Güncelleme Tarihi:
Dışarıdan görenler için Sophie Hartman, çocuğunun iyiliği için her şeyi yapabilecek fedakâr bir anneydi.
Zambiya'dan evlat edindiği iki kızıyla yaşayan Hartman'ın çocuklarından biri maalesef bazı sağlık sorunlarıyla doğmuş ve bebekliğinden beri çeşit çeşit illetle mücadele etmişti. Bu nedenle Hartman ve 6 yaşındaki kızı doktor doktor dolaşıyor, vakitlerinin çok büyük bir kısmını hastane koridorlarında geçiriyordu. Küçük kız hayata annesinin çabaları sayesinde tutunuyordu.
Ya da belki de gerçek bu kalpleri ısıtan hikayenin tam tersiydi...
5 YILDA 473 MÜDAHALE
ABD'nin Washington eyaletinde yaşayan Hartman hakkında 24 Mayıs tarihinde açılan davanın belgelerine bakılırsa ikinci ihtimal oldukça yüksek. Zira King County Savcılığı'nın hazırladığı iddianameye göre, Hartman'ın kızı Carmel sapasağlam bir çocuk ve annesi tarafından zorla gereksiz tıbbi müdahalelere maruz bırakılarak istismara uğruyor.
İddianameye göre, Carmel üzerinde annesinin yönlendirmesiyle 2016 yılından bu yana 473 farklı gereksiz müdahale uygulandı. Söz konusu müdahaleler arasında çocuğa zorla beslenme sondası takılması, vücuduna bir hormon implantı yerleştirilmesi ve bağırsaklarının tamamen boşalması için total parenteral beslenme uygulanması gibi prosedürler öne çıkıyor.
Insider'ın ulaştığı savcılık belgelerine göre, 31 yaşındaki Hartman ayrıca doktorların aksi yöndeki tüm tavsiyelerine rağmen, küçük kıza bacak atelleri takıp yürümesine engel oldu ve tekerlekli sandalyeye mahkum olmasını sağladı.
"BANA SEREBRAL PALSİLİ BİR ÇOCUK VERİN"
ABD kamuoyu Hartman ve kızını ilk kez 2019 yılında yerel bir televizyon kanalı olan KING 5'ın haberiyle tanıdı. Hartman kanala verdiği röportajda kızlarının evlat edinme hikayesini dokunaklı bir dille anlattı.
"Üniversitesinin birinci yılından sonra Zambiya'ya bir aylık bir yolculuğa çıktım. O sırada büyük zorluklar çeken bir yetimle tanıştım" diyen Hartman, o dönemde evlat edinme hiç aklında olmamasına rağmen, yaşadıklarının fikrini değiştirdiğini belirtti.
Hartman, "Kimsenin uğruna sırada beklemeyeceği bir çocuk evlat edinmek istedim. 'Kör ya da serebral palsi hastası bir çocuk versinler bana' dediğimi hatırlıyorum" diye konuştu.
"Carmel'in durumu daha farklıydı. Ablası Miah'nın yasal velayetini daha önce almıştım" diyen Hartman, küçük kızın bebekliğinde alkol ve uyuşturucuya maruz kaldığını ve zaman zaman yoksunluk belirtileri gösterdiğini anlattı.
BİR GÜN FELÇ OLUYOR ERTESİ GÜN YÜRÜYOR
Ama Hartman'a göre Carmel'in sorunları bununla da sınırlı değildi. Kızın vücudu bazen çok gergin oluyor, bazen de kemikleri alınmış gibi gevşiyordu. Doktor ziyaretleri de böyle başladı. Daha da ilginci küçük kız bir gün tamamen felç oluyor, ertesi gün doktora götürüldüğünde sapasağlam halde yürüyordu.
Hartman, "Ben bile kendimi sorgulamaya başlamıştım. Doktora 'Şu an yürüdüğünü biliyorum ama dün hiç kıpırdayamıyordu' diyordum. Doktor ise, 'Bu imkansız' diyordu" diye anlattı.
Hartman ikinci bir doktordan daha görüş aldı ve çeşitli genetik testler sonucunda küçük kızda alternan hemipleji adı verilen ve milyonda 1 çocukta görülen bir genetik bozukluk olduğuna karar verildi. Bu hastalık zamanla ilerliyordu ve tedavisi de yoktu.
