Bu gizem 60 yıldır çözülemiyor... ABD 'kırık ok'u itiraf etti ama nükleer bomba nerede?

Güncelleme Tarihi:

Bu gizem 60 yıldır çözülemiyor... ABD kırık oku itiraf etti ama nükleer bomba nerede
Oluşturulma Tarihi: Ocak 01, 2025 08:49

ABD'li yetkililerin son günlerde tartışma yaratan insansız hava aracı olaylarına dair suskunluğu komplo teorilerine yol açtı. Zira ülke tarihi federal hükümetin yürüttüğü gizli projelerle ve bu projelerin ifşalarıyla dolu. 1940'lardan bu yana yaşananları okuyunca inanamayacaksınız...

Haberin Devamı

ABD kamuoyu, günlerdir New Jersey eyaletinin üzerinde uçan insansız hava araçlarını tartışıyor. Pek çok kişinin tanık olduğu bu hava araçlarının kime ait olduğu ya da neden bir anda ortaya çıktığına ilişkin soru işaretleri endişelere neden oluyor.

Söz konusu detaylara dair bir açıklama yapmayan yetkililer, hava araçlarının "güvenlik tehdidi oluşturmadığını" söylemekle yetindi. Bu sessizlik, komplo teorilerini de beraberinde getirdi. Birçok kişi ABD yönetiminin bazı detayları kamuoyundan gizlediğini öne sürmeye başladı.

Bu gizem 60 yıldır çözülemiyor... ABD kırık oku itiraf etti ama nükleer bomba nerede

Ortada böyle bir durum olduğuna dair delil bulunmasa da federal hükümetin uzun yıllardır gizli programlar yürütüyor olduğu bir gerçek.

Haberin Devamı

Tarihçi Matthew Connelly'nin "The Declassification Engine: What History Reveals About America's Top Secrets." (Gizlilik Kaldırma Makinesi: Tarih Amerika'nın En Büyük Sırları Hakkında Ne İfşa Ediyor) isimli kitabında belirttiği üzere, "Devletin engellemeleri, kandırmacaları ve düpedüz sahtekarlıkları, şüphelerin ortaya çıkmasında ve komplo teorilerinin doğmasında diğer tüm faktörlerden daha etkili oldu".

Peki ABD yönetiminin yıllarca kamuoyundan gizlediği ve sonunda kabul etmek durumunda kaldığı o gizemli programlar nelerdi? İşte en çarpıcı 5 örnek...

İNSAN DENEYLERİ: BİLİM İNSANLARI SAVUNMASIZ İNSANLARI RADYASYONA MARUZ BIRAKTI

ABD, 1945 yılında Japonya'ya iki atom bombası atmakla kalmadı, radyasyonun insan vücudu üzerindeki etkilerini inceleyen deneylere de başladı. İki yıl boyunca devam eden bu deneyler kapsamında 18 kişiye çeşitli dozlarda radyoaktif bir kimyasal olan plütonyum verildi. Bu kişiler arasında ölümcül hastalığı olanlar, çocuklar ve evsizler bulunuyordu.

Deneklerden biri Tennessee'de yaşayan bir inşaat işçisi olan Ebb Cade'di. Cade, Mart 1945'te geçirdiği trafik kazasında kolunu ve bacağını kırdı. Doktorlar kırıkları tedavi etmeyi haftalarca geciktirdi ardından, kemikler üzerindeki etkisini görmek için Cade'in vücuduna plütonyum enjekte etti. Cade plütonyum enjeksiyonundan 8 yıl sonra hayatını kaybetti.

Haberin Devamı

Sonraki yıllarda cezaevi mahkûmlarını, yaşlıları ve askerleri kapsayan başka deneyler de yapıldı. Bu deneyler kapsamındaki herkes, rızaları olmadan radyasyona maruz bırakıldı.

Nazilerin İkinci Dünya Savaşı sırasında toplama kamplarındaki mahkûmlar üzerinde yaptıkları deneyler nedeniyle, Nisan 1947'de tıbbi araştırmaların insani prensiplere dayanmasını gerektiren bir çerçeve çizildi. Bu gelişmenin ardından, Connelly'nin ifadesiyle "eylemleri nedeniyle hesap vermek zorunda kalabileceklerinin" farkına varan Amerikalı yetkililer, radyasyon deneylerini gizlemek için çeşitli girişimlerde bulundu.

