Biz de Batı gibi davranmaya başladık
Güncelleme Tarihi:
Yönetmenliğini Çağan Irmak’ın yaptığı ‘Nadide Hayat’, Frankfurt Türk Film Festivali kapsamında gösterildi. Filmin gösterimine başrol oyuncularından Yetkin Dikinciler de katıldı.
FİLMİ izlemeye gelen seyircilere de hitap eden sanatçı Yetkin Dikinciler, günümüzde kadınlara yönelik güçlü bir önyargının bulunduğunu söyledi. Kadınların günümüzde en çok ötekileştirilen gruplardan birisi olduğunu belirten Dikinciler, Nadide Hayat’a da göndermelerde bulunduğu konuşmasında şöyle dedi:
“Onlara vazifeler biçilir, annemiz, eşimizse değerlidir. Evladımızsa iyi bir kız çocuğu olmak zorundadır. Hayalleri önemli değildir. Erkek egemenliğinin ve özgürlüğünün güçlendiği bir dünyada Çağan Irmak’ın politik bir film yaptığını düşünüyorum. Nadide Hayat, içinde toplumsal hikayeler olsa da biçimsel olarak Çağan Irmak’ın diğer filmlerine benzemiyor. Çağan, ‘Bir kere daha dram çekseydim, artık köprüden atlayacaktım’ demişti. İnsanın başka renkler, desenler, dokunuşlar araması doğal hakkı.”
MÜLTECİLER DE DIŞLANIYOR
Yetkin Dikinciler, mülteciler konusuna da değindi. Bütün dünyanın mültecileri dışlamaya başlandığını savunan Dikinciler, bu çerçevede sinemanın da kendisiyle yüzleşmesi gerektiğini söyledi. Kültür alışverişi söz konusu olduğunda hep köprülerden, iletişimden bahsedildiğini kaydeden sanatçı, şöyle konuştu:
“İçinden geçtiğimiz dönemde biz ne kadar sınırlar koysak da, betondan, tel örgüden duvarlar örsek de insanlar yaşadığı yerlerde bir şeylerden kaçtığı göçün engellenmesi mümkün değil. Ülkeler, kültür çatışmalarıyla yüz yüze. Ötekileştirmeyi tetikleyenlerden biri de bu oldu. ‘Dışarıdan gelip benim adetimi, yaşam tarzımı değiştiriyorlar’ dendi. Oysa gezegenimizde dışarısı diye bir yer yok. Önce bunu anlamamız gerekiyor. Sinema da içinden geçen döneme bu şekilde yaklaşmalı. Türk sineması kendisiyle yüzleşmesi lazım. Biz önce Almanya için doğu idik, şimdi biz, bize gelenler için batı olduk. Suriyelileri ötekileştirmeye, Batı gibi davranmaya başladık. Biz ancak farklılıklarımızı kabul ederek barış içinde yaşayabiliriz. Herkes kendi orijinali olarak yaşamaya devam ettiği sürece barış gelebilir. Fabrika ayarlarını değiştirirsek arızalar başlar. Almanya geleni geldiği gibi kabul edecek. Uzlaşma, uyum iki arkadaş arasında bile gerekli, tabii ki olacak. Ama birbirini değiştirmek istemeden olacak.”