kaldıran FEMA’nın başında Allbaugh vardı.
Başkan’ın halkla ilişkiler müdürü Karen Hughes onu şöyle tanıtıyor; "Joe her zaman dinler. Ben ve Karl her zaman konuşuruz. O sessizdir. Fakat eğer konuşursa, demektir ki söyleyecekleri çok iyi planlanmış ve iyice düşünülmüştür. O işleri yapan ve yoluna koyandır."
ALLBAUGH BUSH’U ANLATTI
"Dünyada insanlar yapanlar ve konuşanlar olarak ikiye ayrılır" diyor Allbaugh "Biz, iş yapanlar olarak konuşanların bu karalamalarını ciddiye almamayı çok önceleri öğrendik."
O kitapları ve makaleleri yazanların genelde hayatlarında olumlu hiçbir şey yapmamış insanlar olduğunu söyleyen Allbaugh, Bush için ise "O, iş yapandır ve boş söz söyleyenlerden bu şekilde ayrılır" diyor.
ARKADAŞ OLARAK BUSH
Bush’u sözüne güvenilir, sıcak ve bir beyzbol meraklısı olarak tanıtan Allbaugh, "Teksas Valisi iken kendisi için çalışan personeline çok yakından ilgi gösterirdi. Herkesin ismini bilir ve sürekli ailelerinin hatırını sorardı. Özellikle çalışanlarının çocuklarının isimlerini inanılmaz şekilde aklında tutabilmesi ve personelinin çocuklarına çok özel ilgi göstermesi herkesi mutlu ederdi" diyor. Allbaugh, aileye çok önem veren Bush’un, çocuğu hasta olanı zorla eve gönderdiğini ve "aile herşeyden önce gelir" dediğinin altını çızıyor.
Allbaugh, Başkan Bush’un pek bilinmeyen özelliklerini şöyle anlatıyor:
"Başkan Bush, sizi ilk gördüğü andan üç dört dakika içinde onun Vali ya da Başkan olduğunu size unutturucak ve silahlarınızdan arındırarak sizi tatlıca teslim alacaktır. Kendinizi, dünyanın en güçlü adamı ile değil de sanki sokaktan biriyle en basit konuları konuşurken bulacaksınız."
ALLBAUGH’UN SİHİRLİ DEĞNEĞİ
Joe Allbaugh 1994’te çok da iyi gitmeyen Bush’un Teksas Valiliği kampanyasını yönetmeye başlar ve bitmez tükenmez bilmeyen enerjisi ve güneş doğmadan güne başlayan kampanyası ile ters giden oyların yönünü değiştirir. Ve bu sihirli değnek Bush’u gerilerden getirerek Texas’ın Valilik koltuğuna oturtur. Bundan sonra ise artık George Bush ve Allbaugh değişmez ikili olurlar. Bush, Joe Allbaugh’u kendisinin ‘Chief of Staff’ olarak atar. Yani kendisinden sonraki en güçlü ve önemli koltuğu ona bırakır. Allbaugh o yılları hayatının en bereketli ve öğretici yılları olarak hatırlıyor. Dört yıl sonra, 1998 te Bush’u ikinci kez Texas valiliğine götüren kampanyayı da yine Allbaugh yönetir.
George Bush, 2000 yılı seçimlerinde Al Gore’u altedecek, ABD başkanlığına oturacaktır. Allbaugh, 2000 yılında, Bush-Cheney kampanyasını Amerika sathında yönetmiş, milyonlarca doları gerekli şekilde harcama yetkisi yalnız ona tanınmıştır. Fakat Allbaugh, o zamana kadar toplanan en büyük seçim fonunun elinin altında olmasına aldırmadan, tutumluğuyla ün salıyor ve gerekmedikçe kimseye şeyehat için dahi ödeme yapmıyor. Hatta söylenenlere göre kendisi seçim kampanyasını yaptıkları ofislerin bulunduğu yerlerde megafonla dolaşarak herkesin gerekmedikçe para harcamaması uyarılarında bulunurken görülüyor.