İnsan deneyleriyle ilgili detaylar uzun yıllar gizli kaldı. 1994 yılında ABD Enerji Bakanlığı'nın 1944-1974 aralığında gerçekleştirilen deneylerle ilgili soruşturma başlatmasının ardından ayrıntılar kamuoyunda bilinir hale geldi.

Haberin Devamı

ROSWELL OLAYI: "UÇAN DİSK" Mİ HAVA DURUMU BALONU MU YOKSA BAŞKA BİR ŞEY Mİ?

1947 yılının yaz aylarında ABD'lilerin gündemi New Mexico eyaletinin Roswell şehriydi. Roswell'de yaşayan bir çiftçi, arazisinde ne olduğu açıklanamayan bir enkaz bulmuştu.

Alüminyum folyo ve lastik parçaları içeren bu enkazı incelemek için yakınlarda bulunan Roswell Ordu Hava Sahası'ndan subaylar olay yerine gönderildi. Subaylar, 8 Temmuz günü yaptıkları açıklamada ellerindeki şeyin bir "uçan disk" olduğunu duyurdu. Ancak kısa süre içinde geri adım atan yetkililer bu enkazın bir uçan diske değil hava durumu balonuna ait olduğunu söyledi.

Bu gizem 60 yıldır çözülemiyor... ABD kırık oku itiraf etti ama nükleer bomba nerede

Binbaşı Jesse Marcel ve gizemli enkaz

Haberin Devamı

Subayların amiyane tabirle "geri vites" yapması ve parçaların bilinen hiçbir şeye benzetilememesi, enkazın dünya dışı varlıklara ait bir uzay gemisini olduğu dedikodularına neden oldu.

ABD Hava Kuvvetleri, bu konudaki tartışmalara nokta koymak için 1994 yılında bir rapor yayımladı. Buna göre enkaz Sovyetler Birliği'ni hedef alan bir araştırma ajanlığı programı olan 'Project Mogul' için geliştirilmiş bir radar reflektörüydü.

MKULTRA: CIA DENEYSEL BİR İLAÇ PROGRAMIYLA ALAKALI BELGELERİ İMHA ETTİ

Soğuk Savaş yıllarında ABD yönetimi, Sovyetler Birliği'nin bir adım önünde kalabilmek için sıra dışı yollar deniyordu. Örneğin 1953-1973 yılları arasında CIA bünyesinde yürütülen MKUltra programı kapsamında, ABD'nin silah olarak kullanabileceği zihin kontrolü ilaçlarına ilişkin araştırmalar yürütüldü.

Haberin Devamı

Sivillere ve devlet memurlarına rızaları olmadan ilaç veren araştırmacılar, çeşitli uyuşturucu maddelerin insanlar üzerindeki etkilerini görmek istiyordu. Araştırmacıların amacı, bu ilaçları kullanarak insanların gizli suikastlar gibi görevleri direnç göstermeden hayata geçirmesini sağlamaktı.

Proje önemli riskler ve ciddi etki kaygılar taşıyordu. Deneylerden birinde Gottlieb'in ekibinin çok yüksek doz ilaç verdiği bir hasta hayatını kaybetti.

The New York Times'ın 1974'te yayımladığı bir ifşa haberi sayesinde MKUltra'yla ilgili ayrıntılar açığa çıkmaya başladı. CIA'in etik ve hukuk dışı uygulamalarına odaklanan haber, ABD Senatosu'nun bir soruşturma başlatmasını ve çeşitli detayların kamuoyuyla paylaşılmasını sağladı

Ancak MKUltra'nın faaliyetleriyle ilgili tüm detayları öğrenmemiz olası görünmüyor. Zira geçen yıl CIA Direktörü Richard Helms, programın tüm kayıtlarının imha edilmesi emrini verdi.

COINTELPRO: FBI'IN AMERİKALILAR HAKKINDAKİ İSTİHBARAT ÇALIŞMALARI BİR HIRSIZLIK SAYESİNDE AÇIĞA ÇIKTI

Soğuk Savaş'ın zirveye çıktığı yıllarda J. Edgar Hoover yönetimindeki FBI, kısaca COINTELPRO olarak bilinen Karşı İstihbarat Programı'nı hayata geçirdi. Programın amacı Birleşik Devletler Komünist Partisi'nin ülke içindeki etkisini azaltmaktı.

