A.A.
Oluşturulma Tarihi: Ocak 07, 2010 14:58
Belçika'da Savcılık, terör örgütü DHKP-C üyelerine ilişkin Brüksel Temyiz Mahkemesi tarafından geçen ay verilen ve sanıkların aklanmasına veya salıverilmesine yol açan karara itiraz etmeyeceğini, "bu sayfayı kapatacağını" ve Yargıtay'a gitmeyeceğini açıkladı.
Davada müdahil taraf olan Türk Devleti'nin ise kararı temyize götüreceği bildirildi. Brüksel Temyiz Mahkemesi, terör örgütü DHKP-C ve üyeleriyle ilgili davayı 23 Aralık 2009 tarihinde sonuçlandırmış, 3 teröriste tecilli hapis cezaları vermiş, 3 teröristi suçsuz bularak beraat ettirmişti.
Mahkeme kararına göre, Belçika'da işledikleri suçlar çerçevesinde yargılanan terör örgütü üyelerinden Fehriye Erdal 2 yıl, Musa Asoğlu 3 yıl, Kaya Saz 2 yıl tecilli hapis cezasına çarptırılmıştı.
Mahkeme, bu sanıkları, terör örgütü üyesi olmak ithamından aklarken, "suç örgütü" yerine de, daha hafif anlamlı "çete" tanımlamasını tercih etmiş, savcılığın ağır ithamlarının kanıtlarını yetersiz bulmuştu.
Brüksel Temyiz Mahkemesi, diğer sanıklardan Bahar Kimyongür, Şükriye Akar Özordulu ve Zerrin Sarı'yı da suçsuz bularak beraat ettirmişti.
Mahkeme kararında, sanıkların üzerinde bulunan silah ve belgeler de dikkate alınmazken, Asoğlu'nun "çete başı" olarak tanıtıldığı dikkat çekmişti.
TEMYİZ SÜRESİ
Mahkemenin kararına itiraz süresi bugün dolarken, Federal Savcılık bir açıklama yaparak temyiz için Yargıtay'a başvurmayacağını bildirdi.
Savcılık Sözcüsü Lieve Pellens, "Brüksel Temyiz Mahkemesinin kararını dengeli ve gerekçeli bulduklarını" söyledi ve "Artık bu sayfayı kapatma zamanının geldiğini düşünüyoruz" dedi.
Sözcü, Türk Devleti'nin temyize gitme kararının hatırlatılması üzerine, böyle bir durumda, "normalde" Savcılığın da izlemesi gerektiğini, ancak bunun zorunlu olmadığını ve Türkiye'nin itirazına katılmayacaklarını anlatmakla yetindi.
Türk Devleti'nin avukatı Kris Vincke ise, basına yaptığı açıklamada, Türkiye'nin kararı temyize götüreceğini ve gerekli başvuruları yaptığını bildirdi.
Ankara'dan talimat aldığını duyuran avukat, Türkiye'nin Asoğlu ve Kimyongür'ün terör suçundan beraatlerini temyiz etmek için yeterli hukuki dayanağa sahip olduğunu düşündüğünü, her iki kişinin de Türkiye'de kanlı bir terör eylemine karışmış olmakla suçlandığını, Kimyongür'ün DHKP-C'nin sözcüsü olarak İstanbul'da 2004 Haziran ayında meydana gelen, üç masum sivilin öldüğü başarısız saldırı için özür dilediğini, Savcının, bir terör saldırısının savunulmasının, saldırının planlanması ve gerçekleştirilmesi kadar suç teşkil ettiğini savunduğunu, ancak Brüksel Temyiz Mahkemesinin yargıçlarının bu argümanı dikkate almadıklarını, Mahkemenin Kimyongür'ün faaliyetlerini ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirdiğini kaydetti.
ADLİ SÜREÇ
Terör örgütü üyelerine ilişkin adli süreç, 1999'da, terör örgütü üyelerinin bazılarının Belçika'da yakalanmasıyla başlamıştı.
Sabancı Holding Otomotiv Grubu Başkanı Özdemir Sabancı, Toyota-Sa Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreter Nilgün Hasefe'nin 9 Ocak 1996 tarihinde öldürülmesi olayının zanlılarından olan terörist Fehriye Erdal, 26 Eylül 1999'da, Belçika'da, Neşe Yıldırım adına düzenlenmiş sahte pasaportla yakalanmıştı. Belçika, Türkiye'nin iade talebini, idam cezasının yasalardaki varlığı nedeniyle reddetmiş ve bu arada teröristin siyasi sığınma başvurusunu da geri çevirmişti. Erdal, bir yıl kadar hapis yattıktan sonra bir evde göz hapsine alınmış, ardından firar etmişti.
Fehriye Erdal ve terör örgütünün geçen yıl ölen başı Dursun Karataş ile Musa Asoğlu, Bahar Kimyongür, Zerrin Sarı, Şükriye Akar Özordulu gibi, çoğunluğu firarda olan sanıkların yıllarca "Belçika usulü" yargılanmaları büyük "adli skandalları" beraberinde getirdi.
Teröristleri Belçika'da işledikleri suçlardan yargılayan Bruges Ceza Mahkemesi, 28 Şubat 2006'da açıkladığı kararda, Fehriye Erdal'a 4, örgütün başı Dursun Karataş'a 5, sözcüsü Musa Asoğlu'na 6, Kaya Saz, Bahar Kimyongür, Zerrin Sarı ve Şükriye Akar'a 4'er yıl hapis cezası verdi.
