Güncelleme Tarihi:
İşte "Bay Sızıntı"nın sorularıma verdiği cevaplar:
Julian, ÅŸu an kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Â
JA: Son iki aydır çok stresli günler yaşıyorum. İki yıl önce Afrika’da sıtmaya yakalandım. Bu nedenle çok dikkatliyim. Stres yoruyor. Ama her şeyin bir bedeli var. Başıma gelebileceklere hazırlıklıyım. Bu işe girerken daldığım risk ormanının farkındaydım. Diğer yandan basın son 24 saattir üzerine düşeni yaptı. Irak Savaş Günlüğü’nün yankıları günlerce, aylarca konuşulacak. İnsanların ders çıkarması gerek’.
Julian, Siz Irak Savaş Günlüğü’nü her şeye rağmen yayınladınız. Pentagon size ve WikiLeaks’e resmen savaş ilan etti. İsveç, çalışma başvurunuzu reddetti. WikiLeaks’e internet yoluyla gelen bağışlar ve yardımlar donduruldu. Bütçeniz yok. Ortaya çıkan resim pek de parlak değil. İki sorum olacak, Siz korkmuyor musunuz, Allah aşkına? Ve, WikiLeaks’in geleceği ne olacak?
JA: İnanılmayacak destekler alıyorum. Dünyanın dört bir yanından. Çok güzel insanlar bana destek veriyor. Basın ilk defa üzerine düşeni yaptı. Yapmaya devam edecek. Daha önceki belge ifşalarımda televizyon desteğim yoktu. Şimdi, televizyon kanalları da bu belgelerle ilgili belgeseller yayınlamaya karar verdi. Tam bir işbirliği içindeyiz. İçim rahat. Risklerin farkındayım. Korkmuyorum. Tehlikelere hazırlıklıyım.
Bir ara, Irak Savaş Günlüğü’nü yayınlamayacağınızı açıkladınız. Sonra da yayınlayacağınızı duyurdunuz. Fikriniz neden değişti?
JA: Bu tamamıyla asılsız bir haber. Pentagon benimle ilgili birçok asılsız haber yaratıyor. Kötü basında buna alet oluyor. Zaten bu tür haberleri internette yayınlamak çok kolay. Benimle ilgili yayınlanan pek çok haberde doğruluk payı yok.
Sizce, ‘ Büyük Güçlere’ karşı mücadele etmek mümkün mü? Modern çağ Don Kişotluğu yapmak?
JA: Neden olmasın? Olamaz diye yapmadığımız şeyler bizim kendimizi sınırladığımız şeyler.
Siz, gerçek haberleri ya da haber olan belgeleri dünyaya ‘bedava’ sunuyorsunuz. Oysa, medya patronları sizin yerinizde olsa bu haberlerden büyük paralar kazanırdı. Ama, siz aslında onları kullanıp, haberlerinizin daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlıyorsunuz. Garip bir işbirliği değil mi bu?
JA: Yapmak istediğim buydu zaten. Dünya çapında bedava bir network kurup, gelen haberleri büyük bir titizlikle inceleyip, derlemek, halka sunmak. Halkı bilgilendirmek. Bunu da bedava yapmak. Aslında bu gazetelerin işi olmalı ama şimdi bizim sayemizde onlara hazır haber yayınlamak kalıyor. Gazetelerin yapması gerekeni WikiLeaks yapıyor.'
Siz gazeteciliğe farklı bir bakış açısı getirdiniz. Bunu tamamıyla internet gazeteciliği diye adlandıramayız. Öyle değil mi?
JA: Şeffaflık zaten gazetecilik de olmalı. Günümüzde gazeteciler masa başından, hiç araştırma yapmadan, parmağını kıpırdatmadan haber yapıyor. Hepsi için söylemiyorum. Kötü elmalar yüzünden iyi elmalara bozuk diyemeyiz. Araştırmacı gazetecilik benim yaptığım işin özü. Her şey belgeye dayalı. Bilimsel. Bilim adamlarına neden güvenilir. Çünkü istatistiklerle konuşurlar. Araştırma sonucunu konuşurlar. Kafadan ya da birilerinden duyarak bir şey üretmezler. Bilim adamalarının araştırmaları yıllar sonra bile başka bilim adamları tarafından kullanılır. Saygı görür. Benim kabul ettiğim gazetecilik böyle bir gazetecilik. Yayınladığım her haber gerçeğe dayalı. Emeğe dayalı. İşbirliğine dayalı.
Bilimsel gazetecilik kolay olmasa gerek?
JA: Ciddi bir araştırma işi. Koku alabilmeniz, insanların desteği, belgeler. Kolay değil.
Okuyucu hangi gazetecilik türünü takdir ediyor?
JA: Gazete okuyucusuna ‘ cahil’ diyebiliriz. Daha doğrusu sıradan bir okuyucu gazetede okuduğu her şeye inanma eğilimindedir. Bilgilenmek ister. Bu nedenle, medya patronlarının işini iyi yapan gazeteciler çalıştırması gerekir. Yoksa halkı yanlış bilgilendirirsiniz.
