Gila BENMAYOR BARCELONA
Oluşturulma Tarihi: Kasım 28, 2005 00:00
AB ile Akdenizli komşuları arasındaki uçurumu kapatmak için düzenlenen Barcelona’daki Euromed Zirvesi’ne önde gelen Arap liderlerin katılmaması düş kırıklığı yarattı. Taraflar terörizmle demokrasi çerçevesinde mücadele ve İsrail politikası konusunda da anlaşmaya varamadılar. Zirvenin en önemli iki ismi Erdoğan ve İspanya Başbakanı Zapatero.
İSPANYA’nın öncülüğünde 10 yıl önce, Akdeniz’in zenginleriyle yoksulları arasındaki uçurumu gidermek için ortaya atılan ‘Barcelona Süreci’ni yeniden canlandırma çabaları büyük darbe yedi. Barcelona’da dün 35 ülkenin katımlıyla başlayan liderler zirvesi, Arap ülkeleriyle Avrupa arasındaki anlaşmazlıkların giderilmemesi üzerine fiyasko ihtimaliyle karşı karşıya kaldı.
Barcelona’ya gelmeleri beklenen Arap liderleri arasında gelmeyeceğini ilk ilan eden Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek oldu. Ardından Ürdün Kralı II. Abdullah, Fas Kralı IV. Muhammed, Suriye lideri Beşar Esad gelmeyeceklerini bildirdiler.
Zirveye katılacağını bildirmiş olan Cezayir Cumhurbakanı Buteflika son dakikada rahatsızlandığını bildirince gelmesi beklenen 8 Arap lider arasından sadece Filistin lideri Mahmut Abbas geldi. Mısır eski dışişleri bakanlarından Amr Musa ise Arap Birliği Genel Sekreteri sıfatıyla burada.
Neticede Barcelona’daki ‘Avrupa-Akdeniz’ (Euro-Med) Zirvesi’nin en önemli liderleri İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.
ANLAŞMAZLIK 4 NOKTADA
Peki Arap dünyasıyla ile Avrupa arasındaki anlaşmazlıklar hangi noktalarda?
Anlaşmazlıkların belli başlı dört noktada toplandığı söyleniyor.
Taraflar terörizmle mücadele konusunda görüş birliğine varamadılar. Arap Dünyası’nın ‘Karşılıklı Davranış Metni’ diye ortaya attığı bir kavrama Avrupalılar karşı çıktı. Avrupa’ya göre, bu kavram terörizmle demokrasi çerçevesinde mücadele etmek için yeterli değil.
Araplar, İsrail’i ima ederek bölgedeki ‘kitle imha silahlarının’ üretimine karşı önlem alınmasını istedi. Avrupa buna tam olarak ‘evet’ demedi.
Arap Dünyası, İsrail-Filistin sorununda Avrupa’nın kesin bir tavır almasını ve İsrail’e baskı oluşturmasını istedi.
İki taraf arasındaki en büyük uzlaşmazlık ‘sivil toplum kuruluşları’ konusunda. 10 yıl önce ortaya atılan ‘Barcelona Süreci’nin en büyük ayağı STK’lar. Ancak şimdi Arap ülkeleri sivil toplum kuruluşlarının rollerinin azaltılmasını ve ancak hükümetlerin desteklediği STK’ların rol almalarını istiyorlar. Sadece bu talep ‘Barcelona Süreci’nin ruhuna tamamıyla aykırı. Ayrıca Arap Dünyası’nın demokratikleşme konusundaki isteksizliğinin kanıtı.