Almanya'yı göçmenler kurtarır

Şu anda 81 milyon 200 bin olan nüfusun 2030 yılında 79 milyona, 2050 yılında da 75 milyona düşeceğinden hareket edilmekte.

Hatta bazı araştırmalar Almanya’nın nüfusunun 2050 yılına kadar 70 milyonun altına düşeceğini

bile göstermekte. Bunu Almanya’nın geleceğini ve kaderini belirlemekle sorumlu politikacılar da bilmektedir.

Böyle olduğu halde genelde tam bir seyretme politikası izlenmekte. Yıllardır yeni bir Göç Yasası tartışmaları sürdürülmekte. Ama sadece tartışılıyor.
Kanada örneği üzerinde duruluyor.

Yani Kanada’nın resmi dillerinden birini (İngilizce veya Fransızca) bilen, eğitimli, meslek sahibi olanlara öncelik tanıyan bir puan sistemi.
Ama şu Bizim Almanlar her alanda olduğu gibi göç konusunda da kılı kırk yardıkları için bir türlü hayata geçiremediler bunu.

* * *

Daha pragmatik karar veren Sosyal Demokrat Partili (SPD) Başbakan Gerhard Schröder, 2000 yılında belirli alanlarda uzmanlaşmış göçmenleri Almanya’ya çekmek için Green Card (Yeşil Kart) uygulamasını hayata geçirdi. Ama cazip imkanlar sunulmadığı için doğru dürüst gelen olmadı.
Başbakan Angela Merkel döneminde Blue Card (Mavi Kart) uygulaması devreye sokuldu.
O da işe yaramadı.

Oysa ki, Almanya’nın şu anda olduğu gibi önümüzdeki yıllarda da çok ciddi bir biçimde kalifiye elemana ihtiyacı olacaktır.
Almanya’nın önde gelen ekonomi enstitüleri tarafından yapılan araştırmalara göre, Almanya’da çalışan nüfus sayısında 2035 yılına kadar her yıl 500 bin azalma olacaktır.
2030 yılında Almanya’daki nüfusunun yüzde 30’unu 60 yaşın üzerindekiler oluşturacak.
80 yaşın üzerindekilerin sayısı 6 milyon 300 bine ulaşacak. Yani Almanya daha da yaşlanacaktır.

* * *

Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden kalifiye göç yoluyla şu anda olduğu gibi, önümüzdeki yıllarda da nitelikli eleman açığının kapatılması mümkün olmayacaktır.
Çeşitli alanlarda yaşanan nitelikli eleman sıkıntısı hiç şüphesiz son dönemlerde sayıları artan sığınmacılarla da giderilemeyecektir.
Ama Almanya’yı göçmenler kurtaracaktır.

Ancak yabancılar dışarı diye sokaklara dökülen ırkçı Almanya Nasyonal Demokrat Parti (NPD) yandaşları, Pegida kısa adıyla tanınan Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Yurtsever Avrupalılar gibi Müslüman düşmanları, sağcı kesimleri bir araya getirmek için politika sahnelerine çıkan ve her geçen gün güçlenen sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) gibi karanlık güçler, Almanya’nın işini daha da zorlaştırmaktalar.
Sığınmacılara ve göçmen kökenlilere saldırıların artması, barış içinde birlikte yaşamı dinamitlediği gibi Almanya’nın yurtdışındaki imajına da zarar vermektedir. Kaldı ki, Almanya Başbakanı Angela Merkel, “Wir schaffen das” (Başarırız. Bunun üstesinden geliriz) diyerek Almanya’nın kapılarını sığınmacılara açması hem ülkenin hem de AB’nin onurunu kurtarmıştır.

* * *

Son yapılan kamuoyu yoklamalarına göre, Almanların yüzde 83’ü sığınmacılara dönük saldırıları kınıyor. Hatta utanç duyuyor.
Ama sadece utanç duymak yetmiyor.

Saldırganlara, ırkçılara, yabancı düşmanlarına, İslam düşmanlarına karşı toplumsal tepki göstermek gerekmektedir.
Hem de hiç zaman kaybetmeden.
Aksi takdirde kaybeden Almanya olacaktır.
Almanlar olacaktır.
Avrupa olacaktır.
Avrupalılar olacaktır.
Dünya olacaktır.
İnsanlık olacaktır...