Güncelleme Tarihi:
Almanya Yüksek İdare Mahkemesi Daire Başkanı Yargıç Dr. Klaus Dienelt, Almanya’nın Türk vatandaşlarına uyguladığı vizeyi kaldıracağını söyledi
Alman Yüksek İdare Mahkemesi Başkanı Dr. Klaus Dienelt, “Serbest dolaşım Türkler’in 1972’de imzalanan Katma Protokol’den kaynaklanan kazanılmış hakkı. Almanya gereken yasal düzenlemeyi bu yıl sonuna kadar yaparak Türkler’e vizeyi kaldıracak. Bunu bütün AB ülkeleri yapmak zorunda. Yapmayana dava açın” dedi
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) davetlisi olarak İstanbul’da bir seminer veren Almanya Yüksek İdare Mahkemesi Daire Başkanı Yargıç Dr. Klaus Dienelt, Almanya’nın Türk vatandaşlarına uyguladığı vizeyi kaldıracağını söyledi. Dr. Dienelt, Türk vatandaşlarına AB ülkeleri tarafından uygulanan vizenin anlaşmalara aykırı olduğunu belirterek AB tarafından çıkarılan Schengen düzenlemelerinin Türkiye-AB Ortaklık anlaşması ve Katma Protokol hükümleri ile Ortaklık Konseyi kararlarına aykırı olamayacağını vurguladı. Almanya’nın yıl sonunda gerekli düzenlemeleri yapacağının da müjdesini verdi.
TOBB’un düzenlediği “Türk Vatandaşlarının Avrupa’ya Seyahat Özgürlüğünün Kısıtlanması-Katma Protokolün Uygulanmaması” konulu seminere konuşmacı olarak katılan Dienelt, Vatan’ın sorularını yanıtladı.
Kazanılmış bir hak var
1973 yılında Avrupa ile Brüksel’de imzalanan Katma Protokol’de Türk vatandaşlarına tanınan serbest dolaşım hakkı, imza atan 25 ülkeyi bağladığı halde sadece 23 Kasım 2007’de İngiltere bu hakkın geçerli olduğunu resmi olarak açıkladı. Almanya’nın durumu ne?
Avrupa’da normlar hiyerarşisinde Avrupa Birliği’ni kuran sözleşmeler ışığında uluslararası anlaşmalar ve bunların ekleri birincil hukuk kaynaklarını oluşturur. Bu anlamda Türkiye’yle imzalanan Ankara Antlaşması ve Katma Protokol doğrudan uygulanması gereken birincil hukuk kaynaklarıdır. Bu hukuk kaynaklarında eski hakların korunması, yani stand-still hükmü vardır. Bu hükme göre bu anlaşmaların yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk vatandaşlarına seyahat ve hizmet sunma ve yerleşme konusunda yeni kısıtlamalar getirilemez. Hizmet sunanlar, sporcular, sanatçılar, bilim adamları AB’ye vizesiz girip çıkabilme hakkına sahiptirler. Hizmet sunanlar gibi hizmet alanlar da bu kapsamdadır. Burada hizmet alanlara örnek; turistler, hastalar ve öğrencilerdir. Bu hizmet almanın muhakkak bir bedel karşılığı olması gerekir. Turist kendi ülkesinde oturan ve belli bir zaman diliminde yurtdışına çıkan ve geri dönen kişidir.
Schengen ikincil nitelikte
Sorunun giderilmesi için Almanya’da olması gereken nedir?
Almanya’da uygulanması gereken yasa 1975 tarihli yabancılar yasasıdır. Bu yasa kapsamında ulusal pasaporta sahip olan kişiler Almanya’ya vizesiz olarak gelip, 3 ay kalabilme hakkına sahiptirler. Bu yasaya göre, daha sonra Almanya’da iş yeri kurmak isteyen veya yerleşmek isteyenler oturma izni almak zorundaydılar. İşte Türkler’e uygulanacak hükümlerin bunlar olması gerekir.
Peki, Schengen düzenlemesi bu kanunun ruhuna aykırı değil mi?
Evet. Şu anda yürürlükte Avrupa vize yönetmeliği ve Schengen müktesebatı var. Bu nedenle AB sınırlarından girecek olan her kişinin vize alması gerekiyor. Gerek vize yönetmeliği, gerekse Schengen Antlaşması AB’nin uluslararası anlaşmalarına nazaran ikincil niteliktedir. Sonuçta bunların Ankara Antlaşması ve Katma Protokol karşısında bir hükmü yoktur. Bu hükümsüzlük Avrupa Adalet Divanı kararlarıyla da tescil edildi. Ama ülkeler siyasi nedenlerle bu hukuki sonucu görmezden geliyorlar. Sorun buradan çıkıyor.
Çözüm için vizesiz gelin, alınmayınca gidip dava açın
Güncel çözüm öneriniz ne?
Burada yapılması gereken AB’ye üye devletlerin dış temsilciliklerinden birisine başvurarak vizesiz girme isteminde bulunmaktır. Buna büyük bir ihtimalle cevap verilmeyecektir. İkinci iş uçağa binip o ülkeye gitmek istemektir. Bu kişi büyük bir ihtimalle uçağa alınmayacaktır. O zaman ilgili devlete o ülkenin Dışişleri Bakanlığı kanalıyla dava açmak ve durumun tespitini isteyerek hak aramaktır. Söz gelimi Almanya için Berlin’de bir dava açılır. Reddedilse bile üst mahkemeye gidilirse sonuç almak mümkün olacaktır.
Örneğin 1965’te yapılan protokole göre çalışma ve oturma hakkı olmaksızın vizesiz Almanya’ya gidilebiliyordu. Bunun hükmü var mı?
Bu protokolde de maalesef değişiklik yapıldı. 1980’de Türkler için ’zaman kısıtlaması’ getirildi. Türkler’in schengen vizesi alabilecekleri açıkken buna da koşullar getirildi. Bu kısıtlamalar yönetmeliklerle geldi, ancak birincil AB yasaları ’Türkler vizesiz girebilir’ diyor. Çünkü yönetmelikler AB hukukundan üstün olamaz. Kaldı ki Schengen vizesi AB’ye dışarıdan gelecekler içindir. 1973 Protokolü’ne göre Türkler seyahat konusunda AB iç statüsünde değerlendirilir. Schengen vizesi ise iç seyahatleri düzenleyemez.