Güncelleme Tarihi:
Aspirin 20. yüzyılın en önemli buluşlarından biri. Ama, dünyanın en çok satan ilacının babasının kim olduğu hálá tartışmalı. Daha doğrusu İskoçyalı bir araştırmacı ortalığı karıştırdı. Dr.Sneader'in iddiasına göre ‘Aspirin’in babası Hoffmann' (solda) hikayesini Naziler gerçek mucit Yahudi olduğu için uydurmuş.
1897 yılında, 29 yaşındaki bir Alman kimyager, neredeyse tesadüf eseri, saf aspirin molekülünü keşfeder. Felix Hoffmann bu başarısını aslında babasına borçludur. Yıllardır romatizma ağrıları çeken baba Hoffmann almak zorunda olduğu sodyum salisilatın tadından şikayet etmektedir. Felix, babasının kullanmak zorunda olduğu ilacı iyileştirmek için çalışırken, aspirini keşfeder. Bayer'in iki yıl sonra piyasaya sürdüğü - tıp tarihinin hap şeklindeki ilk ilacı olan - Aspirin kısa sürede dünyanın en çok satan ilacı haline gelir.
İskoçyalı ilaç tarihi uzmanı Dr.Walter Sneader'e göre ‘Bu güzel bir hikaye ama hikaye...’ Gerçek çok farklı. Ne ‘babasının acısını dindirmeye çalışan bir oğul’ ne de ‘tesadüfen bulunan bir ilaç’ söz konusu. İddiaya göre Aspirin'in hikayesi ‘Yahudi düşmanlığından kaynaklanan bir dolandırıcılık.’
NAZİ PROPAGANDASI
Sneader, ilacı yine Bayer'de çalışan Arthur Eichengrün'ün bulduğunu öne sürüyor. İddiaya göre, Nazi propagandası, bu büyük tıbbi başarıyı bir Yahudi'ye mal etmemek için, 1934 yılında ‘Babasını seven genç doktor’ hiyayesini uydurmuş. 1908 yılında Bayer'den ayrılan ve işleri kötü giden asıl mucit çıkıp da ‘Hayır ben keşfettim aspirini’ diyememiş. Zaten kendini Theresienstadt toplama kampında bulmuş.
Arthur Eichengrün kendi gerçeğini anlatmak için Aspirin'in 50. yılını kutladığı ve bütün dünyada ‘tıp tarihinin en başarılı ilacı’ olarak ilan edildiği 1949 yılını beklemiş. Dr.Walter Sneader, ‘O zaman 82 yaşında olan Eichengrün, Hoffmann’ın bir yalancı olduğunu söyledi. Kendi emrinde çalışan Hoffmann'ın laboratuvarda kendisine söylenen malzemeyi karıştırmaktan öte bir rolü olmadığığı söyledi' diyor. Sneader, Hoffmann'ın Aspirin'in gerçek babası olmadığını, ‘buluşun üstüne oturduğunu’ şu bulgulara dayanarak iddia ediyor:
SONUÇTA HEPSİ BAYER
19.yüzyılın sonunda, Almanya'da Hoffmann seviyesindeki bir kimyagerin kendi araştırmalarını yürütecek laboratuvarı ve imkanı bulabilmesi inandırıcı değil;
Aspirin'in bulunuşu ve ‘romatizmalı baba’ hikayesine ilk kez 1934 yılında, ‘Kimya tekniklerinin hikayesi’ adlı bir kitabın bir sayfa dibinde rastlanıyor. Yani Naziler'in iktidarda olduğu ve Yahudiler'i ezmeye başladığı bir tarihte.
Araştırmacı Walter Sneader ‘Umarım, Eichengrün’e hakkettiği itibar iade edilecektir' diyor ama Bayer bu görüşte değil. Aspirin'i üreten firmaya göre, Eichengrün işe girdiğinde Dr.Hoffmann Aspirin'in ana maddesi asetilik asidi bulmuş, 10 Ağustos 1897 tarihli laboratuvar defterine notunu düşmüştü bile. ‘Zaten, diyor ünlü firmanın sözcüsü, ne farkeder. Sonuçta Aspirin’in mucidi Bayer'in bir çalışanı değil mi?'