Güncelleme Tarihi:
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Danimarka Dışişleri Bakanı Rasmussen ile düzenlediği ortak basın toplantısında İsrail-Hamas arasındaki savaşa değindi ve "İsrail uluslararası hukuku ihlal etmektedir. Bu zulüm karşısında sessiz duramayız. İnsani yardımların Gazze’ye kesintisiz ulaşması için çaba sarf edilmelidir. Biz hiçbir zaman zulme ortak olmadık, olmayacağız." ifadelerini kullandı.
Bakan Fidan sözlerine şöyle devam etti;
İSRAİL'DEN İSTEDİĞİMİZ BARIŞ ÇAĞRIMIZA CEVAP VERMESİ
Gazze'de tüm insanlık bir yol ayrımında. Buradan ya tüm dünyaya yayılacak bir savaş çıkacak ya da büyük bir barış çıkacak. Türkiye'nin tercihi barıştan yanadır. Nitekim bu anlayışla yola çıkarak 7 Ekim'den bu yana soruna taraf olan, sorun hakkında fikri bulunan bütün aktörlerle görüştük. Bölgede çok sayıda ülkeyi ziyaret ederek temas ve istişarelerde bulunduk. Çok sayıda telefon görüşmesi yaptık.
Bunlar neticesinde oluşan kanaatimizse, İsrail bir tercih yapmak zorunda, Filistinlilerin varlığını yok saymak, Filistinlilerin haklarını göz ardı etmek, Filistinlilere baskı ve zulüm uygulamak İsrail'e barış getirmedi ve getirmeyecek.
İsrail'den istediğimiz barış çağrımıza cevap vermesi. Buradan ya daha büyük bir barış ya da daha büyük bir savaş çıkacak. Türkiye olarak sorunun tüm taraflarına barışı telkin ediyoruz. Krizin yayılmasını önlememiz lazım. Aksi takdirde çok daha kötü gelişmelere tanıklık edebiliriz.
HERKES SORUMLULUK ALMALI, SOMUT ADIM ATMALI
İsrail huzur ve güven içinde olmak istiyorsa Filistinlilerin kendi topraklarında, kendi devletlerinde yaşama haklarına saygı duymak zorundadır. İsrail bunu yapmazsa kendisine her devasında daha da büyüyen bir şiddet ortamı ve sarmalının içinde bulacaktır. Biz Türkiye olarak sorunun tüm taraflarına sağduyuyu telkin ediyoruz.
Bölge dışı aktörlere, dayanışma kisvesi altında İsrail'in işlediği suçlara ortak olmamalarını tavsiye ediyoruz. Krizin yayılmasını önlememiz lazım. Aksi takdirde küresel düzeyde çok daha kötü gelişmelere tanıklık edebiliriz. Çözümün yegane yolu 67 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız, egemen Filistin Devleti'nin hayata geçirilmesiyle mümkündür.
Bu konuda herkes sorumluluk almalı ve somut adımlar atmalıdır.
Bizim garantörlük mekanizması önerimizin ardında işte bu anlayış yatmaktadır. Daha önce vurguladığımız gibi bu mekanizmada Bölgedeki Müslüman ülkelerin de aktif bir rol üstlenmelerini arzu ediyoruz. İsrail ve Filistin arasında kalıcı ve sürdürülebilir barışın tesisi, küresel düzeyde başka sorunların çözümü için de bir başlangıç ve umut teşkil edecektir. Türkiye olarak çabalarımızı bu yapıcı anlayışla sürdüreceğiz.