Güncelleme Tarihi:
IRAK Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, PKK’nın son günlerdeki terör eylemleri ve Türkiye’nin örgüte yönelik sınır ötesi harekâtıyla ilgili açıklamalarda bulundu. “Şahsi düşüncelerim” diye nitelendirdiği yazılı bir açıklama yapan Barzani, “Tarihe not düşmek için söylüyorum” dedi, şöyle devam etti:
AK PARTİ’DEN ÖNCE ‘KÜRT VE KÜRDİSTAN’ YASAKTI
“Türkiye’deki Kürt sorununun çözümünde AK Parti'nin yaptığı çalışmalar önemlidir. AK Parti iktidarından önce ‘Kürt ve Kürdistan’ ismi yasaktı. Bununla birlikte Kürtlere ait bütün işaretler de bu yasak kapsamındaydı. Türkiye’de barışçıl bir sürecin oluşması için her türlü çabayı ortaya koyduk. Uzun diyalog ve müzakerelerden sonra AK Parti ve Sayın Erdoğan’ın, Türkiye’de Kürtlerle ilgili önceki partilerden farklı bir düşünce ile siyaset tarzına sahip olduğunu gördük. Yaptığımız uzun uğraşlar sonucu Sayın Öcalan’ın da barış görüşmelerinin ana taraflarından biri olmasını sağladık. Bu, büyük bir ilerlemeydi. Çünkü AK Parti'den önceki hükümetlerin Sayın Öcalan'a nasıl muamele ettiklerine ve ne gibi hakaretlerde bulunduklarına şahit olmuştuk. Öcalan'ın direkt muhatap alınmasıyla olumlu sonuçlar elde edildi. ‘Barış Süreci’nin ilk aşaması başarıyla devam etti. Ancak maalesef sonraki aşamalarda birçok engel çıktı. Engellere rağmen süreç HDP'ye bağlı olarak var kabul ediliyordu. Özellikle Türkiye Devleti, Sayın Öcalan ve HDP, bu sürecin yürütücüleri olduklarını deklare ediyordu. Biz de bu nedenle sürecin engelleri aşacağını ümit ediyorduk.
TEMENNİMİZ GÜVENLİK VE İSTİKRARIN DEVAMI
Taraflara her türlü yardıma hazır olduğumuzu bildirdik. Şimdi de bir kere daha bu sürecin başlaması çağrısında bulunuyoruz. Kürtlerin haklarına ulaşması, güvenlik ve istikrarın sağlanması en büyük temennimizdir. Biz Türkiye'nin siyasetini belirlemiyoruz ve PKK'nın politikalarından da sorumlu değiliz. Bizim yapabileceğimiz, diyalog için yardım etmektir. Tarihe not düşmek için şunu söylüyorum: Türkiye hükümeti barışçıl çözüm için olumlu adım, tavır ve hareketlerde bulunmuştur. Ancak maalesef bazı tarafların, bu imkânları değerlendiremediklerini ve bu konuda gurura kapıldıklarını gördük. PKK'ya da uzun soluklu hareket etmeleri için defalarca mektup gönderdim. Çünkü barış uzun bir süreçtir. Başarı için uzun zamana ihtiyaç var. Onlara (PKK’ya) şunu söyledim: İki polisin öldürülmesiyle Türkiye yok olmaz. Bugün, en büyük imkân oluşmuştur. Seçim sandıkları, kalem, diyalog, siyaset ve barışçıl yöntemlerle devam edin. Çünkü bu yollarla elde edilecek büyük kazanımlar, silahla elde edilemez. Şimdi de HDP ile AK Parti'nin Türkiye'de bir hükümet kurma noktasında anlaşmalarını doğru buluyoruz. Bu, Türkiye, Kürtler ve Ortadoğu için büyük bir kazanım olur.
SİYASETE İZİN VERMİYORLAR TEKÇİ DAVRANIYORLAR
PKK'nın siyasetine ilişkin oldukça eleştirim var. Özellikle de Kürdistan bölgesinin içişlerine müdahele etmesi noktasında. PKK, Kürtlerin yaşadığı diğer bölgelerde de müdahalelerde bulunuyor. Rojava'da (Kuzey Suriye) kimsenin siyaset yapmasına izin vermiyor, tekçi davranıyor. Savaşı sevmiyorum. Hiçbir zaman bir anlık savaşı bile desteklemedim. Tahrik, slogan, kavga ve şiddetle sorunlar çözülmüyor. İki tarafa da çağrım müzakere masasına oturmalarıdır. Barış süreci devam etmelidir. Savaşın devam etmesi Kürdistan bölgesi sınırında oturan sivil halka da zarar veriyor. Diyalog tek çaredir. Biz de bu noktada elimizden geleni yapmaya hazırız.”
PKK Öcalan ve HDP’yi yetkisiz kıldı
Silahların bırakılması, silahlı mücadelenin terk edilmesi noktasında Öcalan ve HDP'nin yetkisiz kılınması, PKK yönetiminin büyük bir yanlışı oldu. Çünkü bu şekilde Türkiye'nin Sayın Öcalan ile sorunun bir tarafı olarak görüşmesinin önünü kesiyor. Bu adım HDP'nin de siyasi baskı altında girmesini beraberinde getiriyor. Bölgede halihazırda büyük savaşlar var, gereksiz ve sonuçsuz yeni savaşlara ihtiyacımız yok. Bölgedeki tüm güçlerin birlikte hareket etmesi gerek. IŞİD’in ve eserlerinin yok edilmesi için mücadele edilmesi gerek. Türkiye ve ABD'nin IŞİD’in vurulması konusunda anlaşması bize göre önemli bir adımdır. Bunun büyük sonuçları ve etkileri olacaktır. ABD'nin ittifakıyla yürütülen bu savaşa Türkiye'nin askeri olarak müdahil olması durumu büyük ölçüde değiştirecektir. Hepimizin, bu ilerlemeleri iyi değerlendirmesi gerekiyor.