Güncelleme Tarihi:
***
6 Mart 1983 tarihinde yapılan genel seçim öncesi sürdürülen kampanya sırasında Helmut Kohl’le ilk kez Frankfurt’ta karşılaşmıştım.
Seçim propagandası için gelmişti.
Hürrriyet’in o dönemdeki muhabirlerinden Ali Yumuşak’la birlikte Frankfurt’taki Stadthalle’nin (kapalı salon) yolunu tuttuk.
Kohl, salonu dolduran binlerce kişiye hitaben uzun bir konuşma yaptı.
CDU’nun o dönemdeki sözcüsü, konuşması bittikten sonra Helmut Kohl’ün basın mensuplarıyla söyleşi yapacağını söyledi.
Biz söyleşinin yapılacağı salona gittik koşa koşa.
Sırada başka basın mensupları da vardı.
Kohl, önce Amerikalı bir televizyon muhabirinin sorularını yanıtladı.
Hem de uzun uzun.
Sonra da bir Avusturyalı gazetecinin.
Sıra Hollandalı bir gazeteciye gelmişti.
Kohl, sözcüsüne dönüp, “Niye bu kadar çok randevu verdin? Sen benim yarın sabah saat kaçta kalkacağımı bilmiyor musun?” diye fırça attı.
Sözcü çaresizdi.
Ama Kohl yine de Hollandalı meslektaşın sorularını yanıtladı.
Ancak sadece “Evet” (Ja) veya “Hayır” (Nein) diyerek.
O anda sözcü ile göz göze geldik.
Bana “Bir şey yapamam” der gibiydi.
Helmut Kohl yanımdan geçerken “Biz Hürriyet Gazetesi’ndeniz” der demez, “Zamanım yok” deyip çekip gitti.
Ama tam o sırada Ali Yumuşak deklanşöre basıp birkaç poz fotoğraf çekmişti.
Ertesi sabah gazeteye geldiğimde masamın üzerinde Kohl’le çekilmiş boy boy fotoğraflarımı gördüm.
Tabi Yazı İşleri’nde çalışan abiler de.
“Şahane fotoğraflar” dedi abilerden biri ve “Kohl, Hürriyet’e özel demeç verdi” diye bir haber döşememi önerdi.
Ben itiraz ettim.
“Kohl, Hürriyet’e demeç vermedi” diye manşet atacaklarsa uzun bir haber yazabileceğimi söyledim.
“Siz zaten Avrupa’da yetişen gazeteciler böylesiniz. Türkiye’de olsa bu fotoğraflarla iki gün manşetten haber verirdik” diyerek bana sitem etti.
***
1987 yılında yapılan genel seçim öncesi Helmut Kohl’le bu kez Mainz’da bir seçim etkinliğinde bir araya geldik.
Hürriyet’in o dönemdeki muhabirlerinden İbrahim Gül vardı yanımda.
Kohl konuşmasını yaptıktan sonra yan salonlardan birinde bir grup gazeteci ve politikacıyla sohbet ediyordu.
Biz yanına doğru yaklaşınca, “Şimdi değil, şimdi değil” diyerek konuşmak istemedi.
Bunun üzerine İbrahim Gül, “Şimdi değil, şimdi değil de ne zaman?” diye çıkıştı.
Ama yapacak bir şey yoktu.
Yine eli boş dönmüştük.
***
Hürriyet’in Bonn temsilciliğini yaptığım dönemdeydi.
Bonn’da akredite Yabancı Gazeteciler Cemiyeti (VAP) başkanıydım.
1997 yılı noel öncesiydi.
Geleneksel olarak yabancı medya mensupları her noel öncesi başbakanlıkta Başbakan Kohl’le bir araya gelirdik.
Ön tarafa yerleştirilen masada Başbakan Kohl, yanıda ben ve Hükümet Sözcüsü oturuyorduk.
Kohl kendisine yöneltilen sorulara uzun uzun yanıtlar verdi.
