Güncelleme Tarihi:
"TÜRKİYE AVRUPA'DAN 3 KAT FAZLA BÜYÜDÜ"
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Dış İlişkiler Konseyi Yıllık Kurumsal Konferansı'nda konuştu. Türkiye'nin Avrupa'nın 3 katı büyüklüğünde büyüdüğünü kaydeden Davutoğlu, "Turizm'de çok büyük ilerlemeler kaydettik. 12 yıla baktığımız zaman yapısal alanda bir çok reform yapıldığını görüyoruz ve istatistikler de gerçekten çok iyi. Mali disiplin devam ediyor. Enflasyon Kasım'da düştü. 2023 hedeflerine yürüyoruz. Endüstri, alt yapı ve yatırımda değişikliğe gitmek, daha fazla katma değer yaratmak istiyoruz. Kasım ayında bu nedenle 25 yapısal değişiklik açıklaması yaptık. Türkiye'nin büyümesi yüzde 3. Avrupa'nın geneline baktığımızda 3 katı" diye konuştu.
"MERKEZ BANKASI BAĞIMSIZ"
Başbakan Davutoğlu, Merkez Bankası'nın bağımsızlığı ve politikaları ile ilgili sorulan bir soru üzerine şöyle konuştu:
"Kamuoyunda bazı endişe ve eleştiriler söz konusu fakat Merkez Bankası oldukça bağımsız çalışıyor. Tabii ki faiz ve büyümeyle ilgili oranları doğru tutabilmek hiç kolay değil. Yunanistan'a ya da euro kullanan ülkelere baktığımız zaman şunu görüyoruz, krizlere nasıl müdahale edilmesi gerektiği konusunda her zaman demokratik ülkelerde tartışmalar olacaktır. Merkez Bankası'nın nasıl işlev gördüğü önemlidir. Günün sonunda önemli olan husus budur. Merkez Bankası bağımsız. Kendi kararlarını kendisi alıyor. Aslında bütün demokratik ülkelerde bu ilişkiler hukuki çerçevelerle şekillendirilir ve bu hukuki çerçeve içerisinde Merkez Bankası çalışmaktadır. Bu yüzden de de Türkiye'nin kurumsal yapısı konusunda kaygı duymaya gerek yok. Her kurum belli parametreler içinde kendi görevlerini yerine getirmektedir."
İÇ GÜVENLİK PAKETİ
İç güvenlik paketiyle ilgili olarak yöneltilen bir soru üzerine Davutoğlu, şunları söyledi:
"Keşke elimde size ve bütün dinleyicilere elimde metin olsaydı da verseydim. Bu metin sadece güvenlikle ilgili değil. Güvenlik ve özgürlükler kanunu korumayla ilgili güvenlik paketi. Peki neden sordunuz? Geçen yıl 6-7 Ekim'de hükümet kurulduktan sonra, bazı şiddet dolu saldırılar gerçekleşti. Özellikle de bu saldırılar güneydoğu şehirlerinde oldu, bazı terör örgütleri tarafından. Bu terör örgütleri, evleri yakmak için Molotof kokteyleri kullandılar. Bu saldırılar esnasında insanlar hayatlarını kullandı. Protestoları esnasında şiddet dolu araçlar kullandılar. Bu da tabii ki kaygı verici bir olay ve provokasyon yaratan çevreler tarafından destekleniyor. Bu konuda bizim tabii ki tedbir almamız gerekiyor. Tedbir alacakken şunu da söylemek lazım; İçişleri Bakanlığı'ndan benim elime brifing geldi, 15 Ekim'de. Bu brifing içinde AB standartları vardı. Pakete baktığınızda, AB güvenlik ile ilgili tedbirlerin dışına çıkmadığını göreceksiniz. Mesela molotofkokteyli konusunda Avrupa'da, ABD'de bunun kullanılmasıyla ilgili çok ciddi yaptırımlar var. İngiltere'ye baktığımızda 3 PKK üyesi, molotofkokteyli kullandığı için 14 yıl hüküm giydiler. Fakat Türkiye'ye bakalım, Türkiye'de molotofkokteyli ile ilgili doğrudan bir atıf yoktu. Yani aslında protestolar esnasında şiddet içerikli faaliyetler yaparken molotofkokteyli kullanıyorlar, insanlar zarar görüyor ve bu konuda gerekli yaptırımlar yok. Biz serbest protestoları destekleyebilmek için hiç kimsenin yüzünün kapatmaması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü insanlar yüzlerini kapatarak insanlara saldırıyor. Sözde bazı protestolar var. Bu protestolar içinde böyle şiddet dolu faaliyetleri görüyoruz. Türkiye'de şu anki durumda polisin protestocuları korumak için olsa bile hiç kimseyi gözaltına alma hakkı yok. Fransa'da polis bir kişiyi 24 saat gözaltına alabiliyor. Bir savcı, soruşturma bağlamında 48 saat gözaltına alabiliyor. Almanya'da bu 36 saat. Türkiye'de hiç böyle bir yetki yok. Şimdi bizim önerdiğimiz yeni kanunda Fransa'daki standartları sağlamış oluyoruz. Olağanüstü durumlarda, bir eylem şiddet içeriyorsa polis 24 saat gözaltına alma hakkına sahip oluyor ve savcılarda 48 saat. Bu aslında Avrupa Birliği'yle karşılaştırdığımızda minimum değer. Mesela İspanya'da 48 saat, bazı başka ülkelerde 72 saate kadar çıkabiliyor. Yani aslında Avrupa standartlarına baktığımızda bizim güvenlik paketimizde hiç tezat içeren bir şey yok."
"EĞİT DONAT TARİHİ ADIMDIR"
Eğit donat anlaşmasının iki ülke arasında tarihi adım olduğunu belirten Başbakan Davutoğlu, "Biz şunu söylüyoruz, ılımlı güçleri eğitip donatmazsanız radikalleşme ortaya çıkacaktır ve rejimin barbar adımları git gide artacaktır. Bu topraklara bakıldığında 60-70 bin kadar ılımlı güç var. Bunlar da güç dengesini değiştirebilir. Bu çok önemli. Suriye halkına sadece iki hak vermek çok adil olmaz. Ya gaddar bir rejim ya da gaddar bir terör örgütü. Bu iki seçim yetersiz. DAİŞ tehdidi yüzünden Beşşar Esed'in rejimimin meşru olduğunu söylememek lazım. Eğit donat önemli. İkincisi güvenli bölge sağlama. Türkiye, mülteci kamplarına milyonlarca para harcıyor. Üçüncü olarak uçuşa yasak bölge gerekli. ABD ve Türkiye arasındaki eğit donat anlaşması tarihi bir adımdır. Biz daha fazla şey yapmak istiyoruz. Ancak tünelin ucundaki ışığı da görmek istiyoruz. Şu an karanlık bir tünel içindeyiz."
Türkiye'den DAİŞ'e katılım olduğu yönündeki iddialarla ilgili olarak Davutoğlu, "Hiç geçiş yok demiyorum ancak Türkiye'den olduğu kadar başka ülkelerden de var" şeklinde konuştu.