Güncelleme Tarihi:
AVUSTURYA İşçi Odaları’nda 1999 yılında başlayan Gelecek İçin Yeni Hareket (NBZ) oluşumu, merkez sağ ve sosyal demokrat partilerin aşırı sağ söyleme kaymasının ardından başta Müslüman azınlık olmak üzere göçmen kökenli vatandaşların sorunlarına çözüm aramak, ırkçı ve İslamofobik saldırılara karşı mücadele yürütmek amacıyla 1 Ocak 2017’de partiye dönüştü.
Ülkenin 9 eyaletinin 5’inde örgütlenen NBZ, pazar günü yapılacak seçimlere sadece Vorarlberg Eyaleti’nden sekiz adayla girecek.
Yaklaşık 300 bin Türkiye kökenlinin yaşadığı Avusturya’da, 110 bine yakın Türkiye kökenli seçmen bulunuyor. Seçimlere 2 bin 55 milletvekili adayı girerken, bunların 20’sini Türkiye kökenliler oluşturuyor.
ÖNCELİKLERİNİ ANLATTI
NBZ Genel Başkanı Adnan Dinçer, göçmen kökenli Avusturya vatandaşları tarafından kurulan partinin öncelikli çalışma alanlarının başında, ülkede yaşayan Müslüman, Türk azınlığına yönelik ırkçı ve İslamofobik saldırılarla mücadele etmek olduğunu, ancak bununla beraber toplumun tamamını ilgilendiren sorunlara da ağırlık verdiklerini söyledi.
Kiraların düşürülmesi, asgari ücretin bin 750 euro seviyesinde sabitlenmesi gibi konuların seçim programlarında ön sıralarda yer aldığına işaret eden Dinçer, gelir düzeyi düşük ve yaşamını zorlukla idame edenlerin sorunlarına çareler üretmenin öncelikli hedefleri arasında bulunduğunu anlattı.
ASIL SORUNLAR GÜNDEME GETİRİLMİYOR
Dinçer, Avrupa genelinde aşırı sağcı partilerin yükselişini gözlemleyen merkez sağ ve sosyal demokrat patilerin aşırı sağ söyleme yöneldiğine dikkati çekerek, şöyle dedi:
“Seçimde birkaç oy daha fazla alabilmek için partilerin aşırı sağa kaydığını görüyoruz. Azınlıklar üzerinden siyaset yapılıyor. Burada özellikle Müslüman Türk toplumu ve bunlara ait kurumlar hedef tahtasına yerleştiriliyor. Bu gruplar sorun olarak gösterilerek oy devşirilmek isteniyor. Köklü partiler mevcut sorunlarımızı çözmeleri gerekirken daha fazla sorun meydana getiriyorlar. Ülkede bir milyona yakın açlık sınırında yaşayan var. İşsizlik oranı çok yüksek, eğitim ve sağlık sisteminde önemli eksiklikler var. Bu sorunların dile getirilmesi gerekirken, göçmen, sığınmacı ve uyum gibi konularla mevcut problemler öteleniyor.”
ÖVP, FPÖ’DEN BİREBİR KOPYALAMIŞ
Merkez sağ Avusturya Halk Partisi’nin (ÖVP) aşırı sağcı partinin programını neredeyse birebir taklit ettiğini belirten Dinçer, “ÖVP aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi’nin (FPÖ) programını kopyalamış ve hatta üzerine eklemeler yaparak, şu anda yeni ÖVP- Liste Kurz olarak adlandırılan merkez sağ parti aşırı sağcı FPÖ’den daha fazla sağa kaymış durumda. ÖVP’nin ekonomi programı ise tamamen iş verenleri gözeten, çalışanları göz ardı eden yapıda, bir nevi modern köleliği öngörüyor” dedi.
Dinçer, 2015’te yaşanan sığınmacı krizinin Avrupa’da aşırı sağ söylemin ivme kazanmasına neden olduğuna dikkati çekerek, 24 Eylül’de Almanya’da yapılan genel seçimlerde 92 ırkçı ve nazi ideolojisine sahip kişinin milletvekili seçildiğini, Avusturya’da Pazar günü yapılacak seçimler öncesi yapılan kamuoyu yoklamalarında aşırı sağcı partinin yüze 25 bandında oy almasının beklendiğini ifade etti. Seçimlerin ardından olası merkez sağ ÖVP ve aşırı sağ FPÖ koalisyonunun kurulma ihtimali, başta Müslümanlar olmak üzere azınlıkların yaşam alanlarını ve özgürlüklerini kısıtlayacağını vurgulayan Dinçer, şunları söyledi:
SEÇİMDEN SONRA SIKINTI OLUR
“Seçim kampanyası süresince ÖVP’nin söylemlerine baktığımızda, özellikle Müslümanlara ait cami, dernek gibi kurumların daha sık denetlenmesi, kontrol altında tutulması gerektiğini savunuyor. Bu da ülkede yaşayan Müslümanların yaşam alanlarının daha da kısıtlanacağı anlamına geliyor. Yine aşırı sağcı parti, yabancıların ülkenin sosyal haklarından faydalanmaması gerektiğini ileri sürüyor. Bu nedenle seçimlerin ardından burada yaşayan azınlıkların ciddi sorunlarla karşı karşıya kalacağını düşünüyorum.”
Dinçer, partilerin özellikle seçim süresince kullandıkları aşırı sağ söylemin ülkede çok tehlikeli bir boyut kazandığının altını çizerek, “Üç beş oy daha fazla almak için başvurdukları bu popülist söylem ülkede aşırı sağcı saldırıların artmasına neden oldu. Irkçı, İslamofobik şahıslar politikacıların söylemlerinden cesaret alarak, özellikle başörtülü kardeşlerimize yönelik daha pervasızca fiziki ve sözlü saldırılarda bulunabiliyorlar” diye konuştu.
Bu ayın başında yürürlüğe giren burka yasağına da değinen Dinçer, bu yasakla hedeflenenin uzun vadede her türlü tesettürün yasaklanması olduğunu dile getirdi.
Dinçer, Avusturya’da seçim barajının yüzde 4 olduğunu, bunun da yaklaşık 250 bin oya tekabül ettiğini anımsatarak, “Avusturya’da yaşayan yaklaşık 700 bin Müslüman’ın 350-400 bini seçmen. Bu oran seçim sonuçları ciddi oranda değiştirebilir. Ben Müslüman seçmenin hangi parti olursa olsun sandık başına giderek oylarını kullanmalarını rica ediyorum. Eğer biz siyaseten ağırlığımızı ortaya koyarsak, aşırı sağ parti de dahil hiç kimse bizim üzerimizden siyaset yapamaz” dedi.