Güncelleme Tarihi:
Almanya’nın o dönemdeki Hükümet Sözcüsü Dieter Vogel’e, o zamanki başkent Bonn’da düzenlenen geleneksel basın toplantılarından birinde, dönemin Başbakanı Helmut Kohl’ün cenaze törenine katılıp katılmayacağı sorulmuştu.
Vogel, aynı zamanda Hıristiyan Demokrat Birlik Parti’nin (CDU) Genel Başkanı olan Başbakan Kohl’ün katılmayacağını söyledi.
Gerekçe olarak da “Tanrı biliyor ki, Başbakanın daha önemli randevuları var. Başsağlığı turizmi istenmiyor” demişti.
O basın toplantısında ben de vardım.
Bu yanıt beni hem üzmüş hem yaralamış hem de öfkelendirmişti.
Kendisine, “Bu ırkçı kundaklamada yaşamını yitirenler Yahudi kökenli olsaydı, aynı şekilde başsağlığı turizminden söz edebilir miydiniz?” diye sormuştum.
Eveleyip gevelemişti.
İnandırıcı ve mantıklı bir yanıt verememişti.
Basın toplantısından sonra birçok Alman meslektaş yanıma gelip, “İyi yaptın. Güzel ve yerinde bir soruydu” demişti.
Helmut Kohl, cenaze törenine katılmadı.
*
29 Mayıs 1993’te Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eyaleti’ndeki Solingen kentinde neonaziler, Türklerin oturduğu bir binayı kundakladılar.
4 yaşındaki Saime Genç, 9 yaşındaki Hülya Genç, 12 yaşındaki Gülistan Öztürk, 18 yaşındaki Hatice Genç yanarak can verdi.
27 yaşındaki Gürsün İnce, küçük yavrusunu kucağına alıp, ona sıkıca sarılıp hayatta kalabilmek umuduyla alevler içindeki binanın balkonundan atladı.
Küçük yavrusu kurtulurken anne Gürsün İnce yaşamını yitirdi.
Dönemin Almanya Başbakanı Helmut Kohl, Solingen’e de gitmedi.
Cenaze törenine de katılmadı.
Daha sonraki yıllarda Almanya’nın Cumhurbaşkanı olan Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’nin o dönemdeki Başbakanı Johannes Rau, o sabah yangın yerindeydi.
Bitkindi, üzgündü.
Daha sonraki bir açıklamasında, “Yanan binanın önüne geldiğimde aklımdan Sen bu dünyayı değiştiremezsin’ düşüncesi geçti” demişti.
Hatta aynı gün istifa etmeyi düşündüğünü de.
*
Aynı günlerde Almanya’da yaşayan Türklerin ve Türkiye kökenli insanların bu ırkçı kundaklamaya tepki olarak olay çıkaracaklarını, saldırıda bulunacaklarını söyleyen Alman politikacılar oldu.
Ama Almanya’daki Türk toplumu oyuna gelmedi.
Sağduyulu bir tutum sergiledi.
Johannes Rau, o dönemde de daha sonraki yıllarda da hep Genç Ailesinin yanında oldu.
Tüm acılarını kalbine gömen tertemiz Anadolu kadını Mevlüde Genç, hep barıştan ve birliktelikten yana oldu.
Mevlüde Anne, Solingen faciasının 20’nci yıl dönümünde düzenlenen anma törenindeki konuşmasında, “Burası bizim de vatanımız. Sevgi insanı yaşatır, nefret ve kin öldürür” demişti.
*
İşte yarın ‘Solingen katliamı’nın 25’inci yılı.
Hem Düsseldorf’ta Eyalet Başbakanlığı’nda hem de Solingen’de anma törenleri düzenlenecek.
CDU’lu NRW Eyalet Başbakanı Armin Laschet öncülüğünde Düsseldorf’ta düzenlenecek anma törenine, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Dışişleri Bakanı Heiko Maas da katılacak.
Aynı zamanda CDU Genel Başkanı olan Almanya Başbakanı Angela Merkel de.
‘Başsağlığı turizmi’ bahanesiyle dönemin CDU Genel Başkanı ve Almanya’nın Başbakanı Helmut Kohl, Mölln’de de Solingen’de de cenaze törenine katılmazken, aynı partinin şimdiki lideri ve Almanya’nın şu andaki Başbakanı Angela Merkel, ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının tedirgin edici düzeye ulaştığı bugünlerde, yarın Düsseldorf’ta düzenlenecek anma törenine katılarak “Irkçılığa hayır” diyecek.
“Almanya biziz”, “Hepimiz Almanya’yız” mesajı verecek.
“Ben bu ülkede yaşayan Türklerin de Türkiye kökenli insanların da başbakanıyım” mesajı verecek.
Başbakan Angela Merkel, bu katılımıyla ‘toplumsal birliktelik’, ‘toplumsal bütünlük’ mesajı verecek.
İşte buna bugünlerde Almanya’nın her zamankinden daha fazla ihtiyacı var.