HAYIRSEVERLER DESTEK OLDU, BİNLERCE DOLAR TOPLANDI
Röportajda anlattığına göre söz konusu teşhis ailenin hayatını değiştirdi. Günlük işlerinde bile oldukça zorlanan Carmel'in hayatını kolaylaştırmak için elinden geleni yapan anne, aracını tekerlekli sandalyeye uygun hale getirmek istedi ancak otomobil çok eski olduğundan bunu başaramadı.
Bunun üzerine ailenin yakın dostları internet üzerinde bir sayfa oluşturarak Hartman'lar için para toplamaya başladı. Bu kampanyayla yeni bir tekerlekli sandalye için 15.661 dolar bağış yapıldı. Hartman'ın düzenli olarak gittiği kilisede de 30.583 dolar toplandı.
Bunun yanında Bir Dilek Tut Vakfı aracılığıyla Carmel, Miah ve anneleri Oregon'da bir at çiftliğinde 5 gün geçirme hakkı kazandı. Vakıf belgelerinde kıza koyulan alternan hemipleji, epilepsi ve serebral palsi teşhislerinin altı çizildi. Hatta Hartman vakıf yetkililerine kızının durumunu "çaresi olmayan bir canlı saatli bomba" olarak özetlemişti.
Sophie Hartman ayrıca açtığı Facebook ve YouTube sayfaları üzerinden Carmel'in durumunun detaylarını günbegün takipçilerle paylaşıyordu. Bu da aileye gösterilen ilgi ve verilen maddi desteğin hızla artmasını sağladı.
İNTERNETTE "CENAZE ŞARKILARI" ARAMASI YAPIYORMUŞ
Bu duygusal hikaye 17 Mart günü son buldu. Bu tarihte Hartman'ların evine baskın yapan polis, kızların ikisini de koruma altına aldı. Polisin baskın yapmasında Hartman'ın cep telefonu ve tabletindeki arama geçmişleri de etkili oldu. İddianameye göre kadın, "işitme implantı Siyah çocuk", "engelli bir aile üyesine bakmak için nasıl ödeme alınır", "sahte işitme cihazı nasıl yapılır" ve "cenaze şarkıları" gibi terimleri internette sık sık arıyordu.
İddianamede ayrıca küçük kızın Şubat ayında Seattle Çocuk Hastanesi'nde 16 gün boyunca müşahede altında tutulduğu, bu esnada kızı muayene eden doktorların sağlığında bir bozukluk olmadığına karar verdikleri de yer aldı. Belgelere göre kızın tıbbi geçmişinin çok kabarık olması doktorları alarma geçirdi.
"BU BİR ÇOCUK İSTİMARIDIR"
Hastanede görevli doktorlardan Rebecca Wiester, Washington eyaletinin ilgili makamlarına bir yazı yazarak, 6 yaşındaki kızın vakasının derinlemesine incelenmesini talep etti. Wiester mektupta, kızın, "ciddi risk altında" olduğuna dair doktorların hemfikir olduğunu yazdı.
Wiester, "Hastanemizde tedavi gördüğü sürece elde ettiğimiz tüm kanıtlar, kızın 6 yaşında sağlıklı bir çocuk olduğuna işaret ediyor. Tıbbi desteğin azalması ve çocukluk tecrübelerinin normalleşmesi kıza fayda sağlayacaktır" dedi.
Hastanenin çocuk nörolojisi uzmanı Mark Wainwright ise gerçekleştirdikleri genetik testlerde Carmel'de alternan hemiplajiye yol açacak gen varyantının bulunmadığını bildirdi. Hastanenin raporunda, "Bu durum tıbbi bir çocuk istismarıdır" ifadeleri yer aldı.
Savcılık o tarihten itibaren kızın bütün ilaçlarının kesildiğini ve kısa sürede sağlığına kavuştuğunu da iddianameye ekledi. Kızın beslenme sondasına, bacak atellerine ya da tekerlekli sandalyeye ihtiyacı olmadan hayatını sürdürebildiğinin altı çizildi.
GÜNLÜĞÜNE "BEN İFLAH OLMAZ BİR YALANCIYIM" YAZMIŞ
İddianamede ayrıca Hartman'ın evinde bulunan bir günlükten bazı satırlar da yer aldı. Burada kadının, "Söz konusu acı çekmek olunca, ben iflah olmaz bir yalancı/abartıcıyım" demesi dikkat çekti.