Peki sizin yayınladığınız belgelerde etik yanlışlar yok mu? Bu belgelerin Amerikan stratejilerine ve ulusal güvenliğe tehdit yarattığı söyleniyor. Buna ne diyorsunuz?
JA: Olur mu öyle şey. Tam tersi. Ben, Amerikalılara yardım ediyorum. Halkın gerçeği öğrenmesini sağlıyorum. Yönetimler de gelişmelerden ders çıkarabilir. Daha önce yaptıkları hataları tekrarlamazlar. Böylece yalanlar üzerine kurulu bir düzen olmaz.
Bir röportajınızda, ‘ P…leri ezmek hoşuma gidiyor’ demişsiniz. Bu sözler Obama Yönetimi’ni rahatsız etmiş. Bu normal değil mi?
JA: O röportajda, Amerikan Yönetimi’ni kastetmemiştim ki. ‘Güçlüleri ezmek hoşuma gidiyor’ demiştim. Buradaki güç, ‘ bir çok anlama’ gelebilir. Zayıfın da yanında olmayı seviyorum.
Tarih 5 Temmuz 2003. Amerikan askerlerinin, Türk askerlerinin başına çuval geçirmesi olayını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu olayın arkasındaki sebep neydi?
JA: Bu konuyla ilgili yorum yapamam. Belgelere dayanarak konuşmam gerek. Irak Savaş Günlüğü çerçevesinde soruyorsanız, bu günlükler 2004-2009 arasında tutulan günlüklerin toplamıdır. 2003’ü kapsamıyor.
Size dünyanın dört bir yanından sayısız belge geliyor. Ya Türkiye? Türkiye ile ilgili belgeler var mı elinizde? Varsa, daha çok hangi konuyla ilgili? Bu belgeleri yayınlamayı düşünüyor musunuz?
JA: Türkiye çok önemli bir ülke. Birçok açıdan. Elime de sayısız belge ulaşıyor. Başlıklara gelince Kürt meselesini, Türkiye’nin AB üyeliğini konu alıyor. Ancak bu belgeleri tarayabilmemiz için Türkçe bilen bir ekibe ihtiyacım var. Buradan sizin aracılığınızla çağrı yapıyorum. Türkçe bilen tercümanlara ihtiyacım var.
İngiltere’de bir dergi tarafından 2010 yılının en etkili 50 isminden biri seçildiniz. Yüzünüz yayınladığınız ‘ top secret’ belgelerin önüne geçti. Belgelerle gelen bir şöhret yakaladınız. Bu şöhretle yaşamak nasıl?
JA: Bu benim bilinçli seçimim oldu. Yüzümün tanınmasını yine belgeler için istedim. Böylece anlatmak istediğimi daha rahat anlatabilecektim. Önceleri bu kadar tanınmazken daha rahattım. Ancak, o zaman da belli bir yerde kalmıyordum. Şimdi de kaçarak yaşıyorum. Sadece artık ne yaparsam yapayım her gittiğim yerde tanınıyorum. Başrolü oynayan adam değil oyunu oynayan adam olmak isterim. Şöhreti nasıl kullandığınıza bağlı.
Size ulaştırılan sayısız belgenin kaynağını bilmiyorsanız merak ettiğiniz olmuyor mu hiç? Bazı belgeleri yayınlamak, kaynağınızı tehlikeye atmak anlamına gelmiyor mu?
JA: Bu çok dikkatlice yaptığım bir operasyon. Kaynağını bildiğim ya da bilmediğim belgeler oluyor. Kaynağını mutlaka bir şekilde teyit ettiriyorum. Belge elime ulaşmışsa, muhbir de risk altına giriyor elbet. Ama, risk almadan insanlık yararına işler yapılamaz.
Julian Assange, yarattığınız depremlerle daha çok hukuki zorlukla karşılaşabilirsiniz. WikiLeaks’in geleceği tehlikede mi?
JA: Daha çok kitleye ulaştıkça gücümüzde artıyor. Korkmuyoruz tersine daha güçleniyoruz. Hukuksal açıdan bize destek vermek isteyen kurumlar da artıyor. Savaşları yaratanlar bundan böyle gerçeklere karşı ‘ körü’ oynayamayacak.
Julian Assange, 2 yıl önce sıtmaya yakalanmış.
Son iki aydır her türlü baskı ve tehdide rağmen savaşa devam ediyor.
Basın toplantısında da röportajımız sırasında da kesik kesik öksürmesi sürüyor. Oldukça yorgun gözüküyor.
Yorgun ama kararlı..Uykusuz olduğunu tahmin ediyorum.
Enerjisinin kaynağını merak ediyorum.
Aldığım cevap, misyonu kadar net: ‘ Gelecek nesillerin bizim yaptığımız hataları yapmamasını istiyorum. Temiz bir tarih bırakmak istiyorum. Bu yolda benim ve WikiLeaks’in payı olsun istiyorum.’