Gent Temyiz Mahkemesi, 7 Kasım 2006'da bu cezaları onadı. Terör örgütü üyelerinden Musa Asoğlu, Kaya Saz, Şükriye Akar ve Bahar Kimyongür cezaevinde bulunurken, Belçika'da bir ikamette göz hapsinde bulunduğu varsayılan ve karardan 2 gün önce "izini kaybettiren" Fehriye Erdal ile Dursun Karataş ve Zerrin Sarı isimli teröristler firarda sayılıyordu.
Mahkeme, sanıkları 10 yıl boyunca kamu haklarından mahrum etmeyi de kararlaştırdı, Asoğlu'nu 5 bin 500, diğerlerini 2 bin 500'er avro para cezasına çarptırdı.
Bruges Mahkemesi, ayrıca DHKP-C'yi "terör örgütü" olarak nitelendirdi ve Belçika'da adli alanda örgütün bu sıfatına resmiyet kazandırdı.
Bu kararlar üzerine Yargıtay'a başvuran sanıkların Belçika'da işlediği suçlar arasında, sahte kimlik kullanmak, silah ve patlayıcı madde bulundurmak, terör örgütü üyesi olmak, terör eylemleri planlamak ve haraç toplamak gibi suçlar yer alıyordu.
Belçika'da verilen kararların tümü, 2007'de Yargıtay tarafından bir tek gerekçeyle bozuldu. Yargıtay kararının ardından tutuklu ve hükümlü teröristlerin tümü serbest bırakıldı, firardakiler hakkındaki kararlar da "adli bir hata yapıldığı" gerekçesiyle iptal edildi. Bu "hata" ise Termondo Mahkemesi Yargıcı Freddy Troch'un, Bruges Ceza Mahkemesi başkanlığına atanması olarak ortaya çıktı. Yargıtay kararında, daha önce Türk asıllı teröristleri yargılayan ve sert kararlar vermesiyle tanınan bu yargıcın Bruges'e atanmasını "tarafsızlığın yitirilmesi" olarak değerlendirildi. Yargıtay, sanıklar hakkında verilen kararlara yönelik hiçbir eleştiri ve itirazda bulunmadı, ancak tüm kararları iptal etti.
Belçika'nın Anvers Temyiz Mahkemesi, Yargıtay'ı izleyerek, 7 Şubat 2008 tarihli kararında, terör örgütü DHKP-C üyesi sanıkları tamamen serbest bırakırken, bu kişilerin ve bağlı bulundukları örgütün Belçika dışındaki eylemlerini dikkate almayı da reddetti.
Anvers Temyiz Mahkemesi, gıyaben yargılanan terör örgütünün başı Dursun Karataş ile Zerrin Sarı, Şükriye Akar ve Bahar Kimyongür'ü beraat ettirdi.
Firarda bulunan terörist Fehriye Erdal 2 yıl tecilli hapis ve bin 230 avro para, Musa Asoğlu 3 yıl tecilli hapis ve bin 230 avro para, Kaya Saz da 21 ay tecilli hapis ve bin 230 avro para cezasına çarptırıldı. Anvers Mahkemesi, daha önceki kararların aksine, DHKP-C'yi "terör örgütü" olarak nitelemeyi de reddetti.
Cezaya çarptırılan sanıklara yönelik ithamlar arasında, sadece silah ve sahte belge bulundurmakla kullanmak yer aldı. Mahkemenin gerekçeli kararında, savcılığın, DHKP-C'nin bir terör örgütü, sanıklarınsa terör örgütü üyesi olduklarını, bir çete veya suç örgütünün söz konusu olduğunu somut verilerle kanıtlayamadığı ifade edildi. Kararda, "müdahil taraf olan Türk devletinin iddia ve kanıtlarının yetersiz bulunduğu" yer aldı.
Bundan sonraki aşamada, Federal Savcılığın itirazı üzerine Anvers Temyiz Mahkemesinin bu kararını bozarak, DHKP-C'yi "terör örgütü, suç örgütü ve çete" olarak niteleyen Yargıtay, terör örgütünün ve üyelerinin Belçika dışında işlediği suçlardan da bu ülkede yargılanabileceğini de belirtti.
Yargıtay, sanıkların tekrar yargılanmasını Brüksel Temyiz Mahkemesine bıraktı ve bugüne kadar alınan kararlar geçerliliğini yitirdiği için sanıkların daha farklı cezalara çarptırılabileceği belirtildi.
Brüksel Temyiz Mahkemesi, 2009 başında, “sil baştan” uygulaması çerçevesinde yeniden yargılama başlattı. Savcılığın, sanık avukatlarının ve müdahil tarafın dinlenmelerinin ardından, kararın 14 Temmuz 2009'da açıklanacağı bildirilmişti.
Mahkeme, bu tarihte, karar açıklamak yerine, “tereddütleri olduğunu” belirtti, sanık avukatlarını ve savcılığı, daha farklı bir yaklaşımla yeniden dinlemek istediğini duyurdu.
Brüksel Temyiz Mahkemesinin aralık ayındaki son kararı, terör veya suç örgütü üyesi olmak ithamlarından arındırılan, beraat ettirilen veya tecilli cezalarla salıverilen sanıkları sevindirdi.
Söz konusu sanıkların, Türkiye'de işledikleri suçlardan dolayı Belçika'da yargılanmaları sürecinin devam edeceği, "net olmayan ifadelerle" anlatılıyor.
(FYZ-SU-ŞP)
14:31 07/01/10
"