Güncelleme Tarihi:
Elindeki dövmeyi bantla kapatarak okula girebildiğini, arkadaşlarının kendisiyle dalga geçtiğini ve psikolojisinin bozulduğunu belirten Oğuzhan Öz, şunları söyledi: “Babam benim için elime doğum günü hediyesi olarak üç hilalli Türk bayrağı dövmesi yaptırdı. Öğretmenim görünce çok kızdı. ‘Bu dövmeyle okula giremezsin’ diyerek dövmeyi bantla kapattı. Çok gücüme gitti. Arkadaşlarım benimle dalga geçiyor. Psikolojim bozuldu. Bunu aileme anlattım. Annem okula geldi. Öğretmenler anneme de aynısını söyledi. Daha sonra polis çağırdılar. Ben asla elimdeki Türk bayrağını silmeyeceğim. Kimse beni Türk olduğum için dışlayamaz. Bu şekilde yapmaya hakları yok.”
‘GURURUMA YEDİREMEDİM’
Oğuzhan Öz’ün babası Mustafa Öz ise hukuki yollara başvuracağını ifade ederek, okulun bu tavrını ırkçı ve insan haklarına aykırı olarak nitelendirdi: “Beş haftadan beri oğluma okulda hakaret ediyorlarmış. Oğlum bana bunu yeni söyledi. Okul yönetimi, Türk bayrağını politik bir sembol olarak görüp yasaklamış. Bu benim Türklüğüme hakarettir. Gururuma yediremedim. Ben de polise giderek okul hakkında şikâyetçi oldum. Polis, bu dövmenin politikayla alakası olmadığını söyledi. Daha sonra tekrar okula gittim. Okul müdürü ile görüştüm. Durumu anlattım. Müdür yine kabul etmedi. Bana başka polisleri anlattı. Bu benim için çok büyük bir ırkçılıktır. Oğlumu kimseye yedirtmem.”
‘YAZILI İSTEDİM VERMEDİLER’
“Biz Türk vatandaşıyız. Oğlum şu an okula giremiyor. Okul müdürü yasak koydu. Ben bu konuda Alman kanunlarıyla ilgili bir araştırma yapıp öğretmenin önüne koydum. ‘Bakın okuyun. Böyle bir yasak yok’ dedim. ‘Ona bakarsanız, bizim bütün derneklerimizi kapatmamız’ lazım dedim. ‘Türk bayrağını da yasak etmeniz’ lazım dedim. ‘Bunu kapattırmak demek, ben Türk bayrağına karşıyım, bununla okula giremezsin demek’ dedim. Okuldan yine eve gönderdiler. Polis geldi. Hanıma da politik suçlama yapmışlar. Bu Türk bayrağı. Bu Türk milletinin bayrağı. Kimsenin Türk bayrağını kapatmaya gücü yetmez. Hukuki haklarımız konusunda girişim başlattım. Başkonsolosluğa da durumu anlatacağız. ‘Yasaksa, bunu yazılı olarak verin’ dedim. Veremediler.”