COINTELPRO kapsamındaki hedefler, çeşitli taktiklerle izlenip sabote ediliyordu. Bu taktiklerin başında söz konusu kişilerin altını oyup kamuoyunun gözünden düşmelerini sağlamak veya güçlerini kaybetmeleri için çatışmalar çıkarmak geliyordu.

Bu gizem 60 yıldır çözülemiyor... ABD kırık oku itiraf etti ama nükleer bomba nerede

Martin Luther King Jr. 28 Ağustos 1963'ta ünlü "Bir Rüyam Var" konuşması sırasında...

Hedeflerin sayısı günden güne arttı; sosyal ve siyasi düzene tehdit oluşturduğu düşünülen Ku Klux Klan, Kara Panter Partisi gibi örgütler ve kişiler ile aralarında Martin Luther King'in de bulunduğu pek çok tanınmış vatandaşlık hakları aktivistleri COINTELPRO'nun kapsamına girdi.

FBI, King'i telefon ve ortam dinlemeleriyle takip ediyor, evlilik dışı ilişkilerine özel ilgi gösteriyordu. O kadar ki FBI'ın 1964'te King'e gönderdiği isimsiz tehdit mektubunda, "pis, anormal hayvan" gibi ifadeler yer alıyordu.

COINTELPRO'nun faaliyetleri ilk olarak 1971 yılında gün yüzüne çıktı. Vatandaşların FBI'ı Soruşturma Komisyonu isimli aktivist topluluğu, FBI'ın yerel ofislerinden birinde meydana gelen bir hırsızlık esnasında gizli bilgileri çaldı ve basınla paylaştı.

"KIRIK OK" VAKALARI: ABD NÜKLEER SİLAHINI OKYANUSTA NASIL KAYBETTİ?

Soğuk Savaş sırasında ABD nükleer cephaneliğini büyüttükçe yeni bir risk ortaya çıktı: Nükleer silahların çalındığı, kaybolduğu ya da zarar gördüğü kırık ok vakaları nasıl yönetilecekti? ABD'li yetkililer şu ana kadar en az 32 kırık ok vakası yaşandığını kabul etti.

Bu vakalardan biri 5 Aralık 1965'te meydana geldi. Filipin Denizi'nde seyretmekte olan USS Ticonderoga isimli uçak gemisinin taşıdığı bir Seahawk savaş uçağı, taşıdığı pilot ve nükleer bombayla birlikte güverteden yuvarlanıp denize düştü.

Kurtarma çalışmaları öncelikle pilota odaklandı. Helikopterler ve teknelerle saatlerce arama yapıldı ancak mürettebattakiler pilotu bulmayı başaramadı. Pilot da uçak da nükleer silah da derin sularda kayboldu.

Felâketin ardından Ticonderoga'daki askerlere ağızlarını kapalı tutma emri geldi. Zira bir donanma gemisinde nükleer silahlar bulunduğu gerçeğinin herkes tarafından duyulmasını istemiyorlardı.

Bu gizem 60 yıldır çözülemiyor... ABD kırık oku itiraf etti ama nükleer bomba nerede

USS Ticonderoga

ABD Donanması, bu kırık ok vakasını 1981 yılında yapılan bir açıklamayla doğruladı ancak yaşananların detayları gizliliğini korudu. 8 yıl sonra araştırmacılar William Arkin ve Joshua Handler, ABD Ulusal Arşivleri'ndeki olayla ilgili belgeleri yayımlayarak, felaketi bir kez daha gündeme taşıdı.

MKUltra ve COINTELPRO gibi programlar, bugün tarihin tozlu sayfalarına gömülmüş durumda. Ancak birçok Amerikalı, devletin gizli faaliyetlerinin halen devam ettiğine inanıyor ve detayların ne zaman gün yüzüne çıkacağını merak ediyor.

National Geographic'in "5 times the U.S. government revealed secrets it tried to keep hidden" başlıklı haberinden derlenmiştir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!