Kısacası, bir anlamda, Joe Allbaugh, Bush’u 1994’te problemli kampanyasından, seçilmesi çok da mümkün görünmeyen durumlardan 2000 yılında Amerikan Başkanlığına oturtan mimar.
BAŞKAN BUSH, VERDİĞİ KARARDAN NADİREN DÖNER
Medyanın başkan Bush’u çok sığ ve başkalarının görüşlerine değer vermeyen, kendi bildiğini okuyan biri olarak yansıtmasından şikayetçi olan Allbaugh, bunun doğru olmadığını söylüyor.
Allbaugh, Bush’un kendisine verilen brifingleri dikkatle dinleyip notlar aldığını, memoları çok dikkatle incelediğini ve ulaşabildiği herkesin değişik konulardaki görüşlerini her zaman sorduğunu ve dikkate aldığını söylüyor.
"Medyanın iddia ettiğinin aksine, Bush, kendisine aykırı gelen görüşleri de dinlemekten hoşlanır" diyen Allbaugh anlatımına şöyle devam ediyor:
"Bush, etrafındakileri dinler sonuna kadar ve sonunda kendi kararını verir. Ve de bir kez karar verdi mi ona sımsıkı yapışır. Verdiği kararlardan nadiren döner. Başkan’ın bu özelliği, birçoklarının hoşuna gitmiyor, farkındayım. İnsanlar bu gerçeği bilmiyor, onun çevresine ve aykırı görüşlere ne kadar önem verdiğini bilmiyor ama bu gerçek Bush’tur. Başka insanlar beğense de beğenmese de. Yale ve Harward üniversitelerini bitirmiş bir adamdır o. Evet birinciliklerle bitirmemiştir belki ama bu üniversiteleri bitirmek inanın kolay değildir. Ve ben hayatımda birçok insanla çalışmışımdır. Başkan Bush çalıştığım kişiler arasında en dakik olanıdır. Çalıştığı insanlara sorumluluk verir ve onların kendilerini yetiştirmelerine olanak sağlar. O açıdan da eşi bulunmaz bir öğretici ve yetiştiricidir."
BUSH, ÇOK DİNDAR BİR BAŞKAN VE İNANCI ALDIĞI KARARLARA PLATFORM OLUYOR
Yakın arkadaşı Joe Allbaugh, Bush’un çok dindar olduğunu ama diğer dinlere de saygısının bulunduğunu ifade ederken, onun Tanrı’ya derinden inandığı ve bunu ifade etmekten çekinmediğini de ekliyor.
Allbaugh’a göre Bush’un bu inancı, aldığı zor ve çetin kararların altına sağlam bir zemin oluşturuyor. Amerika gibi bir süper güce Başkan olmak, dünyanın en zor işi. İster Demokrat olsun, ister Cumhuriyetçi, isterse Mars’tan olsun. ABD’ye Başkan olan birinin hangi dine ve inanca sahip olursa olsun, çok iyi pişmiş ve sağlam bir ahlaki altyapıya sahip olması gerekir. Bu olmazsa Başkanlar, o çok çetin kararları alamazlar.
11 EYLÜL SALDIRILARI ONLARI NASIL ETKİLEDİ
Allbaugh sözlerini şöyle sürdürüyor: "Biz hala aynı insanlarız. Ve o saldırıların bize öğrettiği şu oldu. Bu saldırılarla ikimiz de anladık ki zaman acil aksiyon zamanı. Bu kadar insan öldü o gün. Ve bu bize insan hayatının ne kadar hassas olduğunu daha iyi anlattı. O günden beri daha iyi insanlar olmaya gayret ediyoruz."
KOMPLO TEORİLERİ ÇOK SAÇMA
2000-2003 yılları arasında Federal Acil İşler Bakanlığı (FEMA) yapan Albaugh, 11 Eylül’de Pentagon’a yapılan terrorist saldırılarına ilişkin komplo teorilerini "saçma" olarak nitelendiriyor.
