Almanya milyonlarca insanın vatanı oldu

BU oran 2014 yılında yüzde 43 ve 2009 yılında da yüzde 32.3’müş.
Almanların yüzde 40’ı “İslam Almanya’ya hakim olacak” görüşünde.
“İslam şiddet demektir” görüşünde olanların oranı yüzde 51’i buluyor.
“İslam Almanya’ya ait değil” diyenlerin oranı ise yüzde 70’e ulaşıyor.
Sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) yandaşlarının yüzde 80.3’ü “Almanya kapılarını Müslümanlara kapatmalı” diyor.
Sosyal Demokrat Parti (SPD) yanlılarının yüzde 36.7’si, Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partilerini (CDU/CSU) destekleyenlerin yüzde 36’sı da öyle düşünüyor.
Hür Demokrat Partililerin (FDP) yüzde 31.2’si, Sol Partililerin yüzde 27.5’i ve Yeşillerin yüzde 23.5’i de bu görüşü paylaşıyor.

***
Yapılan kamuoyu yoklamalarının detayına bakıyorum.
İslam’ı tehdit ve tehlike olarak gören Almanların yarıdan fazlası İslam hakkında bilgi sahibi değil.
Yüzde 62’sinin Müslümanlarla hiç kişisel ilişkisi olmamış.
Müslüman komşuları da yokmuş.
Bu da gösteriyor ki, Almanya’da Müslümanlara karşı tam bir önyargı hakim.
Resmi verilere göre 82 milyon nüfuslu Almanya’da 4.3 milyon civarında Müslüman yaşadığı halde “Kendimi kendi ülkemde yabancı hissediyorum” yaklaşımı sergileyenleri anlamak ise hiç mümkün değil.
Nasıl olur da 4.3 milyon Müslüman 70 milyonun üzerindeki insanı kendi ülkesinde yabancı hissettirir?
İşte böyle karamsar bir ortamda Alman Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier yüreklere su serpti.

***
Cumhurbaşkanı Steinmeier, geçen hafta farklı uluslardan, farklı mezheplerden Müslüman gençlerin kurduğu JUMA (Jung, muslimisch, aktiv) (Genç, Müslüman, aktif) derneğinin Rotes Rathaus (Kırmızı Belediye) olarak bilinen Berlin Eyalet Başbakanlığı’nın salonlarında verdiği iftara katıldı.
Konuşmasının başında bir anekdot anlattı.
“Çarşamba günü Hannover’de sığınmacılara dönük şahane çalışmalar yapan insanlarla birlikteydim. Türk kökenli Alman vatandaşı biriyle konuştum. ‘30 yıldır burada yaşıyorum. Alman vatandaşıyım. Ama hala da buraya ait olmama hissi uyandırılmasına kızıyorum. Aktif sendikacı olarak geçen yıl İngiltere’ye gidip oradaki İngiliz sendikacı arkadaşlara Avrupa Birliği’nden (AB) çıkma (Brexit) fikrinden vazgeçmeleri telkininde bulundum. Bunun üzerine bana ‘Scheiss Deutscher ‘ (Pis Alman) dediler. İşte o zaman ilk defa buraya, Almanya’ya ait olduğumu hissettim’ dedi.”
Ve ekledi:
Almanya son on yıllardır Türkiye’den, Güney Avrupa’dan, Balkanlar’dan gelen milyonlarca insanın vatanı oldu.
Alman Cumhurbaşkanı, JUMA bünyesindeki genç insanların “Biz bu toplumun bir parçasıyız” diyerek Almanya’yı birlikte şekillendirmek için önemli katkılarda bulunduklarının altını çizdi.
“Sizlerden rica ediyorum, gelecekte de kapıları açan siz olun. Toplumsal birlikteliği hep birlikte gerçekleştirelim. Sizlere ihtiyacımız var. Sizlere teşekkür etmek için buraya geldim” dedi.

***
JUMA’nın kurucuları arasında yer alan ve bir dönem Berlin’in eski İçişleri Senatörü Ehrhart Körting’le uyum alanında yoğun çalışmalar yapan, Steinmeier’in Federal Dışişleri Bakanlığı döneminde de Basın Sözcü Yardımcısı olarak görev yapan Filistin kökenli Sawsan Chebli de, göçmen kökenlilerin de “artık buralı” olduklarının altını çizdi.
Filistin kökenli sığınmacı bir çiftin çocuğu olarak Berlin’de dünyaya gelen ve Berlin Eyaleti’nin Federal İlişkilerden Sorumlu Devlet Sekreteri olarak görev yapan Sawsan Chebli, Müslümanların da, İslam’ın da Almanya’ya ait olduğunu söyledi.

�

JUMA Yönetim Kurulu Üyesi olan ve liseyi pekiyi derece ile bitirenler arasında yer alan, Berlin Hür Üniversite’de İletişim ve Siyaset Bilimleri öğrenimi yapan Berlin doğumlu 19 yaşındaki Yunus Emre Güllü de toplumsal ve sosyal yaşamın her alanında aktif katılıma özen gösterdiklerini söyledi.
Alman Cumhurbaşkanı’na teşekkür ederken, iftara katılımının barış içinde birlikte yaşam için çok açık bir mesaj olduğunun da altını çizdi.
“Biz de Almanya’yız. Hepimiz Almanya’yız” diyerek bu ülkenin geleceğini birlikte şekillendirmek için yerlisiyle, göçmen kökenlisiyle el ele verilmesi çağrısında da bulundu.
Yunus Emre Güllü, “Bizler birlikte yaşadığımız insanlar için de sorumluluk taşımalıyız. Özellikle bugünlerde daha fazla sorumluluk üstlenerek, barış içinde birlikte yaşamın gerçeklemesi için daha fazla çaba göstermeliyiz” dedi.
Tabii “Biz buna her zaman hazırız” demeyi de ihmal etmedi.