Güncelleme Tarihi:
Guam’daki yerel gazetecilerden Rick Cruz Amerikan isminin aksine tam bir Çamorro. Biraz Moana çizgi filmindeki dövmeli, iri yarı denizci ‘Maui’ye benziyor. Güleryüzlü ve neşesini paylaşmayı seven bir adam. Bölgede yaşananlar ve Guam’da araştırılacak konulara ilişkin sıraladığım sorulara daha fazla dayanamayıp gülerek omzuma vuruyor: “Biraz rahat ol adamım, burası Guam. Füze de olsa yavaş gelir.”
Tropikal iklimin keyifli ortamında, hayata karşı bu bakış açısı sadece Rick’e ait değil. Guam nüfusunun yüzde 37.3’ünü oluşturan Çamorrolar genel anlamda güler yüzlü ve neşeli insanlar.
Çamorrolar bugün adadaki pek çok turistik tesisi ve lüks mağazayı işletiyor. Doğuştan itibaren Amerikan Pasaportu taşıyor ve Asya’nın güneyiyle hiç alakası olmayan koyu bir Amerikan aksanıyla konuşuyorlar. Ama ikinci isimlerinin çoğu Latin kökenli. Bu da Guam’ın İspanyol sömürgesi olarak geçirdiği yüzyıllardan kalan bir miras. Bugünkü dini inançlarını belirleyen Katoliklik de öyle.
Yine de 1898’deki işgal sonrası ABD’ye bağlanan Guam’da Çamorrolar bugünün adanın ‘ev sahibi’ rolündeler.
LÜKS MAĞAZALARDAKİ TEDİRGİNLİK
Guam’ın en lüks mağazalarının bulunduğu Pale San Vitore caddesindeki çoğu işyerini de Çamorrolar işletiyor. İçinde Tiffany, Givenchy, Prada gibi markaların bulunduğu Tumon Sands Plaza’nın çalışanları Kore Krizi konusunda turistlerden biraz farklı düşünüyor. Krizin adadaki turist sayısını pek etkilemediğini belirtiyor ama başarıya ulaşan füze testi haberlerinden tedirginlik duyduklarını da saklamıyorlar.
Aynı cadde üzerinde sahiplik yapısı bakımından Türk markası olan Godiva da var. Mağazada görevli Latetia’ya füzelerden korkup korkmadığını soruyorum. Biraz sıkıntılı: “Koruma kalkanlarının bunu engelleyeceği söyleniyor. Füze menzilleri sürekli artsa da bizi koruyacakmış” diyor. Aslında yerel halk ilk kez böyle bir tehdidi tam olarak ciddiye almış gibi. Fakat kimse adayı terk etmeyi düşünmüyor. “Sonuçta 4000 yıldır buradayız” diyorlar.
BAĞIMSIZLIK İSTEYENLER DE VAR
Her ne kadar ABD pasaportu taşıyıp adada ev sahibi olsalar da Çamorrolar bir taraftan önemli bir kimlik savaşı veriyor. Guam’da nisan ayından bu yana Çamorrolar farklı protestolara imza atmış. Bunların en dikkat çekeni Amber Benavente-Sanchez’in başını çektiği bağımsızlık mücadelesi. Bu grup, adadaki askeri üslerin, Çamorroların kutsal topraklarına tecavüz ettiğini ve bir plebisitle Çamorroların kendi kaderini belirmesi gerektiğini iddia ediyor. Yani ABD açısından Guam’daki tek sorun Kuzey Kore füzeleri değil. Şimdilik uluslararası basında pek sesleri duyulmasa da adanın ilk sahipleri arasında ABD pasaportu yerine topraklarını geri isteyenler de var.
TÜKETİM AÇISINDAN TAM ABD
Guam, caddeleriyle, caddelerinin üzerinde dolaşan arabalarıyla, arabaların etrafında dolaştığı alışveriş merkezleriyle ABD’nin neden dünyanın tedarik devi olduğunu kanıtlıyor. Ana kıtadan 6000 mil uzakta olsa da iklime aldırmazsanız Guam’da gerçekten bir Amerikan şehrinin sokaklarında gezdiğinizi sanabilirsiniz.
GUAMLI 6000 KÜRDÜN SIRRI
ABD ile Kuzey Kore arasındaki füze krizinin merkezi durumundaki Guam adasının yakın tarihinde Türkiye’yi de ilgilendiren önemli bir gelişme yaşandı.
Pasifik’in ortasındaki, coğrafi olarak yalnız ve güzel bu ada ABD’nin en önemli hava üslerinden birine, Andersen Hava Üssü’ne ev sahipliği yapıyor.
Amerikan’ın en batısındaki toprağı durumundaki adada Amerikan askerleri de en büyük gelir kaynaklarından birini teşkil ediyor. Üslerde görevli askerler genellikle hafta sonu izinlerini adanın Tumon, Tamuning gibi en güzel plajlarının bulunduğu otellerde geçiriyor. Ben de Tumon sahilinde kaldığım otele giriş yaparken mavi üniformalarıyla üsse doğru yola çıkmaya hazırlanan bir otobüs dolusu pilotla karşılaştım.
PASİFİK SIĞINAĞI OPERASYONU
İşte bu üs, 1996 yılında ‘Pasifik Sığınağı’ isimli çok önemli bir operasyona imza attı. Eski Ankara Büyükelçisi Ricciardone’nin Türkiye’deki görevinden önce koordine ettiği gizli operasyonla 6000’i aşkın Kuzey Iraklı Kürt, Batman’a geçip buradan hava köprüsüyle Guam’a getirildi.
ABD’nin, Türkiye’nin de yeşil ışık yakmasıyla Saddam Hüseyin rejiminden kaçırıp Guam’a getirdiği Kuzey Iraklı Kürtler, bu üste Türkçe ve İngilizce ‘Guama’a hoş geldiniz’ afişleriyle karşılandı. Tek tek sağlık kontrolünden geçirilip Teksas, Tennessee, Michagan gibi eyaletlere gönderilmeden önce bir süre adada misafir edildiler.
Guam’a getirilen Kürt kafilenin en kalabalık kesimi Tennessee eyaletinin Nashville kentine yerleşti. Kent halkı onları ‘Guam Kürtleri’ olarak bildi. Bugünse BBC, ‘Nashville için Kürtlerin ABD’deki başkenti’ tanımını kullanıyor.
Operasyonun askeri koordinatörü ABD’li tümgeneral John Dalleger, “Şüphesiz ki bu operasyonun başarısı insani çabalar konusunda ileride rol model olacaktır” diyordu.
ABD, her ne kadar ‘Pasifik Sığınağı Operasyonu’nu insani açıdan büyük bir zafer olarak görse de bu konuda farklı iddialar da var. Operasyonun insani bir amaçtan çok Saddam Hüseyin’i devirmek için yapıldığını, üsse getirilenlerin bir süre eğitildikten sonra Kuzey Irak’a gönderilip ABD için çalışmaya başladığı, hatta aralarında terör örgütü PKK’nın yönetim kadrolarında yer alanlarında bulunduğu, bu iddialar arasında yer aldı.
Fakat bu konudaki eldeki tek somut gerçek ‘Guam Kürtleri’nin artık Guam’da yaşamıyor olmaları. Yerel gazeteciler, 1996’da adaya getirilen Kürtlerin Guam’ın içinde değil de ABD üslerinde birkaç ay konakladıklarını, buradan da ABD’ye gönderildiklerini söylüyorlar.