Allbaugh, Başkan Bush’un 11 Eylül öncesi, Irak’ı veya herhangi bir Ortadoğu ülkesini işgal etme düşüncesinin bulunup bulunmadığını sorduğumuzda ise bunca yıllık beraberliklerinde, hiç bir zaman böyle bir ihtimalin konuşulmadığını, radar alanında dahi olmadığını öne sürüyor. Saldırılardan hemen sonra hem yıkılan ikiz kulelerin enkaz kaldırma çalışmalırını hem de Pentagon’daki ilk yardım çalışmalarını dönemin FEMA Bakanı olarak yönettiğini söyleyen Allbaugh, "Tanrım, kimseye böyle bir görüntüyü göstermesin bir daha" diyor .
Kendisinin de birçok yerde Pentagon’a uçak çarpmadığına dair bazı iddialar okuduğunu söyleyen Allbaugh, her ülkede komplo teorileri ile hayatını sürdürenlerin, her işin altında komplo arayanların olduğunu ve komplocu sayısının Amerika’da çok daha fazla olduğunu ifade ediyor. Allbaugh, "Ben ortada hiç neden göremiyorum böyle bir olayda Amerikan Devleti’nin parmağı olması için. O olay gerçekti ve çok acıydı" şeklinde konuşuyor.
RADİKALLER HER DİNDE VAR
Her dinde radikallerin bulunduğunu belirten Allbaugh, "Ve bu radikaller en çok da o mensup olduklarını iddia ettikleri dine zarar veriyorlar" diye ekliyor.
’Erdoğan’ın ziyareti öncesi Türkiye ile ilişkileri nasıl değerlendiyorsunuz’ şeklindeki bir soruya Allbraugh, Türk Amerikan ilişkilerinin çok gerilere gittiğini ve bazı sorunlar yaşansa da iki ülkenin de birbirinden vazgeçemeyeceğini söyleyerek cevap veriyor.
Allbraugh şöyle devam ediyor: "Türkiye ve Amerika arkadaştırlar ve aralarında sorunlar oldu diye herhangi biri bu arkadaşlığa son veriyorum diyemez. Biliyorum ki Başkan Bush’un Türkiye’ye inanılmaz bir hayranlığı var. Taa eskilerden gelen. Siz 75 milyonluk büyüyen bir ülkesiniz. Ekonominiz büyüyor ve önemli bir oyuncusunuz; uluslararası platformda. Çok zengin ve derin bir tarihiniz var."
AMERİKALILAR TÜRKİYE’Yİ TANIMIYOR
Türkiye için ciddi bir destek var Amerika’da değişik konularda diyor Allbaugh ’ama’ diye ekliyor "Diyebilirim ki herhangi bir ilişki için gerekli olan en önemli anahtar, o ilişkinin devamlı olmasıdır. Ve bu devamlı diyoloğun önemi aynı şekilde hayatıdır ülkelerimiz arasında. Ayrıca eğitim’de çok önemlidir tabiki."
Joe Allbaugh, devamla Amerikan eğitim sisteminin kendi tarihi üzerine fazlaca yoğunlaştığını, 300 milyon Amerikalı içinde dünya tarihi ve medeniyetleri adına bir şey bilenlerin azınlıkta olduğunu özellikle Türkiye hakkında iyi bir bilgi sahibi bulmanın ise nerdeyse imkansız denecek kadar zor olduğunu belirtiyor.
Sonuçta, Türk iş dünyasının ve Türkiye Hükümetinin kendi tanıtımını yapmasının şart olduğunu anlatan Allbaugh, "Siz bizi eğitmelisiniz. Zengin tarihinizi ve kültürünüzü anlatmalısınız. Günümüzdeki sorunlarınız nedir? Neler yapılabilir açıklamalı ve ikna etmelisiniz. Burada ara sıra bazı dergilerde önemli günleriniz veya olaylar öncesi birşeyler yayımlanıyor ve sonra kayboluyorsunuz. Yapılması gereken devamlı bir diyalog ve anlatım. Bunu yapabilmek için birçok yol var" diyor.
