Güncelleme Tarihi:
Zeynep Gürcanlı Brüksel'den |
Tam Dışişleri Bakanı Davutoğlu’na yaklaşıyorum ki, koruması koşarak geliyor, bakanın kulağına eğiliyor ve bir şeyler fısıldıyor.
Bakan dönüp affedersiniz diyor ve telefonu işaret ediyor. Ardından da korumasından telefonu alıp, “Hi, David. How are you?” diyerek uzaklaşıyor. Yemek yediğimiz salonun sessiz bir köşesine geçiyor ve konuşmasına devam ediyor, “We are in Brussels now”.
Ardından korumalar hemen devreye girip bakanı hemen yan taraftaki odaya alıyorlar ve konuşma orada devam ediyor.
Bakan’ın “David” dediğini duyduğumuzda anlıyoruz. Belli ki arayan İngiltere Dışişleri Bakanı David Milliband.
Nitekim yarım saat sonra konuşmasını bitirip geldiğinde Bakan Davutoğlu da bu tahminimizi doğruluyor, “Evet İngiltere Dışişleri Bakanı ile konuştum.”
“Peki ne görüşüldü? Brüksel’de olduğumuza göre AB mi?”
Yanıt hayır. AB’nin merkezinde de olsa dünya sorunları Türkiye’nin peşini bırakmıyor.
Bakan anlatıyor, “İngiltere Dışişleri Bakanı Afganistan’ı konuşmak için aradı. Ama tabi bizde mesele çok. Afganistan ile başladık İran, Irak her şeyi konuştuk.”
Miliband ile olan telefon görüşmesindeki kritik konu Ocak sonunda Londra’da yapılacak Afganistan toplantısı öncesinde Türkiye’nin atacağı adımlar.
“Bizim görüşlerimize önem veriyorlar” diyor Davutoğlu ve ekliyor, “Pek çok konuda aynı bakıyoruz. Bazı alanlarda görüş ayrılığımız var. Ancak bizi dinliyorlar. Daha birkaç gün önce Karzai ile de görüştüm. Afganistan’da Türkiye’nin görüşleri çok önemli.”
Türkiye Ocak’ın ilk haftalarında iki ayrı Afganistan toplantısı planlıyor. İlki üçlü zirve. Türkiye Afganistan ve Pakistan liderleri Cumhurbaşkanı düzeyinde bir araya getirilecek.
Hemen arkasından ise belki de Afganistan sorununun çözümü için en kritik toplantı gelecek. Çünkü bu toplantıya İran da davetli. Türkiye İstanbul ya da Ankara’dan, Londra toplantısından hemen önce, Afganistan’ın komşularını ağırlayacak.
Bu Afganistan konusunda Londra ve Ankara arasındaki en büyük görüş ayrılığı. Ankara İransız bir sürecin etkin olamayacağını düşünüyor. İngiltere ise en azından şu ana kadar İran’ı sürece dahil etmeye çok gönüllü değil. İran’ın Londra sürecine dahil olup olmayacağı da Türkiye toplantısında belli olacak.
Tabii Milliband ile Kıbrıs da görüşülmüş. İngiltere garantör ülke. Kıbrıs’taki sürecin her aşamasında olması gerekiyor. Ama belli ki Ankara Londra’dan biraz daha aktif çaba bekliyor.
“Garantör devletlerden sadece garantörlük değil çözüm konusunda da daha aktif devreye girmelerini bekliyoruz”. Bakan bunu sadece İngiltere’de değil diğer garantör ülke Yunanistan’dan da beklediklerini ve istediklerini özellikle vurguluyor. “BM’ye de söylüyoruz. daha aktif olun diyoruz.”
Kısacası Brüksel’deyiz. AB ile ilişkileri izlemeye çalışıyoruz. Ama Kıbrıs, Afganistan, İran hepsi gündemden düşmüyor.
BİR TELEFON DA HARİRİ'DEN
Bakan’a hemen arkasından bir telefon daha geldi. Bu kez telefonun diğer ucundaki Lübnan Başbakanı Saad Hariri’ydi. Hariri dün Suriye’deydi. Lübnan ve Suriye uzun yıllar sonra lider bazında yaptıkları ilk kritik görüşmeyi gerçekleştirmişti.
Nitekim telefonda da Hariri, Bakan’a Suriye toplantılarıyla ilgili bilgi verdi. Hariri’nin Davutoğlu’nu araması anlamlı. Çünkü zaten bu görüşmelerin yapılmasına bizzat Türkiye ön ayak olmuş, iki tarafın bir araya gelmesine katkıda bulunmuştu.
İşte bu nedenle Hariri, Davutoğlu’na “Görüşmeler iyi geçti” demek için aradı.