Güncelleme Tarihi:
Prizren'e 15 km uzaklıkta, cesetlerin yığıldığı Büyük Kruşa Köyü'ne ulaşmayı başaran ilk Türk gazeteci Faruk Zabcı, gördüklerine, duyduklarına inanmak istemedi. 26 Martta 1000 Arnavutu bir evin bahçesinde toplayıp 17'sine işkence eden ve cesetlerini yakan Sırplar, Prizren Hastanesi'ndeki Arnavut doktor ve hastalara bile acımadılar. Dializ bölümünden Dr. Mustafa Mulafazlı ve Dr. Recep Hapçi, Hürriyet'e şunları anlattılar:
‘‘Savaş tam zamanında bitti. Yoksa Prizren Hastanesi'ndeki birçok hasta malzeme yetersizliğinden ölecekti. Stoklar bitmek üzereydi. Sırp doktorlar, hastalar kaçtı. Savaşın son haftalarında Sırplar, Arnavut doktorları evlerine gitme fırsatı bile tanımadan sınıra götürüyorlardı. Bizim görevimizi üslenecek olmadığından bizlere ilişmediler.’’
Yüksek Mühendis Gani Bakıcı da ‘‘Hastanede kapasitelerinin çok üstünde çalışan cihazların yedek parçaları yok. Üç bozuk cihazdan bir makine çıkartmaya çalışıyoruz. Eskiden ekonomiden para geliyordu. Türkiye'den yardım bekliyoruz’’ çağrısı yaptı.
44 yaşındaki Fahriye Godeni, Prizren'deki evine döndüğünde inanılmaz bir manzarayla karşılaştı. Koltuklar oturulmasın diye jiletle kesilmişti. Evdeki 3 televizyon, video, bilgisayarlar, dikiş makinesi, akla gelecek ne varsa çalınmıştı. Godeni hem ağladı hem anlattı:
‘‘Sırplar kaynımın iki çocuğunu, spor mağazalarında çalışırken başlarına kurşun sıkarak öldürdüler. 28 Mart Kurban Bayramı akşamı maskeli polisler ve askerler, askeri araçlarla gelince kocamın amcasının evine saklandık. Ekmek almak için sabah saat 04.00'te kuyruğuna girerdik. 4-5 saat beklerdik. Bazen alamadan dönerdik’’