Güncelleme Tarihi:
Münster İdare Mahkemesi'nden yapılan yazılı açıklamada, 1990 yılında aile birleşimi kapsamında Almanya'ya gelen ve bu tarihten itibaren yasal olarak ülkede ikamet eden bir Türk vatandaşının, 2013 yılında süresiz oturma izni için başvuruda bulunduğu belirtildi.
Açıklamada, Türk vatandaşının, mart ayında başvurusuyla ilgili olarak Warendorf Yabancılar Dairesi'nde görüşmeye davet edildiği ancak burada Almanca iletişim kuramadığı için kendisine süresiz oturma izni verilmediği kaydedildi.
Bunun üzerine söz konusu Türk vatandaşının Münster İdare Mahkemesinde yabancılar dairesi aleyhine dava açtığı kaydedildi.
Söz konusu Türk vatandaşı da dava dilekçesinde, sağlık durumunun el vermemesi nedeniyle Almanca kursuna gidemediğini ifade ederken, Avrupa Adalet Divanı'nın 10 Temmuz'da aldığı ve aile birleşimi vizesi için Almanca dil şartını kaldıran kararını hatırlattı.
Mahkeme kararında, davacı Türk vatandaşının süresiz oturma iznine hak kazanabilmesi için basit düzeyde de olsa sözlü olarak Almanca iletişim kurabilmesi gerektiğini, bu koşulun yasalara ve Avrupa Ekonomik Topluluğu ile Türkiye arasında geçmişte imzalanan Ortaklık Antlaşması'na uygun olduğunu iddia etti.
Davacı Türk vatandaşının, Münster İdare Mahkemesinin kararına karşı bir ay içerisinde bir üst mahkemeye itiraz hakkı bulunuyor.
AVRUPA ADALET DİVANI'NIN KARARI
Avrupa Adalet Divanı 10 Temmuz'da aldığı kararda, Almanya'nın, sınırları içinde yasal olarak ikamet eden Türk vatandaşlarının aile birleşimini sağlama amaçlı vize başvuruları için talep ettiği Almanca bilme şartını, Avrupa Birliği (AB) yasalarına aykırı bulmuştu.
Eşi 1998'den bu yana Almanya'da yaşayan Naime Doğan'ın, aile birleşimi için yaptığı vize başvurularına Alman makamlarından olumsuz yanıt alması üzerine açtığı davada kararını açıklayan Avrupa Adalet Divanı, 2007'de yürürlüğe sokulan uygulamanın ne Türkiye ile AB arasındaki Ortaklık Anlaşması'yla ne de aile birleşimine ilişkin AB direktifleriyle uyumlu olduğuna hükmetmişti.
Kararda, aile birleşiminin, AB ülkelerinde çalışan Türklerin aile yaşamının sürmesini sağlama açısından kaçınılmaz olmasının yanı sıra hem ikametin kalitesini iyileştirmeye hem de bu kişilerin kaldıkları ülkelerde entegre olmalarını desteklemeye katkıda bulunduğu belirtildi.
Almanya'nın 2007'de devreye soktuğu uygulamaya göre, aile birleşimi yoluyla bu ülkeye gelmek isteyenler temel düzeyde Almanca bilmek zorundaydı. Az da olsa Almanca konuşmayanların aile birleşimlerine yönelik vize başvuruları reddediliyordu.
Almanya, bu uygulamayla zorla evlendirmelerin önüne geçeceğini ve entegrasyonu güçlendireceğini savunuyordu.