Güncelleme Tarihi:
Alman haber ajansı Deutsche Welle'nin haberine göre, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) tarafından Strasbourg'da kabul edilen kararda İslam dini ve Müslümanların Avrupa’nın bir parçası olduğu, İslam’ın Hıristiyanlık ve Musevilik’le aynı kültürel ve tarihi kökleri paylaştığı, aynı temel değerleri tanıdığı vurgulandı.
AKPM tarafından oy birliğiyle kabul edilen kararda Avrupa devletlerinden burka veya peçeli çarşafa genel yasaklama getirmemeleri istenirken, İsviçre’ye de minare inşası yasağına moratoryum uygulaması çağrısında bulunuldu. Müslümanlardan da kadın-erkek eşitliği konusunda adım atmaları istendi.
AKPM’nin “Avrupa’da İslam, İslamizm ve İslamofobi” başlıklı raporu genel kurula gelmeden önce kulislerde, popülist sağcı partilere mensup üyelerin genel kurulda sorun çıkartabilecekleri ve oturumu şova çevirebilecekleri kaygısı hakimdi. Ancak korkulan olmadı ve karar tasarısı 30’dan fazla değişiklik önergesinin tartışıldığı oylama sonunda oy birliğiyle kabul edildi.
BAŞÖRTÜSÜ TARTIŞMASI
Sosyalist grup üyesi İngiliz parlamenter Denis MacShane genel kuruldaki konuşmasına başını tamamen kapatan kara bir örtüyle başladı. MacShane’in konuşmasında “İslamiyet’te başörtüsü yoktur” şeklindeki yorumuna EPP grubundaki AKP milletvekili Mehmet Tekelioğlu “Böyle bir hükmü nasıl verebiliyorsunuz. Bu hükmü vermek bizim işimiz değil. İnsanlar giyinişlerinde özgür olmalılar” yanıtını verdi.
Konu hakkında AKPM’nin kadın-erkek fırsat eşitliği komisyonu adına görüş raporu hazırlayan AKP milletvekili Nursuna Memecan ise “İslam’ın bir barış dini” olduğunu söyleyerek, “Avrupa’da Müslümanların dışlanıp, parmakla gösterildiğini” kaydetti.
Memecan’ın bu tespiti oturum sonunda kabul edilen kararına da yansıdı. Kararda, Müslümanların, dini gelenekleri ve kültürel farklılıkları nedeniyle toplumdan dışlandıkları, parmakla gösterildikleri ve kendilerine ayrımcılık yapıldığı hissine sahip oldukları vurgulandı.
BURKAYA YASAK ELEŞTİRİLDİ
Oturuma, güncelliğinden ötürü beklendiği gibi bazı Batı Avrupa ülkelerindeki burka ve peçeli çarşaf yasağı damgasını vurdu. Raporu kaleme alan Sosyalist grup üyesi Danimarkalı parlamenter Morgens Jensen, burka yasağını ilk oylayan Belçika’daki bölünme tartışmalarına gönderme yaparak alaylı biçimde “Belçikalı meslektaşlarımızın şu anda burka yasaklamak yerine uğraşacakları daha ciddi konular var sanıyorum” dedi.
Liberal Grup adına söz alan Alman parlamenter Marina Schuster de burka veya peçeli çarşafa getirilecek genel bir yasaklamanın olası ters etkilerine dikkat çekti.
Avrupa muhafazakârlarını temsil eden Avrupa Halk Partisi (EPP) grubu adına konuşan Hollandalı parlamenter Pieter Omtzigt, Avrupa devletlerinin burka veya peçeli çarşafa genel yasak getirme yetkilerinin olmasını savundu. Omtzigt konuşmasında “liberal bir toplumda vücudun tamamen örtülmesi bir hak olabilir mi?” sorusunu yöneltti.
“DEVLET DİN KONUSUNDA TARAFSIZ OLMALI”
Kararda buna karşılık, demokratik normların din ve devlet ilişkilerinin birbirlerinden ayrıştırılmasını gerektirdiğinin altı çizilerek, “Genel anlamda toplumu demokratik biçimde yansıtan ve onun hizmetinde olan hükümetler, parlamentolar ve idari kurumlar tüm ateist, agnostik ve dini inanca karşı nötr olmakla yükümlüdürler” ifadelerine yer verildi.
Kararda, Avrupa Konseyi ülkelerinde hizmet veren bazı İslami kuruluşların “yabancı hükümetlerden” finansal destek ve siyasi direktif aldığı ve hedeflerinin dini olmadığı da belirtildi. AKPM, Avrupa devletlerine, İslami dernek ve kuruluşların maddi kaynakları, yönetim kadroları ve tüzükleri konusunda saydam olmaları için önlem alması çağrısında bulundu.
KÜLTÜRLERARASI DİYALOĞA DESTEK
Kararda, azınlıkta olan bir kültüre mensup göçmenlerin yaşadıkları ülkelerde marjinalleşmemeleri ve paralel bir toplum oluşturmamaları için önlemler alınması ve bu çerçevede kültürlerarası diyaloğun cesaretlendirilmesi de savunuluyor. Ancak İslam’ın bir barış dini olduğunu ifade eden AKPM, “teröristlerin ve aşırı siyasilerin İslam dinini kendi iktidar mücadeleleri için kullanmalarına ilk tepkinin Müslümanlardan gelmesi gerektiği” görüşünü de kararına ekledi.
Burka ve peçeli çarşaf yasağının demokratik bir toplumda güvenlik veya kamusal alanda dinsel nötralite adına gerekli olabileceğinin vurgulandığı kararda, bu giyim tarzına genel yasak getirmenin hedeflenenin aksi etki yapabileceği ve aileler ve toplumu Müslüman kadınların evden çıkmaması için baskı yapmaya itebileceği uyarısında bulunuluyor. AKPM buna karşılık üye devletlerden Müslüman kadınları giyinişleri konusunda hür iradeye sahip olabilmeleri için ve her türlü fiziksel ve psikolojik şiddete karşı korumalarını istiyor. Bu tespitten yola çıkarak da üye devletlerden Müslüman kadınları hakları konusunda duyarlı kılacak spesifik politikalar üretmesini istiyor.
“MİNARE YASAĞI KAYGI VERİCİ”
Avrupa’da bazı siyasilerin Müslümanlara karşı ayrımcı politikalarının endişe verici olduğuna da vurgu yapan AKPM, bu çerçevede özellikle İsviçre’nin minare yasağı için düzenlediği referandumun “kaygı verici” olduğunu belirterek, bu ülkeden minare inşasına getirilen genel yasağa moratoryum uygulamasını ve bu yasağı en kısa sürede kaldırmasını talep ediyor.
Kararda, İslam dininin Avrupa genelinde yüksek öğrenim kurumlarında olarak okutulması, bu alanda akademik ve dini planda uzmanlar yetiştirilmesi ve İslam ile İslamizm arasındaki farkın anlatılması da istenmekte.