Güncelleme Tarihi:
Avrupa Parlamentosunun (AP) en büyük siyasi grubu Avrupa Halk Partisinin (EPP) Helsinki Kongresi'nde AP Başkanı Antonio Tajani, ve AB Konseyi Başkanı Donald Tusk konuşma yaptı.
Tajani, konuşmasında, Avrupa'nın "demokrasi ve özgürlük" gibi değerlere ihtiyacı olduğunu, Hristiyanların yanı sıra Yahudi ve Yezidi azınlıkların da haklarının korunması gerektiğini söyledi.
Konuşması boyunca birkaç kez Yahudi ve Yezidi haklarına işaret eden ve Hristiyan birliği vurgusu yapan Tajani'nin Avrupa'da yaşayan milyonlarca Müslüman'ı anmaması ise dikkati çekti.
Tajani, Avrupa'daki gazeteci suikastlerine işaret ederek, bu saldırıların Avrupa değerlerini tehdit ettiğini bildirdi.
AB'nin son dönemde doğu ve batıdan saldırılara uğradığı değerlendirmesinde bulunan Tajani, "ABD ve Çin ile tek tek mücadele edemeyiz. Orta Doğu'da Rusya ve ABD'den bağımsız olarak Avrupa savunma politikalarına ihtiyacımız var. Birlik olmalıyız. Eğer AB bürokrasisini Ferrari'ye benzetirsek, onu sürecek kaliteli politikacılara ihtiyacımız var." dedi.
Tajani, Afrika'nın dünya politikasında ve AB için önemine değinerek, "Kolonyal politikalardan kaçınmalıyız. Çinlilerin Afrika'da yaptığını yapmak istemiyoruz. Biz kazan-kazan bir çözüm peşindeyiz. Afrika ile ilgili ciddi bir stratejiye ihtiyacımız var." ifadelerini kullandı.
"AP SEÇİMLERİNDE DEĞERLERİMİZİ KORUMALIYIZ"
Tusk ise göç krizinin "Avrupa'daki Hristiyan demokrasi" kimliği üzerindeki tartışmaları alevlendirdiğini kaydetti.
Göç krizinin başlamasının ardından iki tehdit hakkında uyarı yaptığını anımsatan Tusk, bu uyarıların, düzensiz göçün kontrol edilememesi durumunda güven sorunu oluşacağı ve siyaset alanında krizin yarattığı karmaşadan fayda sağlayacak siyasilerin ortaya çıkacağı olduğunu söyledi.
AB'nin dış sınırlarını güçlendirerek ve düzensiz göçü kontrol almayı öncelikli hale getirerek bu sorunu çözme yolunda adım attığını ifade eden Tusk, kriz ortamından faydalanan siyasilere ilişkin tehditin sürdüğüne dikkati çekti.
Tusk, "AP seçimlerinde asıl tehlike iş imkanları ya da ekonomik yararlar gibi konulara ilişkin değildir. Seçimlere yönelik asıl tehlike temel değerlerimizin korunamamasıdır." değerlendirmesinde bulundu.