Güncelleme Tarihi:
***
Geçen hafta Bakan Gabriel, Federal Adalet Bakanı Heika Maas ile birlikte Saarland’ın Perl kesiminde yaptığı Avrupa Politikası Gemi Turu’nda, Alman Haber Ajansı’na (dpa) Erdoğan’ın sataşmaları yüzünden ailesinin tehdit edildiğini söyledi.
Diş hekimi olan eşinin yaşadıkları Goslar kentindeki muayenehanesindeki telefonun telesekreterine tehdit mesajı bırakıldığını, haklı olarak bundan tedirginlik duyduklarını.
Gabriel, bu tehdit telefonunun kesinlikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisine dönük çıkış ve suçlamalarıyla bağlantılı olduğunu ifade etti.
Aynı zamanda Başbakan Yardımcısı olan Bakan Gabriel, “Erdoğan’ın tarzı belli ki, bazılarını eşimi sıkıntıya sokmak, rahatsız etmek yönünde motive ediyor. Bu çok kötü bir sonuç” açıklamasında bulundu.
Aynı zamanda, “Bir devletin zirvesi kişilere yönelik böyle bir tavır sergilemeye başlarsa, bizzat kişileri rahatsız etme hakkını kendilerinde görenler de maalesef çıkabiliyor” diyerek bu tehdidin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarıyla ilgili olduğundan hareket ettiğini gizlemedi.
***
Bakan Gabriel’in dpa’ya yaptığı suçlama niteliğindeki bu açıklama, Almanya’daki tüm televizyon kanallarında, radyolarda, gazete ve dergilerde haber olarak yer aldı.
Gazete, dergi, televizyon kanallarının ve radyoların internet sitelerinde de.
Goslar polisi, Gabriel’in eşinin telefonunun telesekreterine bırakılan bu tehdit mesajını doğruladı.
Hatta bu tehdit mesajını bırakan şahsın kimliğinin belirlendiğini de açıkladı.
Bu şahsın, polis kayıtlarına geçmiş bir ayyaş Goslarlı olduğunun belirlendiğini de.
Söz konusu şahsın, Gabriel’in yıllarca genel başkanlığını da yaptığı Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) ve Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) ile oluşturdukları büyük koalisyon hükümetinin politikasına verip veriştirdiği bu mesajı bıraktığı, eşine dönük suç sayılacak bir tehdidin olmadığı da ortaya çıktı.
Yani bu şahıs, Bakan Gabriel’in dolaylı da olsa ifade ettiği gibi Erdoğan yandaşı bir Türk veya Türk kökenli biri değildi.
Ancak işin ilginç yönü, bu haberi Alman medyasının çok çok büyük bir bölümü nedense görmedi.
Daha doğrusu görmek istemedi.
Gabriel’in açıklamalarını birinci sayfalarına taşıyan gazetelerin hemen hemen hepsi de, ilk haber olarak yayınlayan televizyon kanalları da, radyolar da Goslarlı tehditçiden hiç bahsetmediler.
Evet, işte bu kadarına da pes dedirtecek bir habercilik anlayışı.
Almanya’da hep objektif gazetecilikten, objektif habercilikten bahsedilir.
Bu mudur objektif gazetecilik?
Bu mudur objektif habercilik?