Güncelleme Tarihi:
BEKİR Altaş, İslami cemaatlerin hukuken tanınması hususunda ve ayrımcılıkla mücadele politikasında düzenlemeler yapılması gerektiğini belirterek, “Almanya’daki Müslümanların ders almaya değil, eşit katılım imkanlarına sahip olmaya ihtiyacı var” dedi.
Araştırmaya göre Müslümanların birçok yönden haksızlığa uğradıklarını ve yoğun bir şekilde ön yargıların hedefi olduklarını vurgulayan Altaş, şunları kaydetti:
“Din Monitörü araştırmasından çıkan sonuçlar, siyasilere uyguladıkları dışlayıcı İslam politikasından vazgeçmeleri yönünde açık bir sinyaldir. Başörtüsü yasaklarının önüne geçilmesi ve İslami cemaatlerin hukuken tanınması bu bağlamda zikredilebilir. Uzmanların da tespit ettiği üzere bu tür dışlayıcı uygulamalar Müslümanların yoğun şekilde dışlanmasına ve tanınmamalarına sebebiyet vermektedir. Başarı kişinin mensup olduğu inançla değil, ortaya koyduğu çalışmayla ölçülmelidir ama rapora bakıldığında Almanya’da bunun tam tersinin söz konusu olduğu görülmektedir.
TEHLİKELİ VE ENDİŞE VERİCİ
“Birleşik Krallık’ta yaşayan Müslümanların aksine, Almanya’daki iyi eğitimli Müslümanlar kendi niteliklerine uygun iş bulmakta oldukça zorlanmaktadır. Ayrıca rapora göre Alman vatandaşı her 5 kişiden biri Müslüman komşu sahibi olmak istememektedir. Bunlar oldukça tehlikeli ve endişe verici bulgulardır.”
KÖTÜ KARNE ORTAYA ÇIKTI!
Din Monitörü araştırmasının sonuçlarına göre özellikle eğitim, iş dünyası ve sosyal çevre alanlarında entegrasyon hususunda Müslümanların oldukça büyük ilerlemeler kaydettiğinin görüldüğünü belirten Altaş, “Eğer siyaset önlerine engel çıkarıp durmasa çok daha başarılı olacaklardır. Sonuç olarak rapor Almanya’nın İslam politikasının çok kötü bir karneye sahip olduğunu ortaya çıkarmıştır” dedi.
‘ÇOK AMA ÇOK ANLAMLI’
Altaş, Müslümanların uyum konusunda önemli ilerleme kaydetmesinin önemine vurgu yaparak şunları kaydetti:
“Federal Adalet Bakanının yasama organını tehdit aracı olarak kullanıp Müslümanlara kabul edilemez talepler yönelttiği, Dışişleri Bakanı’nın Almanya’daki Müslümanları kendi hesaplarına alet ettiği, İçişleri Bakanı’nın Müslümanları sadece önleyici tedbir bağlamında muhatap almak suretiyle vatandaşların onlarla komşu olmak istememesine yol açtığı bir ortamda Müslümanların entegrasyon bağlamında önemli ilerlemeler kaydetmiş olmaları çok ama çok anlamlıdır.”