Bahadır İNÖZÜ / NEW ORLEANS
Oluşturulma Tarihi: Ekim 15, 2005 00:00
Katrina nedeniyle ayrıldığı New Orleans’a 45 gün sonra dönen öğretim üyesi ve Hürriyet muhabiri Bahadır İnözü’den ilk izlenimler: Üniversite binamızı temizleyen Claudia, Superdome stadında kalp krizinden ölmüş. ‘Bana ne zaman Nat King Cole’un CD’sini alacaksın’ diye soran güler yüzünü hatırlıyorum. Arabayla şehri turluyorum. Her yer beyaz küllerle kaplı. Nükleer saldırının ertesi günü gibi, ‘The Day After’ filmine benzer görüntülerle karşılaşıyorum.
KATRİNA kasırgasından 45 gün sonra 15 yıldır yaşadığım, üniversitesinde ders verdiğim, yöneticilik yaptığım ve Hürriyet’i temsil ettiğim New Orleans’a ilk kez dönüyorum. Zorunlu tahliye nedeniyle şehri terketmek üzere havaalanına giderken, benimle röportaj yapan Amerika’nın Sesi muhabirine ‘Üç gün sonra dönerim’ diyorum ama, sonra korkulan oluyor, Katrina vuruyor ve resmi rakamlara göre bin kişi ölüyor.
Havaalanında bıraktığım arabama binip kontağı çeviriyorum, İlhan Şeşen şarkısına başlıyor ‘Ne kaldı geriye zaten...’ diye. Direkt olarak üniversitedeki toplantıya gidiyorum. Yıllardır üniversitedeki binamızın temizliğini yapan Claudia’nın Katrina’nın geldiği ilk gece Superdome’da kalp krizi geçirip öldüğünü öğreniyorum. ‘Bana ne zaman Nat King Cole’un CD’sini alacaksın’ diye soran güler yüzünü hatırlıyorum. Bir hocanın beş gün üniversitedeki binamızda mahsur kaldığını, daha sonra helikopterle kurtarıldığını söylüyorlar. Daha sonra binin üzerinde kişinin kampusta toplandığını ve helikopterlerle kurtarılmayı beklerken bitişikteki süpermarketi yağmaladıklarını, olay yerinde sadece altı tane olan polisin olup biteni seyretmekle yetindiklerini duyuyorum.
Daha sonra evime gidiyorum. Park yerinden cemse içinde askerler çıkıyor. Pazar sabahları gölgesinde çay içtiğimiz ağacın yerinde sadece kocaman bir çukur kalmış. Çürüyen yiyeceklerin dayanılmaz kokusu nedeniyle buzdolaplarını kapılara koymuş, toplanmasını bekliyorlar. Daireme giriyorum. Komşum Prof. Yasemin Aksoy sağolsun, buzdolabımdaki bozulacak şeyleri atmış. Evde elektrik yok, su yok. Balkonundan City Park’a bakıyorum, binin üzerinde ağaç yıkılmış, bir o kadarı da selle gelen tuzlu su nedeniyle ölmüş, yemyeşil manzaram kapkahverengi olmuş.
BOŞ MASALARA CAZ
Arabayla şehri turluyorum. Her yer beyaz küllerle kaplı. Nükleer bir saldırının ertesi gününü anlatan ‘The Day After’ filmine benzer görüntülerle karşılaşıyorum. Ağaçlar ya kurumuş ya da yıkılmış. İğrenç bir koku hakim şehire. Hava kararıyor. Sokak lambaları yanmıyor. Askeri helikopterlerin sesinden başka ses yok. Sokaklar terkedilen, aç dolaşan, çok sayıda başıboş köpekle dolu. Sokağa çıkma yasağı artık gece yarısı başlıyor diyor bir arkadaş.
Ertesi gün Italian Pie pizza zincirinin sahibi Musa Uluşan’la birlikte, yağmalanan lokantaları dolaşıyoruz.
Güneş batmak üzereyken dönüşe geçiyoruz, tersine dönmüş arabaların, yıkılmış ağaçların arasından. Tekrar Angeli’ye dönüyoruz. Beş kişilik bir Caz grubu neşeli parçalar çalıyor boş masalara. Arkalarında ‘New Orleans Cazını destekleyin’ yazan bir bez asılı. Saksafoncuyu gören bir arkadaş ‘Bu NBC televizyonunun eski üst düzey yöneticilerinden Jack Fine’ diyor. New Orleansa yerlesip kendini içkiye vermiş.
Tekrar yola çıkıyorum I -10 Otoyolu’nda giderken sol tarafımdaki Orleans mahallesi zifiri karanlık. Berbat bir koku yine arabamın içini dolduruyor. Camları kapatıyorum. İlhan Şeşen arabamda şarkısına devam ediyor‘ güneşli bir Pazar günü her şey değişti hayatımda’ diyor ve ekliyor ‘kurtulmak için kaçmak lazım....’
Katrina’ya rağmen pizzaya devam
KASIRGAYI az zararla atlatan Fransız mahallesindeki Angeli lokantasına gidiyorum. Lokantanın sahibi Ayşe Nayır kolları sıvamış pizza yapıyor. ‘İlk defa bugün doğal gaz geldi, sıcak pizza ve hamburger servisine başladık ama çalışacak kişi bulamıyoruz. Sadece soğuk sandviç servisi yapıyorduk’ diyor. Eskiden 24 saat açık olan Angeli artık akşamları 10 civarı kapanıyormuş. Italian Pie pizza lokantaları zinciri ile birlikte, toplam altı eyalette 35 lokanta sahibi olan ortağı Musa Uluşan, 5 lokantasının çalışamaz hale geldiğini, bazılarının yağmalandığını, zararının çok büyük olduğunu söylüyor. Katrina’da üç tanıdığı ölmüş. Yanında çalışan 10 kişiyi de günlerce Washington’daki evinde misafir etmiş. Lokantalarının salı akşamı gelirlerini de Katrina kurbanlarına bağışlamış.