Avrupa’da seçime giren, ‘Erdoğan kozunu’ kullanıyor

Güncelleme Tarihi:

Avrupa’da seçime giren, ‘Erdoğan kozunu’ kullanıyor
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 14, 2017 09:30

HOLLANDA’da 15 Mart 2017 tarihinde genel seçimler yapıldı. Seçim öncesi yapılan kamuoyu yoklamalarında aşırı sağcı, ırkçı, yabancı ve İslam düşmanı Geert Wilders’in genel başkanlığını yaptığı Özgürlük Partisi (PVV) açık ara öndeydi.

Haberin Devamı

Avrupa’da seçime giren, ‘Erdoğan kozunu’ kullanıyor
Ancak seçimlere kısa bir süre kala aynı zamanda Demokrasi ve Özgürlük için Halk Partisi’nin (VVD) genel başkanlığını yapan Hollanda Başbakanı Mark Rutte, ‘Türkiye’, daha doğrusu ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan’ kozunu oynadı.
Rutte, 16 Nisan’da Türkiye’de yapılacak referandum öncesi Türk politikacıların ülkede düzenlemeyi planladıkları etkinliklere katılmalarını engelledi.
Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun planlanmış toplantısını iptal ederken, uçağına iniş izni vermedi.
Aynı gün Türk Aile ve Sosyal İşler Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın Amsterdam’daki Türk Başkonsolosluğuna girişine izin verilmedi.
Bakan Kaya, geldiği gibi kara yoluyla Almanya’ya geri gönderildi.
Hem de basın özgürlüğünün, düşünceyi ifade özgürlüğünün büyük harflerle yazıldığı Hollanda gibi bir Avrupa Birliği (AB) ülkesinden.
Ama Hollanda halkı bunu hiç de öyle bir ‘düşünceyi ifade özgürlüğüne darbe’ gibi algılamadı.
Sandık başında Rutte ve partisi VVD’yi ödüllendirdi.
VVD seçimlerden en güçlü parti olarak çıkarken, Başbakan Rutte koltuğunu korudu.
Tabii Türk düşmanlığı ve Erdoğan düşmanlığı yaparak.
*
Kısa bir süre sonra 24 Mart 2017 tarihinde Almanya’nın Saarland Eyaletinde, Eyalet Parlamentosu seçimleri yapıldı.
Seçim öncesi yapılan anketlere göre Hırıstiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Eyalet Başbakanı Annegret Kramp-Karrenbauer’in koltuğu ciddi bir biçimde sallanıyordu.
Kramp-Karrenbauer de Türkiye, daha doğrusu ‘Erdoğan kozunu’ oynadı.
Hiçbir Türk politikacı zaten çok az Türkiye kökenli insanın yaşadığı bu eyalette herhangi bir etkinliğe katılmayı aklının ucundan bile geçirmediği halde Kramp- Karrenbauer, kapılarının Türk politikacılara kapalı olduğunu ilan etti.
Saarlandlı seçmenler de Eyalet Başbakanı’nın bu yaklaşımını hiç sorgulamadı.
Bırakın sorgulamayı, ödüllendirdi bile.
Seçimlerden CDU en güçlü parti olarak çıktı.
Annegret Kramp-Karrenbauer koltuğunu korudu.
Hem de Türkiye ve Erdoğan düşmanlığı sayesinde.
*
Evet. Almanya’da 24 Eylül 2017 tarihinde, yani yaklaşık 40 gün sonra genel seçim yapılacak.
Sol Parti, Yeşiller, sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) aylardır ‘Erdoğan düşmanı’ bir tutum sergiliyorlar.
Başbakan Angela Merkel’in genel başkanlığını yaptığı CDU’nun kardeş parti konumundaki Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) de öyle.
Alman politikacılardaki ‘Erdoğan düşmanlığı’ son dönemlerde tam bir Türkiye düşmanlığına dönüştü adeta.
Seçimler yaklaşırken hem Başbakan Merkel’in liderliğini yaptığı CDU hem de koltuğuna göz diken SPD, seçmenlerin desteğini almak için ‘Türkiye’, daha doğrusu ‘Erdoğan kozuna’ sarıldılar.
Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin dondurulmasını, Türkiye’ye AB yardımının durdurulmasını gündeme getirdiler.
SPD’nin başbakan adayı Martin Schulz da öyle.
Belli ki, SPD, ‘Erdoğan kozunu’ kullanarak Başbakan Merkel’i koltuğundan etmek istiyor.
Ama boşuna…
Martin Schulz’un SPD’nin başbakan adayı olduğunu açıkladığı ocak ayı itibariyle partisinin oy oranında bir artış gözlendi.
Ama kısa bir süre sonra bu yükseliş yok olup gitti.
Almanya’da bu hafta sonu genel seçim olsa SPD’nin toplam oyların ancak yüzde 22-24’ünü alacağından hareket edilmekte.
CDU ile kardeş parti CSU’nun ise oy oranı yüzde 40’ı bulmakta.
Bu da çok açık bir biçimde Başbakan Angela Merkel’in koltuğunu koruyacağı anlamına gelmektedir.
Tabii aynı zamanda SPD’yi, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bile kurtaramayacağı anlamına da...

BAKMADAN GEÇME!