Güncelleme Tarihi:
Ona "Mostar'ın Meleği" diyorlardı. 90'larda o günlerde adı Yugoslavya olan topraklarda yaşanan savaşın sivil kahramanlarındandı. Henüz 30'larının başlarındaydı. İngiltere'den geliyordu. Adı Sally Becker'dı.
Becker, eski otomobiliyle kuşatma altında harabeye dönmüş Mostar şehrini bir uçtan bir uca dolaşıyordu. Herhangi bir kurum için çalışmıyordu, resmî bir eğitimi de yoktu. Ama yaralı çocuklara yardım etmek, onları anneleriyle birlikte ateş hattından alıp güvenli yerlere taşımak için elinden geleni yapıyordu.
Bombardımanlar sonucu şehrin batısındaki binaların yüzde 70'inin enkaza döndüğü, yüzlerce sivilin hayatını kaybettiği, on binlerce kişinin evinden yurdundan olduğu günlerde bile Becker, kurtarabildiği kadar çok canı kurtarmak için çabalıyordu.
Becker, o günden bu yana, bir kez bacağından vuruldu, Kosova'da hapse atıldı ve açlık grevi yaptı. Bugün ise tüm bu yaşadıklarını sıradan olaylarmışçasına soğukkanlılıkla, omuz silkerek anlatıyor. Çünkü şu an en önemli önceliği Ukrayna'nın doğusunda bulunan Dnipro şehrinden kurtardığı 19 öksüz ve yetim çocuğu sağ salim İskoçya'ya ulaştırabilmek...
KÖRFEZ SAVAŞI HAYATINI DEĞİŞTİRDİ
Becker, 30 yıldır kendini ihtiyacı olanların yardımına koşmaya adamış durumda. Ancak böyle bir hayat yaşayacağını kendisi bile tahmin etmiyordu.
17 yaşında eğitim hayatına son veren Becker, o yıllarda Brighton'da yaşıyordu ve ileride herkesin tanıyacağı bir sanatçı olmak istiyordu. Ancak 1991 yılında Birinci Körfez Savaşı'nın sonlarına doğru televizyonda gördüğü bir haber hayatını değiştirdi. Haberde, canlı kalkan olup sivilleri korumak için Irak'a giden gönüllülerden bahsediliyordu.
İngiliz Telegraph gazetesine konuşan Becker, "Ben o güne kadar savaşı hep hakkında bir şey yapamayacağınız şeylerden biri olarak görmüştüm. Ama o haberde gördüklerim beni hayrete düşürdü. Bu insanlar gerçekten bir şeyler yapmaya çalışıyorlardı" dedi.
"HAYATIMIN SABİTİ"
Bunun üzerine Becker da onlara katıldı. Ancak Bağdat yolunda ekiptekiler onun Yahudi olduğunu öğrendiklerinde hiç beklemediği bir cevap aldı. "Bu hepimizi tehlikeye atabilir" demişler ve Irak'a gitmesine izin vermemişlerdi.
"Umman'da kalıp onların irtibat işlerini yürütebileceğimi söylediler. Bensiz yola koyuldular. Ama hava saldırıları başladığında Bağdat'tan çıkabilmek için benim yardımıma ihtiyaç duydular" diye anlattı Becker o günlerde yaşananları ve ekledi:
"Kariyerim işte böyle başladı ve o günden bu yana aralıksız devam etti. Hayatımın bir sabiti haline geldi..."
MOSTAR'DAN SONRA DA DEVAM ETTİ
Becker'ın hayatının son 30 yılı, oldukça sıra dışı olaylara sahne oldu. 15 yaralı çocuğu ve annelerini Mostar'dan sağ salim çıkarmayı başardıktan sonra da durmadı.
Savaş boyunca tüm taraflardan yaralıların hayatlarını kurtarmaya devam etti. Örneğin Nova Bila'da kuşatma altında bir manastıra sığınmış 55 kişinin helikopterle tahliyesini sağladı. Ardından o yıllarda Türk medyasında da "Melek Harekatı" olarak yer bulan bir operasyonla hem Boşnak hem Hırvat hem de Sırp tarafının hastanelerinden 98 kişiyi daha çıkardı.
1998 yılında 15 yaralı ve hasta çocuğa ve ailelerine eşlik ettiği sırada, Kosova-Arnavutluk sınırından geçerken Sırp paramiliter grupları tarafından yakalandı. Vizesi olmadan ülke değiştirdiği için Kosova'da Sırpların yönetimindeki bir cezaevinde 30 gün hapse mahkûm edildi. Savaşı protesto etmek için hapishanede başlattığı açlık grevi sonucu ikinci haftanın ardından serbest bırakıldı.
Bundan çok kısa bir süre sonra, bu kez Arnavutluk'un Bayram Curri kasabasında maskeli ve silahlı bir grubun pususunda bacağından vuruldu. Bugünden geriye baktığında ise canını sıkan asıl şeyin yaralanmak değil çocukları bırakmamak adına hava yoluyla tahliyeyi kabul etmeyip iyileşene kadar "en berbat otelde" kalmış olmak olduğunu söyledi.
