Güncelleme Tarihi:
İşte bu nedenle Almanya’nın istikrarlı ve güçlü bir hükümete ihtiyacı var.
Ama Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) ile Hür Demokrat Parti (FDP) ve Yeşiller’in bi raraya gelerek Jamaika Koalisyonu (siyah-sarı-yeşil koalisyon) oluşturma planları beklenmedik bir biçimde suya düştü.
Yani AB’nin lokomotifi tekledi.
***
“Daha iki ay önce yapılan seçim öncesi 4 yıllık yasama dönemi için başbakan adayı olduğumu söyledim. Bu konudaki görüşüm değişmedi” diyerek başbakanlığı vekaleten sürdüren Angela Merkel, erken seçime gidilmesi halinde yeniden başbakan adayı olacağını ilan ederken, hiç şüphesiz yeni bir hükümet kurmanın yollarını aramayı da sürdürecek.
Aslında çok alternatif yok.
Ya daha seçim akşamı “Bizim yerimiz muhalefet. Büyük koalisyona yokuz” diyen ve bu tutumlarını bugün de hala sürdüren Sosyal Demokrat Parti (SPD) yöneticileri, bu söylemlerini unutup “Ne yapalım, ülkemizin hükümetsiz kalmasına mı yol açalım?” diyerek CDU/CSU ile yeniden büyük koalisyon hükümetini oluşturacak.
Aslında bu sosyal demokratlar için hiç de kolay olmayacak.
Çünkü böyle davranmaları halinde SPD’li politikacılar, inandırıcılıklarını iyice yitirecekler.
Ya Başbakan Angela Merkel, CDU/CSU’lu veya CDU/CSU ile Yeşiller’in yer alacağı bir azınlık hükümeti kuracak.
Başbakan Merkel buna hiç de sıcak bakmıyor.
“Erken seçim, azınlık hükümetinden daha iyidir” diyor.
Ya da yeni genel seçime gidilecek.
***
Ama burada da bir çıkmaz yaşanmaktadır.
Almanya’da Federal Meclis olarak bilinen Alman Parlamentosu’nun yasalara göre erken seçim kararı alma yetkisi yok.
Alman Anayasa’na göre Federal Meclis’i feshederek erken seçim yolunu açma yetkisi Cumhurbaşkanı’nın elindedir.
Bir dönemler SPD Genel Başkanı olan ve yıllarca Federal Dışişleri Bakanlığı da yapan Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier de, şu aşamada erken seçimlere sıcak bakmamaktadır.
Alman Cumhurbaşkanı, “Partiler 24 Eylül’de yapılan seçimlere Almanya’da sorumluluk almak için katıldılar. Bu sorumluluk Alman Anayasası’na göre yeniden ve kolayca seçmene iade edilemez. Bu sorumluluk kişisel çıkarların ve parti çıkarlarının üzerindedir” demektedir.
Her ne kadar isim vermese de, Cumhurbaşkanı Steinmeier’in, bu sözleriyle kendisinin de mensubu olduğu eski partisi SPD’yi kast ettiği ortadadır.
***
Evet, 23 Mayıs 1949 tarihinde Anayasa’nın kabulüyle resmen kurulan Federal Almanya Cumhuriyeti’nde şimdiye kadar 3 kez erken seçime gidilmiştir.
1972 yılında CDU/CSU yapıcı güvensizlik önergesi ile dönemin başbakanı Willy Brandt’ı yerinden etmek istemiştir.
Ancak bu başarısız sonuçlandığı halde dönemin Cumhurbaşkanı Gustav Heinemann ‘yeterli destek olmadığı için hükümetin istikrarlı çalışamayacağı’ gerekçesiyle Federal Meclis’i fesh edip erken seçime gidilmesine karar vermiştir.
19 Kasım 1972’deki seçimlerden SPD ile FDP zaferle çıkmış ve Willy Brandt da koltuğunu korumuştur.
1982 yılında CDU/CSU ve FDP yapıcı güvensizlik önergesiyle dönemin SPD’li Başbakanı Helmut Schmidt’i koltuğundan etmiş yerine CDU’lu Helmut Kohl oturmuştur.
Kohl, güven tazelemek istediği için bilerek güven oylamasını kaybetmiş ve dönemin Cumhurbaşkanı Karl Carstens, Federal Meclis’i fesh edip erken seçim kararı almıştır.
6 Mart 1983’te yapılan seçimleri CDU/CSU ile FDP kazanıp Kohl koltuğunu korumuştur.
2005 yılında SPD’nin Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eyalet Parlamentosu seçimlerini kaybetmesi üzerine dönemin Almanya Başbakanı Gerhard Schröder güven oylaması istemiştir.
Mensubu olduğu SPD’li parlamenterlerin de desteğiyle güven oylamasını kaybetmiştir.
Dönemin Cumhurbaşkanı Horst Köhler de Federal Meclis’i fesh ederek, erken seçim yolunu açmıştır.
***
Evet Almanya’da bugün gerçekten bir hükümet krizi yaşanmaktadır.
Ama Almanya bugün erken seçime gitse, bu şüphesiz en çok sağ popülist Almanya İçin Alternatif’in (AfD) işine yarayacaktır.
Böyle bir gelişme de daha büyük krizler yaratacaktır.
Bu da kesinlikle gözardı edilmemelidir.