Beate Zschaepe her şeyi biliyor ama konuşmuyor

Güncelleme Tarihi:

Beate Zschaepe her şeyi biliyor ama konuşmuyor
Oluşturulma Tarihi: Ocak 28, 2017 11:18

NSU çetesi 4 Kasım 2011 tarihinde Eisenach kentindeki banka soygununda yakayı ele verdi. İki şüpheli kişinin bisikletlerle bir karavana saklandığı ihbarını alan polis, park halindeki karavana yöneldi. Ancak karavandan ateş açıldı. Ardından karavan yanmaya başladı. Karavana giren polis, iki ölü ve 2007’de Heilbronn kentinde öldürülen kadın polis memuru Michele Kiesewetter ile ağır yaralanan meslektaşının silahlarını buldu. Kısa bir süre sonra Eisenach kentinden 184 kilometre uzaklıktaki Zwickau kentinde bir ev yanmaya başladı. Polis yanan evin enkazında seri cinayetlerde kullanılan Ceska marka silahı bulunca, her şey anlaşıldı. Bütün bu cinayetlerin arkasında ırkçı bir terör çetesinin olduğu belirlendi.10 cinayet, 15 banka soygunu ve iki bombalı saldırı olmak üzere 27 suçtan sorumlu tutulan NSU hakkında onlarca soru yanıtını beklerken, zaman içinde yeni soru işaretleri de ortaya çıktı. Bu soru işaretlerine de yanıt aramak üzere Federal Meclis’te kurulan üçüncü Araştırma Komisyonu Başkanı CDU’lu Clemens Binninger, bir yıldan fazla süren araştırmanın sonuçlarını Hürriyet’e anlattı ve sorularımıza yanıt verdi.

Haberin Devamı

KASIM 2015’ten beri üçüncü araştırma komisyonunun başındasınız. Nasıl bir ara bilanço çıkardınız?
* Biz çok belirli soruları ele aldık. Bir kez daha terör çetesinin ortaya çıktığı 4 Kasım 2011’de Eisenach ve Zwickau kentlerinde neler olduğunu mercek altına almak istedik. Üçlü terör çetesi hakkında bilgi sahibi olan muhbir gerçekten yok muydu? Bu soruyu bir kez daha araştırmak istedik. En önemli soru ise NSU gerçekten üç kişiden mi ibaretti? Çünkü bu konuda halen tereddütler var. Federal Savcılığın kabul ettiği gibi, cinayetleri sadece Uwe Mundlos ile Uwe Böhnhardt mı işledi? Bunlar sadece iki kişi miydi? Yoksa başkaları da var mıydı? Başlangıçta bu soruları ele aldık. Bir bilanço yapmaya gelince, elbette halen çok sorunun cevabı açık? Eisenach’da olup bitenleri inceledik ve gidip karavanı gördük. Karavanda iki kişiden başka kimsenin olmadığı kesin. Ama Zwickau’da durum farklı. Sonuç raporuna da bunu yazacağız: Beate Zschaepe, terör çetesinin ortaya çıktığı 4 Kasım’dan önceki ilk günlerde neredeydi? Bilmiyoruz. Tüm araştırmalarımız, üçlünün hiçbirinin kasım ayının ilk günlerinde Zwickau’da olmadığını gösteriyor. O zaman neredeydiler? Bilmiyoruz?
Üçlü terör çetesi, Eisenach kentinde banka soygunuyla kendiliğinden ortaya çıktığı 4 Kasım’da hücre evleri Zwickau kentinde kesinlikle değildi öyle mi?
* Öyle görünüyor. Banka soygunu 4 Kasım’da Eisenach kentinde oldu. Biz üçlünün yaşadığı Zwickau kentinde komşuları da dahil çok sayıda tanıkla konuştuk. Bilgisayar ne zaman açıldı? Posta kutusu ne zaman boşaltıldı gibi detayları inceledik. Komşularının ve eve giden tesisatçıların da anlattıklarından ortaya çıkan sonuç şu: Üçlüyü 1 Kasım’dan itibaren evde gören hiç kimse yok. Karavan gitmiş. Zschaepe 31 Ekim’de oradaki komşularıyla vedalaşmış. Üç gün boyunca bilgisayar da kapalı. Bilgisayar ilk kez 3 Kasım akşamı geç saatlerde açılıyor. Bütün bunlar, üçlünün muhtemelen birlikte gittiğine işaret ediyor. O zaman Zschaepe, 4 Kasım’da Zwickau’ya nasıl geri geldi, bilinmiyor. 4 Kasım öncesi gerçekten neler olup bittiği konusunda tek bilgi verebilecek kişi Zschaepe. Ama konuşmuyor.
Zschaepe o zaman 4 Kasım sabahı Eisenach kentindeki banka soygunu esnasında orada mıydı?
* Bu sonuç çıkabilir. Şu anda tüm ipuçları, Zschaepe’nin en azından 3 Kasım’a kadar Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt’la birlikte olduğu yönünde. Böylece muhtemelen Eisenach’ta, bununla birlikte 4 Kasım’da, bir şekilde Zwickau’da.