ÇEÇENİSTAN, KOSOVA, GAZZE, IRAK, SURİYE…
Becker, kurtardığı çocuklardan bazılarıyla olan bağının bugün bile devam ettiğini belirtiyor. Artık yetişkin hale gelmiş olan o günün çocuklarıyla hatta iletişimde olduğunu söyleyen Mostar Meleği, 2010 yılında onlardan birinin düğünü için New York'a dahi gittiğini anlattı.
Savaşta yaptıklarıyla 90'lı yıllarda tüm dünyada manşetlere taşınan Becker, o zamandan sonra fazla göz önünde yer almasa da yardım faaliyetlerini hep sürdürdü. Bosna'dan sonra Çeçenistan'da, Kosova'da, Gazze'de, Irak'ta ve Suriye'de savaş alanlarında çalışmaya ve sivillere yardım etmeye devam etti.
Bugün 50'lerinde olan Becker, Ukrayna'yı da bu uzun listeye dahil etmenin hiç aklından geçmediğini söyledi. O nedenle 24 Şubat'ta Rusya'nın Ukrayna işgali başladığında, 22 yaşındaki kızı Billie'ye "Merak etme hiçbir yere gitmeyeceğim" diye teminat verdi.
Ama ertesi gün anne-kız televizyonda korku içindeki Ukraynalı çocukların yüzlerini gördüklerinde Billie dayanamayıp annesine döndü ve "Eğer faydan olacağına inanıyorsan gitmen lazım" dedi.
MOSTAR MELEĞİ BİR KEZ DAHA GÖREV BAŞINDA
Becker, Billie'ye kendi peşinden savaş alanlarına gitmeyi yasaklamış olsa da kızının bu lafı harekete geçmesi için yeterli oldu. Melek kanatlarını dolaptan çıkarıp tozunu silkeledi ve bir kez daha sırtına taktı.
Ama yine de çok büyük çaplı bir kurtarma operasyonuna girişmeyi hiç ama hiç düşünmüyordu.
Niyeti Ukraynalı doktorlar ile "Bir Çocuğu Kurtarın | Küresel Pediatri Ağı" arasında bir temas kurulmasını sağlamaktı. Ama Becker'ın planları birkaç gün içinde kat kat büyüdü ve hayranlık uyandıracak bir boyuta ulaştı.
Sally Becker'ın 2018 yılında kurulmasına öncülük ettiği Bir Çocuğu Kurtarın | Küresel Pediatri Ağı (Save A Child | Global Paediatric Network) silahlı çatışmalarda yaralanan çocukların İngiltere'de ve dünyanın başka yerlerindeki uzman doktorlara erişimini sağlamak için çalışan bir hayır kuruluşu.
19 KİMSESİZ ÇOCUĞU UKRAYNA'DAN KURTARDI
Becker, 9 Mart tarihinde Ukrayna'ya gitmek için hazırlıklarını yaparken İskoçya merkezli bir hayır kuruluşu olan Dnipro Çocukları'nın faaliyetlerinden haberdar oldu. Kuruluş, Rusya'nın hava saldırılarının hedefi olan Dnipro şehrindeki yetimhanelerdeki çocukların kurtarılması için çalışıyordu.
Becker, "Dnipro Çocukları'nın başkanı Steven Carr bana bir grup çocuğu Ukrayna'dan çıkarmakta olduklarını ama ülkede mahsur kalmış başka yetimler de olduğunu söyledi" diye konuştu. Sözün kısası bir kez daha Mostar Meleği'ne ihtiyaç vardı.
Hal böyle olunca Becker, Dnipro'nun yetimhanelerinde yaşayan ve yaşları 2 ile 15 arasında değişen 19 kimsesiz çocuğu önce Lviv'e oradan da İngiltere'ye götürmek için hazırlıklara başladı.
Lviv, Dnipro'nun yaklaşık 1000 kilometre batısında kalıyordu. Çocuklar yanlarında yasal vasileriyle birlikte bir trene binip yola çıktılar. Lviv'de Becker'ın minibüsüne bindiler ve hep birlikte Polonya sınırını geçip Znin'de bir otele yerleştiler. 725 kilometrelik mesafeyi almaları 13 saat sürdü çünkü sınırda saatlerce beklemek zorunda kaldılar.
"HEPSİ ÇOK SESSİZDİ"
İlk plan pazartesi itibarıyla çocukları ve yasal vasilerini uçakla Londra'ya oradan da İskoçya'ya yollamaktı. Nitekim burada çocukların kalacağı yerler çoktan hazırlanmıştı. Ancak Ukrayna makamlarından gerekli belgeleri almak uzun sürünce yolculuk da birkaç gün ertelenmek zorunda kaldı.
Kendisinin de grupla birlikte İngiltere'ye gideceğini belirten Becker, ülkesini terk etmenin bir çocuğu nasıl etkileyebileceğini çok iyi bildiğini söyledi.
