Güncelleme Tarihi:
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ilk kez hükümet kurma süresinin bu kadar uzadığı bir dönemde Hristiyan Demokrat Birlik (CDU), Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) dördüncü kez ön görüşme yapmak üzere bugün bir araya geliyor.
Almanya'daki parlamenter sistemde tek başına iktidara gelmek hemen hemen imkansız olduğu için ülke, koalisyon hükümetlerine adeta mahkum.
SPD ve CDU/CSU arasındaki ön görüşmelerin yarın sona ermesinin ardından partiler önce kendi yönetimlerinde koalisyon görüşmelerine geçilip geçilmeyeceğine karar verecek.
Koalisyon müzakerelerinde taraflar başta enerji, iklim, sağlık sigortası, emeklilik, sığınmacılar, vergi ve Avrupa politikası olmak üzere 15 konuyu ele alıyor.
Buradan çıkacak sonuç önce partilerin yetkili kurullarından geçecek. SPD, 21 Ocak'ta olağanüstü kurultay düzenleyerek ön görüşmelerden çıkan sonucu tartışacak. Partilerin yetkili organlarından çıkacak sonuçla iki taraf arasında doğrudan koalisyon görüşmelerinin başlatılıp başlatılmayacağına karar verilecek.
KAMUOYU “BÜYÜK KOALİSYONA” ÇOK SICAK BAKMIYOR
Alman Birinci Kanalı ARD'nin yaptığı kamuoyu yoklamasında, Almanların yüzde 45'i büyük koalisyondan yana olduklarını ifade etti. Büyük koalisyon fikrini olumlu bulmayanların oranı ise yüzde 52 oldu.
Son dönemde yapılan bir ankette, ülkede yeniden seçim yapılması halinde partilerin oy oranlarının çok da değişmeyeceği ancak aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisinin (AfD) oylarını artırabileceği ortaya çıktı. Anket sonucuna göre, 24 Eylül'deki seçimde yüzde 31 oy alan CDU/CSU ve yüzde 20 oy kazanan SPD, bu oranları korurken yüzde 12,6 alan AfD, yeni bir seçimde yüzde 14,5 ile oyunu artıracak.
SCHULZ'UN KARİYERİ KOALİSYONA BAĞLI
Avrupa Parlamentosu Başkanlığı görevinde bulunan ve Mart 2017'de büyük umutlarla SPD Genel Başkanlığı koltuğuna oturan Martin Schulz'un partiye oy kazandıramaması kendi geleceğinin tartışılmasına neden oldu.
SPD ile Birlik partilerinin (CDU/CSU) hükümet kurması durumunda Schulz, 4 yıl boyunca kabinede önemli bir pozisyonu üstlenebilecek ve herhangi bir liderlik sıkıntısı yaşamayacak.
Gözlemciler Martin Schulz'un hükümetin kurulamaması ve seçim yapılması durumunda liderliğini kaybedebileceği görüşünde.
ALMAN BASININDA "MERKEL YORGUNLUĞU" HABERLERİ
Alman medyasında seçimlerden sonra zaman zaman “Merkel yorgunluğu” başlıkları ve haberleri dikkati çekiyor. Bazı gazeteler anketler yaptırarak Merkel'in, yeniden seçim yapılması halinde bir daha aday olmaması yönünde çıkan sonuçları ön plana çıkartırken bazıları da koalisyon hükümeti kurulsa bile Merkel'in görev süresini (4 yıl) tamamlamadan ayrılması gerektiğine ilişkin haberlere yer veriyor.
HÜKÜMETİN KURULAMAMASI SÜRESİNDE "REKOR" KIRILDI
Almanya tarihinde ilk kez genel seçimlerin üzerinden 108 gün geçmesine rağmen hükümet kurulamadı.
22 Eylül 2013'te düzenlenen genel seçimlerden sonra koalisyon görüşmelerine başlayan CDU/CSU ile SPD, seçimlerden ancak 86 gün sonra hükümeti kurabilmişti.
Ülkede 2005’teki genel seçimlerden 65 gün sonra, 2009 seçimlerden ise sadece 31 gün sonra hükümet kurulabilmişti.