Haberin Devamı

Beate Zschaepe her şeyi biliyor ama konuşmuyor


Ya cinayetler? Zschaepe, cinayetlerden de sonradan haberdar olduğunu söylüyor? Buna inanıyor musunuz?
* Cinayetlerden nasıl haberi olduğu sorusuna da açıklık kazandıramadık. Zschaepe’nin cinayetlerden sonradan haberi olduğundan tamamen şüpheliyim. 4 Kasım’da iki suç ortağının ölümünden nasıl haberdar oldu, o da bilinmiyor. Soruşturmayı yürütenlerin görüşü, internetten öğrenmiş olabileceği yönünde. Öğle saatleri civarında cep telefonundan telesekreteri dinliyor. Bunu biliyoruz. Ama telesekreterde bir not var mıydı, bilinmiyor. Mundlos, Böhnhardt ve Zschaepe arasında 4 kasım günü telefon görüşmesi olduğuna dair de kanıt yok. O nedenle sonun geldiğini telefonla öğrenmiş olabilir, diyemiyoruz. Diyelim ki, Eisenach’taki banka soygunu ve yanan bir karavan haberini internet medyasında erkenden gördü. Ama onların kesinlikle Mundlos ve Böhnhardt olduğundan emin olamaz. Emin olmadan, ‘Bunlar onlar, hemen eve gidip ateşe vereyim’ demek, çok tehlikeli bir iş olur, Zschaepe için. Haberi internet medyası üzerinden almış olabileceği varsayımı, Zschaepe’nin bilgisayarında saat 14.30’a kadarki sörf hareketiyle de uyuşmuyor. Böyle olsaydı, Google’e banka soygunu diye yazıp haberlere bakması gerekirdi. Ama 4 Kasım’da o saatlerde bilgisayarında Saksonya’daki trafik kazaları, yiyecek içecek ve başka şeyler arıyor. Tüm bunlar birbiriyle uyuşmuyor. Bu nokta açık. Bunu gerçekten açıklığa kavuşturabilecek tek kişi yine Zschaepe’nin kendisi.
Bu anlattıklarınıza bakınca, olayın içinde mutlaka başka failler de olması gerekir diyorum.
* ‘Gerekir’ sözcüğü konusunda dikkatli olmak lazım. Biz ciddi çalışmak istiyoruz. Gerçekten nasıl olduğunu biz de bilmiyoruz. Faillerin üç kişiden fazla olduğu konusunda elimizde hiçbir delil yok. Üç kişiden fazla olduğunu ispat edecek bir tanık da yok. Bizim elimizde sadece bir dizi ipuçları var, üç kişiden fazla olması gerektiğine işaret eden. Ama ispat edemiyoruz. Bu ipuçlarından birkaçını söyleyeyim. NSU’ya yüklenen 27 suç olayı var. 10 cinayet, 15 banka soygunu ve iki bombalı saldırı. Federal Savcılık bu 27 suçu tek başına Mundlos ve Böhnhardt’ın işlediğini savunuyor. Bizi şaşırtan ama bu 27 olay yerinin hiçbirinde Mundlos ve Böhnhardt’ın DNA ve parmak izleri bulunamadı. Ama bazı anonim DNA izleri var. Bunların kimlere ait olduğu bugüne kadar saptanamadı. Anonim DNA izi, faillere aittir diye bir kural yok. Anonim DNA izi belli bir zamanda orada olay yerinde bulunmuş, olayla alakası olmayan kişilere de ait olabilir. Ama asıl dikkat çeken, örneğin Heilbronn’daki saldırıda yaralı kurtulan polis memurunun elbisesinde bazı anonim DNA izleri bulundu. Bunlar kime ait bilinmiyor. Bu izler olay yeriyle resmi olarak bağlantısı olan kişilere de ait değil. Orada 150 kişinin DNA izleri incelendi. Bunlar yaralı kurtulan polisin polis arkadaşları, o gün olay yerine giden ambulanstaki sağlık ekibi, devriye gezen polis arabasında daha önce görev yapan polisler. Olay yerinde bulunan DNA izleri olay yerinde görev yapan bu kişilere de ait değil. O zaman kime ait bu DNA’lar, diye soruyoruz. Mundlos, Böhnhardt ve Zschaepe’ye de ait değil. Biz bu ipuçlarını sorguluyoruz. Bütün bunlara bakınca, iki failin dışında başka faillerin de orada olması gerekmez mi, diyoruz? Ama bunun tersini savunacak deliller de yok elimizde. Diğer bir ipucu örneğin, bazı olay yerleri oldukça sapa yerlerde. Buraları tanıyan olay yeri olarak belirleyen birilerine ihtiyaç var.

Haberin Devamı

DEVLETİN İÇİNDE KORUYAN MI VAR?

Vicdan rahatlığıyla, devlet içinde üçlüyü koruyan bir el yok diyebilir misiniz?
* Bunu tam bir vicdan rahatlığıyla söyleyebilirim. Ben gizli dosyalar da dahil, çok sayıda dosyayı inceledim, çok sayıda yeminle tanık dinledim. Burada çok net şunu söyleyebilirim ki, üçlü çeteyle devlet birimleri arasında bir bağlantı, bir etkileme olduğuna dair bir gerçek, bir ipucu yok. Böyle bir şey yok.


AİLELERİN ACISI HALA ÇOK DERİN

NSU davasından ne bekliyorsunuz?
* Görünen o ki, davanın sonuna gelinmiş olmasına herkes seviniyor. Çok sayıda dava gözlemcisi muhtemelen ömür boyu güvenli gözaltında tutulması da dahil gayet net ve sert bir karar çıkacağını bekliyor. Önemli olan ama bizim kurbanları ve aileleri unutmamamız. Onların acısı hala çok derin.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!