Bu yolları sayarken Allbaugh diyor ki "Amerikan Kongresi koridorlarında dolaşarak önünüze gelen Kongre üyelerine ve Senatorlar’a bu sorunları anlatabilir veya anlattırabilirsiniz. Mesela sizi iyi tanıyan insanlar vasıtasıyla."
Bu tanıtımın en iyi "adam adama markajla" yapılabileceğini ifade eden Allbaugh, iki ülkenin muadil kurumlarının kendi düzeylerinde geliştirecekleri yoğun işbirliği ile de Türklerin ABD’de çok daha etkili olabileceğinin altını çizerek şöyle devam ediyor:
"Türk firmaları buralara daha çok gelmeli. Birçok firma oralarda, Amerikan sisteminin nasıl çalıştığından habersiz. Burada çarklar nasıl dönüyor, nasıl iş imkanları bulunuyor, bunları bilmekten yoksun. Bizim kültürümüzden ve tarihimizden de habersizler. Nasıl biz sizi anlamamız ve bilmemiz gerekiyorsa, sizin de bizi anlamaya ve öğrenmeye ihtiyacınız var. Bu ilk basamağı atmakta ürkek davranıyoruz."
Uzun yıllar acil işler müdürlükleri yapmış, ayrıca FEMA gibi Amerika’nın en yüksek acil işler bakanlığı da yaparak bizzat Başkan’ın kabinesinde görev almış Allbaugh’a bir depremler ülkesi olan Türkiye’nin bu alanda nasıl hazırlanması gerektiğini soruyoruz. Allbaugh ilk öncelikle bu gibi doğal afetlerin önceden bilinememesinin tabi ki kaybı artırdığını söyleyerek şu yorumda bulunuyor: "İkinci olarak bu gibi durumlara karşı hazırlıklı olmanın tek yolu gerçekten hazırlıklı olmak istenmesidir. Bunun içinde hükümetin gerekli parayı ayırması, gerekli malzemelerin sağlanması ve kurtarma ekiplerinin devamlı eğitilmesidir.
Bunlar aslına bakılırsa her ülke için geçerlidir. ABD’de ve dünyanın birçok ülkesinde gelişen yeni teknolojilerden yararlanmanın yolunu bulmalıdır."
ANTİAMERİKANİZM
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yaygınlaşan anti Amerikanizmin nedenlerini sorduğumuz Allbaugh şu cevabı veriyor: "Birçok neden olabilir bunun için. En başta tabi ki Irak’ta yolunda gitmeyen işler olabilir. Başka bir sebepte Türk hükümetinin sürdürmesi gereken dialoğu sürdürmemesi olabilir. Dış odaklı merkezlerin Türk vatandaşları üzerinde etkili olmaya çalışmaları başka bir neden olabilir. Yarım düzineden fazla sebep olabilir açıkçası. Fakat bunlar üzerinden gelinemeyecek problemler değil. Biz herşeyin üstesinden gelebiliriz.ABD ve Türkiye çok güçlü ilişkilere sahib ve bu güçlü platform daha iyi bir gelecek hazırlamamız için gerekli altyapıyı bize verecektir. "
Türk Başbakanın ziyaretine de değinen Allbaugh, ziyaretin harika bir fırsat olduğunu hatırlatıyor ve ekliyor; "Amerikan Başkanı ve Türk Başbakanı biraraya gelecekler ve bu beraberlik sağlam ilişkilerimize başka bir gösterge olacak. Birbirimize saygımızı ve düşüncelerimizi yeniden birbirlerimize açıklama şansımız olacak ve sorunlarımızı tartışacağız" dedi.