Güncelleme Tarihi:
Türkiye kökenlilerin, Avusturya yasalarına saygılı bir toplum olduğu belirtilen açıklamada, şöyle denildi: “Avusturya kültürüne uyumun, bizi köklerimizi inkar etmeye zorlamaması gerektiğini düşünüyoruz. Halen akrabalarımızın ve arkadaşlarımızın yaşadığı Türkiye’de 15 Temmuz gecesi kalkışılan kanlı darbe girişimine haklı bir infial içinde birlik ve beraberlikle tepki göstermemizin, demokrasiye, temel hak ve özgürlüklere sahip çıkmamızın anlaşılabilir ve doğal bir hak olduğunu düşünüyoruz. Avusturyalı dostlarımızdan, Avusturyalı ünlü mimar Holzmeister tarafından tasarlanan TBMM binasının da bombalandığı bu darbe girişiminin sadece Türkiye Cumhurbaşkanı’nı değil, tüm kurum ve kuruluşlarıyla topyekün Türk demokrasisini hedef aldığını, eğer başarıya ulaşmış olsaydı tahayyül edilemeyecek vahim neticeler doğuracağını anlamalarını bekliyoruz. Demokrasiye, cumhuriyetin değerlerine, insan haklarına, temel hak ve özgürlüklere karşı yapılan bu kalleş saldırıyı farklı görüşlere sahip olsak da Avusturya’daki Türk toplumu olarak bizler de birlik ve beraberlik içinde en güçlü şekilde kınıyor, bu tür darbe girişimlerine dünyanın neresinde olursa olsun tüm medeni dünyanın ve demokrasilerin gereken tepkiyi vermesi gerektiğine inanıyoruz.”
BİZİ SİLAHLI ÖRGÜT GİBİ SUNUYORLAR
UETD Avusturya Başkanı Cem Aslan, Türkiye’deki darbe girişiminden sonra Avrupa’dan verilen tepkilerin “Türkiye’deki darbe girişiminin istedikleri gibi sonuçlanmadığını gösterdiğini” söyledi ve şu açıklamayı yaptı:
“Avrupa’da medya boyutuyla Türkiye taraftarı, Erdoğan taraftarı kitle üzerine yıldırma operasyonu, psikolojik baskı operasyonu uygulanıyor. Avusturya medyası direk ‘Erdoğan taraftarları sahaya indi’, ‘Erdoğan taraftarı onu yaptı, bunu yaptı’ gibi yayınlar yaptı. Bir yerden düğmeye basılmış gibi tüm Avrupa’da bu hamleler başladı. Özellikle Avusturya bunun liderliğini yapıyor. Müthiş bir şekilde Türkiye ve Erdoğan aleyhtarlığı yapıyorlar, hamleler ve haberler had safhaya çıkmış durumda. Biz UETD olarak bu saldırının en başındayız. Yani öyle söylemler geliyorlar ki bizi silahlı kişilerden oluşan bir örgüt gibi sunmaya başladılar. Hukuki adımlarımızı atacağız. Avusturya yasalarına göre çalışıyoruz. Anayasa boyutunda gelip kontrol edeceklermiş. Şu an Avrupa ve Avusturya’da psikolojik olarak baskı altına sokuyorlar.”
ALEVİSİ, SÜNNİSİ, KÜRDÜ, TÜRKÜ, MÜSLÜMANI, HIRİSTİYANI...
MÜSİAD Avusturya Başkanı Faruk Can, siyaset ve medyanın darbe karşıtı insanlara yönelik suçlayıcı ifadeler kullanmasının kabul edilemez olduğunu ifade ederek, “Politikacıları ve basın mensuplarını objektif olmaya davet ediyoruz” dedi.
Avusturya ve Türk toplumunun ayrıştırılması için ciddi provokasyon girişimleri bulunduğunu kaydeden Can, “Alevisiyle Sünnisiyle, Kürdüyle Türküyle, Müslümanı Hıristiyanıyla el eleyiz. Biz provokasyonlara gelmiyoruz. İnsanlarımızı da provokasyona gelmemeye davet ediyoruz. Biz Türkiye-Avusturya dostluğunun, ticari ilişkilerin artması için elimizden geleni yapıyoruz. Bütün vatandaşları, sükunete davet ediyoruz” diye konuştu.