Güncelleme Tarihi:
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Suriye’de Beşar Esad rejimine destek veren tarafları eleştirdi. Erdoğan, “Bakın hâlâ bazı ülkeler Suriye’ye uçaklar gönderiyor. Yardımlar devam ediyor. Ama Tayyip Erdoğan bunu dillendirdiği zaman bu defa Türkiye’nin büyükelçiliğini çağırmak suretiyle ‘Niçin söylendi’ deniyor. Bunu sizin yetkilileriniz söylüyor, ben söylemiyorum. Yetkilileriniz diyor ki ‘Biz Esed’in arkasındayız’ ve uçaklar, silahlar gönderiliyor. Parasal destekler veriliyor. Bunların hepsi bizim tespitimizdir. Açıkça kendileri de bunları zaten ifade ediyor. Hatta hatta uluslararası toplantılarda da bunu ifade ediyor. Aslında buna da bir ombudsmanlık gerekiyor. Ama nasıl olacak bu iş, sıkıntı burada” dedi. Erdoğan, sözlerinin devamında ise “2 milyon mülteci Rusya’ya ya da İran’a gitmiyor” ifadesini kullandı. Rusya Devlet Başkanı Putin, önceki gün Tacikistan’daki Güvenlik Anlaşması Örgütü liderler zirvesinde IŞİD ile mücadelesi için Esad rejimine silah yolladıklarını söylemişti.
VATANLARINI İSTİYORLAR
Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu’nda, mülteci krizinin aşılması için uluslararası topluma çağrı yapan Erdoğan, soruna kayıtsız kalan Avrupa ülkelerini de eleştirdi. 28 AB üyesi 400 bin civarında mülteci başvurusu kabul ederken, Türkiye’nin 2 milyonu aşkın kişiyi misafir ettiğini, üstelik terör sorunuyla da mücadele ettiğini belirten Erdoğan, Batı’da bazı kesimlerin mültecileri “Hıristiyanları alın” diye ayırmasının kabul edilemeyeceğini kaydetti. Bu insanların aslında kendi vatanlarına kavuşmak istediği, ancak oraların yaşanmaz hale geldiğine işaret eden Cumhurbaşkanı şöyle devam etti:
“Mülteci sorununun çözümü sınırlara tel örgüler, duvarlar çekmekten geçmiyor. Asıl sebebi görmeden ve buna uygun çözümler üretmeden atılacak her adım insanlığın vicdanını yaralayan yeni görüntüleri ortaya çıkarmasının ötesine geçemez.”
İNSANİ OLAN BU MU?
“Akdeniz’de, Ege’de yapılan yolculuklarda hayatını kaybeden çocukların, kadınların, erkeklerin cesetlerinin kıyılara vurmasını seyretmeye daha fazla devam edemeyiz. Suriye’deki sorunun rejim sorunu olduğu açıkça ortadayken meseleye hâlâ uluslararası güç dengeleriyle bakmak vicdanları kurutur” diyen Erdoğan, bazı ülkelerin hâlâ Esad rejimine uçak ve silah gönderdiğine dikkati çekti. Erdoğan şöyle devam etti: “Buradaki 2 milyon insan İran’a gitmiyor, Rusya’ya gitmiyor. Benim ülkeme geliyor. Bedelini biz ödüyoruz. 6.5 milyar dolar biz burada bu çalışmalar için destek verdik. Biz insani desteği verirken, birileri de oralara silahlar gönderiyor. Bu şekilde Suriye, Irak buradaki bu karışıklıkların yüzbinlerce insanın ölümünün seyrini yapıyorlar. İnsani olan bu mu? Buna karşı bir ses var mı? Suriye’deki sorunun çözümü ülkedeki zalim rejimin bir an önce alaşağı edilip, bir an önce bir yönetimin iş başına gelmesinin sağlanmasından geçiyor. Terör örgütlerinden arındırılmış güvenli bölgeye ihtiyaç var.”
SORUN BÜYÜME POTANSİYELİNE SAHİP
Sorun katlanarak büyüme potansiyeline sahiptir. Aynı durum bölgedeki diğer ülkeler için de geçerlidir. Bu ülkelerde kendi toplumlarının gerçeklerine uygun yönetimlerin oluşmasına imkan sağlanmadığı müddetçe yaralar kanamaya devam edecektir. Batı ülkelerinin kendi vatandaşlarının huzur ve refahının, bölgedeki diğer gelişmelerden bağımsız olmadığını görmesi lazımdır. Sadece hayatta kalma mücadelesi içindeki milyonlara sırtını dönemez, dönmemelidir. AB’nin değerlerine ihanet etmesi anlamına gelir. Biz imkanlarımızı zorlama pahasına kucağımızı açmayı sürdüreceğiz.”
EL AKSA’YA VANDALLIĞI KINIYORUM
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, Mescid-i Aksa’ya saldıran İsrail’e “Müslümanların ilk kıblesine yapılan saygısızlığı, vandallığı şiddetle kınıyorum” tepkisini göstererek şöyle konuştu: “Kudüs’te yapılanları görüyorsunuz. İsrail’in askerleri, polisi, üç dinin, üç semavi dinin kutsal kabul ettiği Mescid-i Aksa’daki uygulaması asla kabul edilebilir bir şey değildir. Kapıları kırmak suretiyle, içerde mukaddes kitabımızı yerlere atmak, onları yakmak suretiyle, yaptıkları kabul edilebilir bir şey değildir. Türkiye burada tam aksine farklı inançların buradaki mabetlerini ihya ederken, hatta inşa ederken bu tür şeylerle karşılaşmak bizleri ciddi manada rahatsız etmektedir.
Bunun küresel bazı olumsuz gelişmeleri de tetikleyeceğinden endişe ediyorum. Bu bölgeye yönelik saldırılar tüm dünyada farklı dinlere mensup özellikle farklı inançların mensubu insanlar arasında barışı huzuru zedeleyen sonuçlar doğurma potansiyelini taşıyor. İsrail devletini ve onu destekleyen cesaret veren tüm ülkeleri tarih önünde sorumlu davranmaya davet ediyorum.”