Ahmet KÜLAHÇI
Oluşturulma Tarihi: Ocak 24, 2018 11:16
Fransa ve Almanya. Avrupa’nın göbeğinde iki ülke. Yıllarca birbirine karşı savaşlar sürdürmüş iki ülke. Almanlar ve Fransızlar. Avrupa’nın göbeğinde iki millet. Yıllarca birbirine düşman iki millet.
HER şey İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra değişmiş.
23 Mayıs 1949’da Alman Anayasası’nın kabulüyle resmen kurulan Federal
Almanya Cumhuriyeti ile
Fransa arasında yeni bir dönem başladı.
Dostluk dönemi.
Bu dostluğun temeli, Fransa, Almanya, Hollanda, Belçika, Lüksemburg ve İtalya’nın katılımıyla oluşturulan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu ile 1951 yılında atıldı.
Aynı ülkeler 1957 yılında şu andaki Avrupa Birliği’nin (AB) ‘anası’ konumundaki Avrupa Ekonomik Topluluğu’nu (AET) kurdu.
Ama Fransa ile Almanya arasında dostluk ilişkilerini perçinleyen ‘Elysee Sözleşmesi’, 22 Ocak 1963’te Paris’teki Elysee Sarayı’nda Federal Almanya Cumhuriyeti’nin ilk Başbakanı Konrad Adenauer ile Fransa’nın o dönemdeki Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle arasında imzalandı.
*
İşte önceki gün Elysee Sözleşmesi’nin, yani iki ülke arasındaki dostluğun ‘Dostluk Sözleşmesi’nin 55’inci yıl dönümüydü.
Hem Almanya’nın başkenti Berlin’de hem de Fransa’nın başkenti Paris’te Elysee Sözleşmesi’nin daha da geliştirilmesi için iki ayrı etkinlik düzenlendi.
Berlin’deki Federal Meclis olarak bilinen Alman Parlamentosu’nun oturumuna Fransa Ulusal Meclis Başkanı François de Rugy başkanlığında farklı partilerden milletvekillerinin oluşturduğu bir heyet katıldı.
François de Rugy, Federal Meclis kürsüsünden bir konuşma yaptı.
Hem de Almanca.
Hem de iyi bir Almanca’yla.
Fransa Ulusal Meclis Başkanı, “Almanya ile Fransa’nın yalnız bir çift olmadığını gösterme zamanıdır artık. Bizim ülkelerimiz (Almanya-Fransa) artık bir ailedir” diyerek dostluklarının altını çizdi.
François de Rugy, “Yeni Elysee Sözleşmesi Alman-Fransız işbirliğinde parlamentoların rolünü güçlendirecektir” dedi.
“Göç krizine ancak birlikte çözüm bulabiliriz. Yeni dünya güçlerinin rekabetine ancak birlikte karşı koyabiliriz” dedi.
Tabii Avrupa’daki aşırı milliyetçi gelişmelere de dikkati çekti.
François de Rugy, “Popülizm ve aşırı milliyetçi hareketler, Avrupa’daki tüm ulusları tehdit etmektedir. Bu, demokrasi geleneğinin yerleşik olduğu ülkeler için de geçerlidir” dedi.
*
Tabii, de Rugy’nin bu sözleri Alman Parlamentosu’ndaki sağ popülist ‘Almanya için Alternatif’ (AfD) milletvekillerinin hiç de hoşuna gitmedi.
Diğer parti mensubu tüm milletvekilleri, Başbakan Angela Merkel ve bakanlar konuşmasını bitirdikten sonra François de Rugy’yi ayakta alkışlarken, AfD’liler ellerini kıpırdatmadılar.
Yerlerinden de kalkmayıp, koltuklarına gömüldüler.
*
Aynı gün öğleden sonra Elysee Sözleşmesi’nin 55’inci yıl dönümü Paris’teki Ulusal Meclis’in özel oturumunda da kutlandı.
Bu oturuma Federal Meclis Başkanı
Wolfgang Schaeuble başkanlığında farklı partilerden oluşan bir heyet katıldı.
Ama AfD milletvekilleri orada yoktu.
Gerekçe: Dostluğun ve işbirliğinin daha da geliştirilmesini içeren ‘Yeni Elysee Sözleşmesi’nin hazırlık çalışmalarına kendilerinin çağrılmaması.
Ulusal Meclis’teki oturumda Federal Meclis Başkanı Wolfgang Schaeuble de bir konuşma yaptı.
Hem de Fransızca.
Schaeuble, “Charles de Gaulle ve Konrad Adenauer’in temellerini attığı bu dostluğu ve işbirliğini daha da artırmalıyız. Bu, Avrupa için de önemlidir. Birlikte gelişen Avrupa’da bizim ülkelerimize (Fransa-Almanya) çok önemli görevler düşmektedir” dedi.
Schaeuble, yeni nesillere iyi bir gelecek sunmak için iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilerek sürdürülmesin kaçınılmaz olduğunun da altını çizdi.
Hem de iyi bir Fransızca’yla.
*
Evet, Almanya ve Fransa hem Berlin’de hem de Paris’te dostluğu pekiştirdi.