Avrupa'da bu alandaki bir "rekoru" da Hollanda elinde tutuyor. Hollanda'da 15 Mart 2017'deki genel seçimin ardından hükümet 209 gün kurulamamıştı. 209 gün süren yeni hükümeti kurma çalışmalarında üzerinde anlaşmaya varılan koalisyon protokolü taslağı, 4 partinin meclis gruplarında kabul edilmişti.
HÜKÜMET KURULAMAMASINA RAĞMEN EKONOMİDE SORUN YOK
Almanya'da hükümet kurma çalışmalarından sonuç alınamaması, Frankfurt’taki DAX Endeksi’nin kısa süreli gerilemesine ve avronun baskı altında kalmasına neden oldu ancak borsa ve avro kuru kısa süre sonra toparlandı.
Hükümetin kurulamaması ekonomiye çok fazla yansımadı. Zira Almanya, sahip olduğu yüksek teknoloji, verimli sanayisi ve olumlu ekonomik verilerle Avrupa’da öncü ekonomi rolünü sürdürmeye devam ediyor.
Almanya Federal İstatistik Ofisinin (Destatis) verilerine göre, ülkede mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH, 2017 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 0,8 arttı. Yıllık bazda ise 2017 yılı üçüncü çeyreğinde takvim etkisinden arındırılmış GSYH artışı yüzde 2,8 seviyesinde kaydedildi.
Ülkedeki önemli ekonomi kuruluşlarının büyüme tahminlerini güncellemesi dikkati çekiyor. Merkezi Münih'te bulunan Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo), ülke ekonomisine ilişkin 2018 büyüme beklentisini yüzde 2’den yüzde 2,6’ya çıkardı.
Almanya Merkez Bankası da (Bundesbank) ülke ekonomisine ilişkin büyüme beklentisini yüzde 1,7’den yüzde 2,5’e revize etti.
Diğer yandan iş gücü piyasalarında da olumlu sinyaller gelmeye devam etti. Almanya'da mevsim etkisinden arındırılmış işsiz sayısı, 2017'nin aralık ayında piyasa beklentisinin üzerinde 29 bin azalırken, işsizlik oranı da yüzde 5,5 ile rekor seviyeye geriledi. Ülkede mevsim etkisinden arındırılmış istihdam, 2017 yılının kasım ayında ekim ayına göre yüzde 0,1 yükseldi. Kasımda istihdama katılan kişi sayısı 51 bin artarken toplam istihdam 44 milyon 380 bin oldu.
Tüm bu verilerin yanı sıra önemli kuruluşların ekonomik güven endeksleri de ülke ekonomisinde işlerin yolunda olduğuna işaret ediyor.
Tarafların müzakereler sonucunda koalisyon hükümeti kurup kuramayacakları belirsizliğini koruyor. Çünkü özellikle SPD, ön görüşmelerin sonucunu olağanüstü kurultayda, doğrudan koalisyon görüşmelerden çıkan sonucu da parti tabanına oylatacak. CDU/CDU ise SPD ile gireceği koalisyonu parti organlarının yanı sıra kurultayda ele alacak.
Görüşmelerde tarafların anlaşamaması durumunda ülkenin yeniden seçime
gitme ihtimali bulunuyor.
Almanya, 2005-2009 ve 2013-2017 yıllarında Merkel liderliğinde "büyük koalisyon" ile yönetildi.
24 Eylül'de yapılan genel seçimin ardından 18 Ekim'de başlayan ve yaklaşık 4,5 hafta hükümeti kurmak amacıyla müzakereler yapan CDU/CSU, FDP ve Yeşiller arasındaki ön görüşmeler, FDP'nin masadan kalkmasıyla başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
Erken seçime gidilmesini istemeyen Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, daha sonra ülkedeki siyasi partilere çağrıda bulunarak koalisyon hükümetinin kurulması konusunda sorumluluktan kaçmamalarını istemiş ve parti lideriyle görüşmeye başlamıştı.
Cumhurbaşkanı Steinmeier’in, son olarak Merkel, Seehofer ve Schulz ile yaptığı görüşmenin ardından Hristiyan Birlik partileri "büyük koalisyon" için kapıların açık olduğunu açıklamış, SPD yönetimi de CDU/CSU ile “ucu açık” şekilde koalisyon ön görüşmelerine başlama kararı almıştı.