Zaman zaman espriler de yaptı.
Her ne kadar başbakanlıkta konuk olsak da, ev sahipliğini VAP üstlendiği için kapanış konuşmasını ben yaptım.
Başbakan Kohl’e teşekkür edip, iyi noeller diledim.
O günlerde Brüksel’de yapılan bir toplantıda, Helmut Kohl’ün “Türklerle aynı masaya oturmam” dediği şeklinde bazı söylentiler vardı.
Bunu anımsayıp, “Her ne kadar siz Türklerle aynı masada oturmak istemeseniz de, bu akşam bu masada bir Türk’le beraberdiniz” dedim.
Gülümsemekle yetindi.
***
Helmut Kohl’ün oğlu 2001 yılında Türk kızı Elif ile evlendi.
Bırakın aynı masayı, Türklerle aynı sofraya bile oturdu.
Helmut Kohl başbakanlığı bıraktıktan yıllar sonra Berlin’de VAP’nin konuğu olarak katıldığı bir toplantıda Türk kökenli gelini Elif’ten memnun olup olmadığını da sormuştum.
“Çok memnunum” demişti.
Ama daha sonraki yıllarda Helmut Kohl’ün iki oğluyla da ilişkisini tamamen kestiği yazılıp çizildi.
***
Kohl, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyeliğine hiçbir zaman sıcak bakmadı.
Hatta Türkiye’nin eski başbakanlarından Mesut Yılmaz, Kohl’ü “Türkiye’nin AB’ye katılma umutlarını yok etmeye çalışmakla” bile suçladı.
Mesut Yılmaz, o dönemlerde Financial Times’a verdiği demecinde, Hitler döneminin politikasını kast ederek Kohl hükümetini Doğu Avrupa’da Lebensraum (Yaşam alanı yaratma) politikası izlemekle bile suçladı.
***
9 Kasım 1989 tarihinde iki Almanya arasında duvarların delinmesi üzerine o dönemdeki Almanya Federal Cumhuriyeti’nin başkenti Bonn’daki tartışmaları tıpkı daha dünmüş gibi gayet iyi hatırlıyorum.
Anamuhalefet SPD’den ve çeşitli çevrelerden iki Almanya’nın birleşmesine karşı çatlak sesler yükseliyordu.
İngiltere ve Fransa başta olmak üzere yurt dışından da.
Ama Kohl, bunları hiç takmadı.
Tüm eleştirilere kulak tıkayıp, iki Almanya’nın birleşmesi için kararlı bir şekilde bildiği yolda devam etti.
Ve 3 Ekim 1990 tarihinde iki Almanya resmen Almanya Federal Cumhuriyeti çatısı ve bayrağı altında birleşti.
Helmut Kohl de iki Almanya’nın birleşmesinin mimarı olarak tarihe geçmeyi garantiledi.
Birleşmeden sonra Kohl, eski Doğu Almanya’ya yaptığı ziyaretlerde hep halka “Yeşeren vadiler yaratacağız” vaadinde bulunuyordu.
Ama birleşmeden kısa bir süre sonra, eski Doğu Almanya sınırları içinde yaşayanların büyük bir bölümü beklediklerini bulamadıkları için hayal kırıklığına uğradı.
Kohl, 1991 yılı Mayıs ayında eski Doğu Almanya sınırları içinde oluşturulan yeni eyaletlerden Saksonya-Anhalt’ın Halle kentini ziyaret ediyordu.
Kalabalık arasından biri Kohl’ü yumurta yağmuruna tuttu.
Birkaçı isabet de etti.
Kohl, korumalarının engelleme çabalarına rağmen yumurtalı saldırganın üzerine doğru yürüdü.
Belli ki, kafaya koymuş yumruklayacaktı.
Ama korumalar araya girip Kohl’ü güç bela durdu.
Evet, Almanların ‘Kara Dev’ dediği Helmut Kohl de tarih oldu.