Güncelleme Tarihi:
KOBANİ’DEKİ OYUN
Türkiye defaatle IŞİD ile hiçbir ilişkisi olmadığını söylemesine rağmen, hiçbir IŞİD liderinin Türkiye’den gittiğine dair tek bir delil olmamasına rağmen, aylardır sanki Türkiye IŞİD’e destek veriyormuş gibi yayın yapan uluslararası medya, onların arkasında duran bazı çevreler ve Türkiye içinde hükümetimize zarar vermek adına bunları dillendiren paralelci unsurlar ve Suriye’deki rejime destek veren taraflar da dahil olmak üzere, bütün bu kesimler hükümeti zaafa uğratmak ve Türkiye’yi karalamak için bir fırsat bulduklarını düşündüler. Bu çerçevede Kobani’deki olayları, 6-7 Ekim olaylarını bilerek tahrik ettiler. Halep’te yüz binlerce insan bombalanırken susan uluslararası medya, Kobani’de canlı yayınla ‘Türk tankları duruyor seyrediyor, Kobani’de halk öldürülüyor’ diye yayın yapınca, bu iyi niyetle izah edilemez. Burada bir oyun var.
IŞİD LİDERLERİYLE İLİŞKİ YOK
Şimdi sormak lazım, IŞİD’in başkanı Bağdadi nereden geldi? Türkiye’den mi gitti? Irak’tan, buradaki Ebu Gureyb’den (hapishane) geldi. Türk sınırından mı geçti? IŞİD’in komutanlarını sayın, hepsi Irak’tan geldi. Hiçbir IŞİD liderinin Türkiye ile ilişkisi olmamıştır. Hepsi Irak kökenlidir. Çoğu Irak’tan Suriye’ye geçmiştir. Liderler dışında militan kadrolarının önemli bir kısmı da rejim tarafından Suriye hapishanelerinden salınmıştır. Rejim, bunları Irak’a ve Amerika’yı rahatsız etmek için elinde tutuyordu. Yabancı militanların tek bir geçiş yolu yok. Lübnan’dan da girebiliyor.
AVRUPALI BAKAN BANA DEDİ Kİ...
Önemli bir Avrupa ülkesinin dışişleri bakanı ‘İki sene önce tedbir alsak’ diye bana söylediğinde ben ‘Peki, siz bunları ismen biliyorsanız ülkenizden çıkmasına izin vermeyin’ dedim. Bana ‘Biz demokratik bir ülkeyiz, suç işlemeyen birini nasıl engelleyelim’ diye karşılık verdi. ‘Peki o zaman siz listeyi bize verin, biz havaalanından bunları almayalım...’ dedim. Bana dedi ki, ‘Biz demokratik bir ülkeyiz, suç işleme potansiyeli varmış gibi biz size nasıl liste verelim’. Peki siz demokratik ülkesiniz de biz demokratik ülke değil miyiz? Onun üzerine ‘İstihbarat örgütleri işbirliği yapsınlar’ dendi ve şu ana kadar 7 bin kişinin havaalanlarından girişi engellendi.
PARALEL, OPERASYON YAPTI
Üzerimizde öyle bir psikolojik operasyon uygulandı ki... Son yüzyılın en başarılı ve insani mülteci operasyonu, kabulü Türkiye tarafından gerçekleştiriliyor ama uluslararası basında Türkiye’nin bu başarısı yerine ayrı bir hikâye yazılıyor. Bu insana çok ağır geliyor. Ben paralelin hep karşısında oldum ama 10 Ocak’ta biz bu kamplarla ilgili başarılarımızı anlatırken, Adana’da MİT TIR’larına operasyon yaptılar. Bir anda dünyaya ‘Türkiye insani yardım yapmıyor, IŞİD’e yardım yapıyor’ görüntüsü yaydılar. Bir anda Zaman gazetesinin haberinden New York Times ve Washington Post haber yaptı.
ATEŞİ BULAŞTIRMAK İSTİYORLAR
Mesele Suriye meselesi olmaktan çıktı, birebir meseleyi Türkiye meselesi yapmak istediler. Bunun son örneği 6-7 Ekim olayları. Bu ateşi Türkiye’ye bulaştırmak istiyorlar. (“Kim bulaştırmak istiyor?” sorusu üzerine:) Türkiye’nin son 12 yılda kat ettiği mesafenin kimleri rahatsız ettiğine bakın, sebebini anlarsınız. Herkes açık yüreklilikle sorsun, 12 yıl içinde Türkiye’nin kat ettiği ekonomik başarıya, dış politikada geldiği yere bakın. TIR olayı ne ise Kobani olayı da Türkiye’nin imajını bozmaya dönük operasyondur. Bunlar tesadüf olamaz.
PYD HÂLÂ ESAD İLE İŞBİRLİĞİNDE
Suriye’deki Kürtlerin haklarını korumak konusunda PYD’nin sicili temiz midir? Öcalan Suriye’de iken dahi Suriye’deki Kürtlere kimliklerini vermemişti Esad rejimi. Bizim Suriye ile ilişkilerimiz iyiyken, her Suriye’ye gittiğimizde BDP’liler bana gelip, ‘Kürtlerin konularını gündeme getirseniz’ derlerdi. Biz Mürşitpınar kapısının açılması için kaç kez girişimde bulunduk. Suriye rejimi ‘evet’ derdi ama adım atmazdı. PYD Suriye’deki olaylar başladıktan sonra rejimle işbirliği yaptı. İşbirliği hâlâ sürüyor. Suriyeli Kürtlere kimlikleri olayların başlamasından sonra, 2011’de verildi.
