Güncelleme Tarihi:
Bağış, farklı şekilde itham altındaki gazetecilerin, seçimlerde farklı siyasi partilerden milletvekili olacağının ortaya çıkmaya başladığını belirterek, “Bu mağdurlar, arkadaşlarımız, bizzat Meclis kürsüsünden bu sorunu gündeme getirip, gerekli yasal değişiklikleri yapmak için bizlere öncülük edebilecekler" dedi.
Bakan Bağış, Washington'daki temasları kapsamında, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon ve ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Avrupa Alt Komitesi Başkanı Dan Burton ile görüştü.
Daha sonra, ABD'deki üç büyük Türk çatı örgütü Türk-Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA), Türk-Amerikan Dernekleri Federasyonu (TADF) ve Türk Amerikan Birliği (TAA) yöneticileri ve yetkilileriyle büyükelçilik rezidansında bir araya gelen Bağış, çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bağış, ABD'ye ATAA ve TADF'ın ortaklaşa düzenlediği "Türk Amerikan Ulusal Liderlik Konferansı"nın açılışı için geldiğini hatırlatarak, anlamlı bir açılış toplantısı yapıldığını kaydetti.
Bakan Bağış, açılışta, "ABD'deki toplumu motive etmeye çalışan, birlikte hareket etmelerinin Türkiye ve dünyanın dört yanındaki Türkler için ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışan konuşma yaptığını" anımsattı.
Bunun yanında, Gordon'ın kendisini otelinde ziyaret ettiğini, Burton ile toplantı yaptıklarını ve Dış İlişkiler Konseyi ve RAND gibi Türkiye-ABD ilişkilerini yakından takip eden bazı düşünce kuruluşları uzmanlarıyla bir araya geldiklerini ifade eden Bağış, ABD'deki Türk örgütleriyle yaptıkları toplantının da çok yapıcı geçtiğini bildirdi.
Bağış, Türk örgütleriyle toplantıda, ortak paydada işbirliği yapma potansiyelini değerlendirdiklerini aktararak, "Her üç kuruluşumuzdan da beni çok motive edici, benim bu toplumun içinde yaşarken görme özlemini çektiğim işbirliği, dayanışma konusundaki kararlılığı görmek, beni de büyükelçimizi de çok memnun etti" dedi.
"BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ KONUSUNDA SİZLER KARAR HASSASIZ"
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, "Türkiye'deki basın özgürlüğü konusunda temaslarında ne gibi tepkiler aldığı" yönündeki soru üzerine, "Türkiye'de basın, tarihinin en özgür dönemini yaşamaktadır" dedi.
Türkiye'de "basın özgürlüğünü kısıtlamaya çalışan herhangi birileri olursa, karşılarında herkesten önce devleti, hükümeti, iktidar partisini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı bulacağını" ifade eden Bağış, "Sayın Başbakanımız'ın bir zamanlar şiir okuduğu için hapis yatmış bir kişi olduğunu lütfen unutmayalım. Basın özgürlüğü konusunda biz en az sizler kadar hassasız, ama hiçbir sektör mensuplarına suç işleme özgürlüğünü tanıyamaz" diye konuştu.
Bağış, tüm demokratik ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de bağımsız yargı olduğunu belirten Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aynı bağımsız yargı, bundan üç yıl evvel bizim partimizi kapama girişiminde bulundu. Aynı bağımsız yargı, bundan üç yıl önce açtığı davada, ben, Sayın Başbakanımız dahil, Türkiye'nin 71 siyasetçisini siyasetten yasaklama girişiminde bulundu.
Biz bağımsız yargıda savunmamızı yaptık ve çıkan neticeye de saygı duyduk. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanımızın bile hassasiyetini dile getirdiği bir konuda bir Cumhuriyet savcımız, gözaltına alınan gazetecilerin, gözaltına alınma sebeplerinin meslekleriyle hiçbir alakasının olmadığını açıkladı.