King County Savcılığı Sözcüsü Casey McNerthney, KING 5 kanalına yaptığı açıklamada, "Bu dava tek bir müfettişin bulguları üzerine açılmadı. Hızlıca yapılmış bir soruşturmanın sonucu değil. Polisin aylardır devam eden soruşturmasının bir sonucu ve birçok uzman görüş bildirdi" diye konuştu.
Hartman'ın avukatları ise genç kadının hakkında açılan davayla savaşacağını duyurdu. Avukatlar Adam Shapiro ve Jessica Goldman, "Hartman'ın çocuğuna Duke Üniversitesi'nden uzman bir çocuk nöroloğu ve Tacoma'daki bir hastanenin nöroloğu tarafından alternan hemiplaji teşhisi konmuştur. Çocuk üç yıldır Duke'un doktorları tarafından tedavi edilmektedir. Savcılığın iddialarının aksine çocuğun teşhisi birden fazla doktor tarafından konmuştur, meşrudur ve Hartman'ın sağladığı çok sayıda rapor ve bilgiye dayalıdır" ifadelerini kullandı.
40 YILLIK UZMAN "İSTİSMAR YOK" DEDİ
Shapiro ve Goldman ayrıca, 40 yıldır çocuk istismarı davalarında danışmanlık yapan deneyimli bir doktor olan Eli Newberger'ın belgeleri incelediğini ve müvekkilleri hakkında açılan davanın bir "adli yanlış" olduğuna kanaat getirdiğini ifade etti.
Newberger raporunda, "Tıbbi kayıtlar Hartman'ın alternan hemipleji semptomlarını uydurmadığını gösteriyor. Bilakis, bir dizi zorlayıcı semptomla karşıya kalmış ve doktorların birbirinden ayrılan fikirlerinin arasına sıkışmış bir ebeveyn görüyorum. Benim değerlendirmeme göre hemipleji teşhisiyle çelişen herhangi bir psikolojik ve fiziksel muayene ya da nörolojik kanıt yoktur" dedi.
Bir Dilek Tut Vakfı da çocuk istismarı iddialarını duymanın kendilerini çok üzdüğünü belirten bir açıklama yaptı. Vakfın açıklamasında, "Bu durumun çocuğun mutlak çıkarına olacak şekilde en kısa sürede çözülmesini ümit ediyoruz" ifadeleri kullanıldı.
BİRKAÇ YIL ÖNCE ÇOK BENZER BİR OLAY YAŞANDI
Bütün bu yaşananlar akıllara yine ABD'de 2015 yazında yaşanan başka bir olayı getirdi. O tarihte kısaca Dee Dee diye anılan Clauddine Blanchard isimli bir kadın Missouri'deki evinde ölü bulundu. Bıçaklanarak öldürülen kadının katilinin kızı Gypsy Rose Blanchard ve internetten tanıştığı sevgilisi Nicholas Godejohn olduğu kesinleşti.
Ancak asıl korkunç gerçek genç sevgililerin yargılanması sürecinde ve sonrasında anlaşıldı. "Munchausen by proxy" adı verilen bir psikolojik bozukluk yaşayan Anne Blanchard, kızının hastalığı üzerinden çevrelerindeki kişilerin ilgisini ve dikkatini üzerine çekmeye çalışıyordu.
Bunun için tüm dünyaya kızının lösemi, astım ve kas distrofisi hastalığı olduğunu söylüyordu ancak genç kız bu hastalıkların hiçbirini taşımıyordu. Dee Dee Blanchard'a göre Gypsy Rose prematüre doğmuştu ve zihnindeki bir hasar nedeniyle 7 yaşında bir çocuğun kapasitesine sahipti. Kadın ayrıca kızı, yaşını olduğundan küçük söylemeye zorluyor, sürekli beslenme sondası gibi gereksiz tedavilere maruz bırakıyor, sık sık Bir Dilek Tut Vakfı gibi hayır kuruluşlarına başvurarak çeşitli kazançlar elde ediyordu.
Anne-kız Blanchard'ların hikayesi 2019 yılında dizi haline getirildi ve bir dijital platformda yayınlandı Başrollerini Joey King ve Patricia Arquette'i canlandırdığı dizi olayları gerçeğe çok yakın bir biçimde anlatıyor.