Güncelleme Tarihi:
Ofisimizin köşe komşusu Starbucks'ta kuyruktayım. Önümde haylice uzun, sporcu yapılı sarışın iki genç kadın sıkı sohbet içinde, lisanları İsveç'çeyi andırıyor. Çifter çifter kağıt torba, paket taşımaları dikkatimi çekiyor. Merakımı gidermek için soruyorum: ''Sabahın bu saatinde bunca alışverişi nereden yaptınız?'' Kuzu derisi kaban giymiş olanı yanıtlıyor: ''New Jersey'de out-let (marka giysileri yarı fiyata satan mağazaları) dükkanlarında. İki gün önce Stockholm'den geldik. Ucuz mal satan yerlere dün gece yarısından sonra gittik, sabah gün doğuşundan çıktık. Yorulduk ama değdi doğrusu. Yazlık-kışlık giysileri yok pahasına aldık. Doların değeri çok düştüğü için hayli tasarruf ettik. ''
Sipariş sırası İsveç'li kadınlarda, kasa önünde James Blunt'ın kasetlerini karıştıran bir çocuğa sesleniyorlar: ''Junior, sütlü kahve mi?'' Junior'un boyu asgari 1.75. ''Evet, Mommy.'' İlk bakışta ana-oğul değil, iki kardeşe benziyorlar. Siparişi verdikten sonra devam ediyoruz konuşmaya: ''Amerika'ya ilk gelişiniz mi?'' Lise öğretmeni olan kadın ikinci kez gelmiş, ortaokulu bitiren oğlu Junior'u, arkadaşı diğer sarışını da alarak. Ne düşünüyor Amerika hakkında? ''Çılgın bir ülke Amerika. Halkı dost genelde, son derece rahat. Aynı şekilde gururlu. Ama Irak Harbi Amerika'ya çok şey kaybettirdi. Sevimliliği, inanırlığı zarar gördü. Kalkınmış ülkeler dahi Amerika'nın İran'dan fazla dünya barışını tehdit ettiği kanısında. Bugün Avrupa'da kamuoyu araştırması yapılsa insanların çoğunluğu Amerika'yı sevmediklerini söyleyecekler. ''
Peki milyonlarca turist, az buz değil 45 milyon, niye hala akın ediyor Amerika'ya? Omuz silkiyor İsveç'li kadın: ''Bu ülkeyi Avrupa'lı göçmenler kurdu. Arada kan bağı ilişkisi var. Avrupa ile Amerika hep dost kalacak dünya döndükçe. Zaten yalnızca Avrupa ülkeleri değil, dünyanın tümü Amerikan kültürünün izinde yol alıyor. Genç nesiller Yeni Dünya'ya hayran. Müzik, sanat, giyim-kuşam da Amerika taklit ediliyor. Amerika gerçekten dünya lideri, niye harp peşinde koşuyor, izahı mümkün değil. ''Tezgahtaki kız'' Siparişiniz hazır.'' deyince ayaküstü sohbetimiz sona erdi.
Gerçekten açık yaraya tuz basmıştı Stockholm'lu öğretmen. Gelişmiş ülkelerden yoksul Afrika, güney Asya'ya Amerikan kültürü tank, füze, bombardıman uçağına ihtiyaç olmadan yayılmasını sürdüyor. Irak Harbi, cezaevlerinde işkenceler, insan haklarını çiğnenmesini protest eden gençler başında 'Yankee' kepi, 'I Love New York' yazılı tişörtler, Donna Karan, Levi's blucinleri içinde rock'n roll, cool jazz parçaları dinleyip, rap eşliğinde dans ediyorlar. Kolej öğrencileri Madonna, Britney Spears, Paris Hilton, Nicole Richie'nin, sosyete ve eğlence alemi şöhretlerinin özel hayatını günü gününe izliyorlar. Yemekte MacDonalds, meşrubatta Coca Cola güncel yaşamın bir parçası.
Haftalık Alman dergisi Die Zeit'in Editörü Josef Joffe bir araştırma yazısında ''Dünyada yüzlerce milyon insan Amerikan kültürünün etkisinde yaşıyor. Son Rus askeri ülkesine döndüğünde Prag, Budapeşte ve Varşova'da Sovyet Rusya'nın kültür varlığı buharlaşıp kayboldu. Anında Amerikan kültürü palazlandı. Avrupa sinemalarında gösterilen filmlerin üçteikisi Holllywood yapımı. Dünya sinemalarında hasılat toplamı en yüksek 250 filmden yalnızca dördü, ''The Full Monty''( İngiliz), 'Life is Beautiful' (İtalyan), 'Sprited Away' ve ' Howl's Moving Castle' (Japon) yabancı ürünü. Gerisi Amerikan filmi. Edebiyat alanında da durum fazla farklı değil. 2003 yılında Almanya'da İngilizce'ye tercüme edilen her kitaba karşı dokuz kitap İngilizceden Almancaya çevrildi. Avrupa'daki üniversitelerin tümü bir araya gelse Harvard ve Stanford'u tahtından indiremez. Avrupa hükümetleri sinema sanayiilerine ne denli yardımda bulunsa dahi Hollywood'un üstünlüğüne son veremezler.'' diyor.
Beş kıtaya kültür çıkarmasıyla toplumların benliğine nüfuz etmiş Amerika'nın dünya liderliğini kanıtlamak için harplere ihtiyacı yok. Öyleyse harpler niye süregeliyor?