Şu anda yapmamız gereken iddianamenin ortaya çıkmasını beklemek ve bu arkadaşların neden gözaltına alındığını anlamak olacaktır.
Eğer, ifade ve basın özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik herhangi bir girişim varsa, onun ilk önce karşısında biz dururuz. Ama eğer bir suç işleme, çete kurma, demokratik yollarla iktidara gelmiş hükümeti, demokratik olmayan yöntemlerle darbeyle görevden alma girişimleri olmuşsa, birtakım ele geçirilen patlayıcıların, silahların, yasak ve kanunsuz bir şekilde kaydedilmiş görüşme tutanaklarının, ses kayıtlarının bulunduğu bir ortamda bunun parçası olmuşlarsa, bir suç işlenmişse, onların yargılanmasını talep etmek de hepimizin gelecek nesillere en büyük borcudur.
Türkiye'nin artık faili meçhullerle anılan bir ülke olması hiçbirimizin istediği bir şey değildir. Türkiye'nin artık o darbeci zihniyetle anılan bir ülke olması hiçbirimizin arzu edeceği bir şey değildir."
"WASHINGTON POST'UN YAZISI SORULDU"
Bu konuda temaslarında kendisine Washington Post gazetesinde çıkan yazıya dair görüşlerinin sorulduğunu bildiren Bağış, "Şu anda anlattıklarımı onlara da anlattım. Biz bu konuda son derece şeffafız, ülkemize, kendimize güveniyoruz, bütün bu süreçleri aşabilecek toplum olduğumuza yürekten inanıyoruz" dedi.
Bakan Bağış, "Suçlamalar kesinleşmeden 1 yılı aşkın sürelerle hapiste tutulan gazetecilerin bulunmasına" yönelik soru üzerine, bu konuların Türkiye'deki kanunlarla ilgili bir durum olduğunu söyledi.
Bağış, şunları kaydetti: "Ne acıdır ki Türkiye'de cezası kesinleşmiş başka gazetelerin yazarlarıyla ilgili aynı sorunlar varken, bunlar hiç gündeme gelmiyordu. Yani Yeni Şafak, Zaman, Star gazetelerinin yazarlarının başına aynı sorunlar gelince, Türkiye'de sorun gelmiyordu, bu işler ABD'de, Washington Post'ta konu olmuyordu da şimdi başka gazeteye gelince mi oluyor? Tabii ister istemez Türkiye'deki bazı çevrelerde bu bir soru işareti yaratıyor.
Ama bunun çaresi nedir? Yasalarımızda eğer gözaltına alınma ve gözaltında tutulma süreleriyle ilgili düzenleme yapılması gerekiyorsa, bunu mutlaka yapmalıyız. Şu anda anladığımız, benim de basından takip ettiğim kadarıyla bu süreçte her iki cenahtan da farklı konularda farklı şekilde itham altında bulunan gazetecilerimizin de bir sonraki seçimlerde farklı siyasi partilerden milletvekili olacağı çok ortaya çıkmaya başladı.
Bu mağdurlar, arkadaşlarımız, bizzat Meclis kürsüsünden bu sorunu gündeme getirip, gerekli yasal değişiklikleri yapmak için bizlere öncülük edebilecekler. Gönül isterdi ki bu konularda hem yurt içinde hem yurt dışında sadece şikayette bulunan muhalefetimiz, bu konularda bize önerilerle gelseydi ve bu gözaltı süreleriyle ilgili yasal değişiklikleri yapabilseydik. Ama hala geç değil, biz bu konularda makul, herkesi rahatlatacak çözümler konusunda çok açığız. Bunları da hep beraber düzeltmemiz gerekir."
Bu arada Bağış, ABD'deki Türk çatı kuruluşlarının yöneticileri ve yetkilileriyle görüşmesinin ardından, Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Namık Tan ve eşi Fügen tarafından, Türk-Amerikan Ulusal Liderlik Konferansı vesilesiyle büyükelçilik rezidansında verilen resepsiyona katıldı.