Geçmişte böyle durumlarda defalarca şahit olduğunu hatırlatan Becker, "Çocuklar etraflarına bombalar düşerken apar topar savaş alanlarından uzaklaştırıldılar ve hayatları boyunca tanıdıkları insanlara veda etmek zorunda kaldılar. Dnipro'dan Lviv'e tren yolculuğu boyunca neredeyse hiç konuşmadılar. Hepsi çok sessizdi ve travmatize olmuştu" diye konuştu.
Sally Becker, 2012 yılında Londra'da düzenlenen Olimpiyat Oyunları'nın açılış töreninde bayrağı taşıyanlar arasındaydı. Törenin koreografisini yapan ünlü yönetmen Danny Boyle tarafından belirlenen bayrak taşıyıcıların her biri küresel ölçekte önemli işlere imza atmış birer sanatçı, sporcu, siyasetçi veya aktivistti.
Sally Becker, 2012 yılında Londra'da düzenlenen Olimpiyat Oyunları'nın açılış töreninde bayrağı taşıyanlar arasındaydı. Törenin koreografisini yapan ünlü yönetmen Danny Boyle tarafından belirlenen bayrak taşıyıcıların her biri küresel ölçekte önemli işlere imza atmış birer sanatçı, sporcu, siyasetçi veya aktivistti.
ÇOCUKLARI ÜLKEDEN ÇIKARIP UKRAYNA'YA GERİ DÖNDÜ
19 çocuğun yolculuğunun organizasyonunun planlamasını ve masraflarını Becker'ın yardım kuruluşu Bir Çocuğu Kurtarın üstlendi. Becker, "Devreye girdik çünkü bir ihtiyaç söz konusuydu. Yaptığımız şeyde herhangi bir kahramanca taraf yoktu" dedi.
En zor kısmın Polonya ile Ukrayna arasındaki yolculuk olduğunu, "gecenin bir yarısı yolun ortasında dikilip pasaport kontrolünü beklediklerini" belirten Becker, "Sınırı geçmeye çalışan o kadar çok insan vardı ki süreç hiç bitmeyecek gibiydi. Hayati tehlike bağlamında konuşmam gerekirse bu, bugüne kadarki en basit misyonumdu. Ben bombaların düştüğü bölgelerde dolaşmaya alışkınım" ifadelerini kullandı.
Ancak risk her zaman var ve Becker, Ukrayna'ya bir değil iki kez girerek, bu riski de ikiye katlamış oldu.
Geçtiğimiz hafta kısa süreliğine de olsa Polonya'dan Lviv'e dönen Becker, burada Ukraynalı doktorlarla bir araya gelip onları Bir Çocuğu Kurtarın ağıyla tanıştırdı. Becker, "Asıl amacım olan misyonu hayata geçirmek için geri dönmek zorundaydım" sözleriyle anlattı geri dönüş sebebini.
NORMAL HAYAT LVİV'DE DEVAM EDİYOR
Savaşın yanında normal hayatın da akışında devam ettiğini vurgulayan Becker, "İnsanlar hiçbir şey yokmuş gibi sokaklarda dolanıyordu. Birçok mağaza kapalıydı ve binaların dış cepheleri koruyucu malzemelerle kaplanmıştı. Ama Lviv bir hayalet şehre dönmüş diyemem. Bazı kafeler ve dükkanlar halen açık. Muhteşem bir pastaneye girdim, içerisi epey kalabalıktı. Sonra bir hava saldırısı sireni çaldı ama biz olduğumuz yerde kaldık çünkü zaten alt kattaydık" diye konuştu.
Aynı gece, Lviv'deki bir tanıdığının şehir dışında kalan apartman dairesindeyken sirenler çaldığında da aynı iyimserlikle hareket ettiğini belirten Becker şunları söyledi:
"Ev sahiplerim her seferinde alt kattaki bomba sığınağına inmektense tehlikenin geçmesini banyoda bekliyorlardı. Ben de onlarla birlikte birkaç saatte bir banyoya gidip yere çöküyordum. Orada birkaç saat beklemeniz gerekiyor. Biz yarım saat bekliyorduk."
Peki şu an 50'lerinin sonlarına yaklaşmış olan Becker'ın planları dahilinde emekli olup daha sakin bir hayat sürmek var mı? Bu soruya tahmin edilebileceği üzere, "Hayır" cevabını veren Becker, "Uzaktan çalışabileceğim uygulama tabanlı bir pediatrik tele-tıp programı hayata geçirmeyi düşündüm. Ama Ukrayna'da tıbbi ekipman ihtiyacı olan çok sayıda hastane var ve bu ihtiyaçların sınırın öte yanına taşınması gerekiyor" sözleriyle yakın zamanda bir kez daha Ukrayna'ya gidebileceğinin de işaretini verdi.
The Telegraph'ta yayımlanan "The Angel of Mostar is back – and on a mission to rescue Ukrainian orphans" başlıklı haberden derlenmiştir.