IŞİD’LE ORTAKLIK KOMPLO
IŞİD’e karşı verilen mücadeleye Türkiye destek verdi mi? Verdi, IŞİD’den kaçan herkese ayrım yapmadan kapımızı açtık. Yaralı PYD’lileri de aldık. Kobanilileri biz koruduk. Onları Avrupa mı korudu? Bütün bunlar yaşandıktan sonra Türkiye’nin IŞİD’e destek verdiği imajını yayıyorlar. IŞİD’le ilgili şeytanımsı tutuma Türkiye’yi ortak etme çabası tipik bir uluslararası komplodur. Bu sadece Türkiye’nin itibarını zedelemeye dönük değil, aynı zamanda çözüm sürecine darbe vurarak Kürt çatışması benzeri bir çatışma çıkarıp işin eksenini değiştirmek istiyorlar. Üç sene önce mesele Suriye halkının ve Kürtlerin rejiminden çektikleriydi, bugün meseleyi bir etnik çatışmaya çevirmek istiyorlar. Buna izin vermedik, vermeyeceğiz.
HALEP’E NEDEN TEPKİ YOK?
IŞİD Telabyad’ı geçen yıl ÖSO’dan aldı, katliam yaptı. Kimsenin sesi çıkmadı. Sonra Çobanbey’de Türkmenlerin kontrolündeki bölgeyi ele geçirdi, katliam yaptı kimsenin sesi çıkmadı, Türkiye hariç... İş Kobani’ye gelince birden dünyada Esad unutuldu, sanki bütün mesele IŞİD’den çıkmış gibi bir propaganda yerleştirdiler. Şimdi kendileri bu propagandanın içinden çıkamıyorlar. Kobani küçücük bir şehir. Peki Halep’te olanlara ne diyorsunuz? Halep’te neden sessizsiniz?
PKK SÖZLERİNİ TUTMADI
Onlar (PKK) sözlerinin hiçbirini yerine getirmediler. Türkiye’yi terk edeceklerdi, silahları bırakacaklardı. Çoktan yapılmış olması lazımdı. İvmeyi sürdürmeye çalan taraf biziz. Buna karşılık onlar şehirlerin etrafında ve değişik yerlerde illegal faaliyetleri arttırdılar. ‘Alanda sadece biz varız’ şeklinde baskıcı yöntemlere yöneldiler. Biz aslında çözüm sürecinde olması gereken yere getirmeye çalıştık. Bizim hedefimiz, Türkiye’nin demokratikleşmesi içinde vatandaşımızın temin etmesi gereken bütün hakları temin etmektir. Kimsenin kültürü, dini kökeni itibarıyla tahkir edilmediği, ayrımcılık yapılmadığı bir siyasi sosyal ortamı yaratmaktır, Anayasa’da vatandaş eşitliği de dahil olmak üzere...
EYLEMLERDEN VAZGEÇECEKLER
Kamu güvenliğini ihlal edecek eylemlerden vazgeçeceksiniz. İllegal haraç toplamalar, baskı yapmalar, tehdit etmeler bunlar bitecek. Bunların olduğu yerde bizim herhangi bir kesimi muhatap almamız söz konusu olmaz. Bu bizim en temel beklentimiz. Bu olursa, daha somut adımlar konusunda daha rahat mesafe alınabilir.
SİYASET YAPACAKLAR GELSİN...
Sonrasında da bu meselenin kökten çözümüne, silahların bırakılmasına geçilir... Kim siyaset yapacaksa gelsin, eşit şartlarda istediği siyaseti yapsın. En aykırı fikir bile olsa gelsin söylesin. Bu garantileri vermek hükümet olarak bizim güvencemizdedir. Ama ‘Şiddet üzerinden siyasal bir amaca ulaşılamaz’ demek de onların görevidir. ‘Siyasal amaçlar için şiddet kullanmak gayrimeşrudur’ demelerini bekliyoruz.
ALEVİLERLE BULUŞACAĞIM
Türkiye’deki Alevilik geleneği iki kez kesintiye uğradı. Birincisi, İkinci Mahmud çağdaşlık adına Bektaşi dergâhlarını kapattı. Sonra tek parti döneminde bu tür akımlara dönük tedbirler alındı ve Aleviliğin sürekliliği kesintiye uğradı. Bunun sorumlusu AK Parti mi, Sünnilik mi? Dersim’de Sünniler mi var? Sünniler toplanıp Dersim’i mi bastı? Biz zulmün her türüne karşıyız. Benim bu konudaki sözlerim üzerine Kılıçdaroğlu ‘Sen önce Maraş’ın ve Madımak’ın hesabını sor’ diyor. Kim kimden hesap soracak. Kahramanmaraş olduğunda CHP iktidardaydı. Madımak olduğunda SHP koalisyon ortağıydı. ‘Kontrgerilla yaptı’ deniyorsa, Ecevit araştırsaydı. Sorsaydınız hesabını. Ben, bütün bu yaşananlardan sonra Alevilerin nasıl CHP’li olabildiklerine hep şaşmışımdır. Önümüzdeki günlerde Alevi önderleriyle bir araya geleceğim ve bu konuda ne gibi yeni adımlar atılabileceğini araştıracağız.
ÖYLE BAKANLIK YOK
İç Güvenlik Bakanlığı kurulacakmış. Muhalefet bunun üstüne atladı. Ben Başbakanım. Benim bilmediğim bir şeyi bunlar nasıl biliyor. Çok net söylüyorum, böyle bir konu ne açıldı, ne konuşuldu, böyle bir düşüncemiz yoktur.